Bursa Girişimci İş A


Bursa Girişimci İş Adamları (BUGİAD) İnegöl Şubesi tarafından düzenlenen söyleşiye katılan Gazeteci Yazar Zafer Özcan, Türkiye’nin hormonlaşmış bir ekonomiden kurtulduğunun altını çizdi.

Geçtiğimiz Cumartesi günü saat 09.30’da Besler-2 İnegöl köftecisinde, BUGİAD İnegöl Şubesi tarafından düzenlenen ‘2010 Ekonomi Değerlendirmesi ve 2011 Yılında Türkiye Ekonomisi’ konulu söyleşiye gazeteci yazar Zafer Özcan katıldı.

BUGİAD İnegöl Şubesi Başkanı Ahmet Akıskalı ve üyelerin yoğun katılım gösterdiği söyleşi öncesinde katılanlara kahvaltı ikramında bulunuldu.

Kahvaltının ardından konuşan BUGİAD İnegöl Şubesi Başkanı Ahmet Akıskalı, söyleşiye katılan herkese teşekkür etti.

Türkiye’nin ekonomisi konusunda bilgiler veren Gazeteci Yazar Zafer Özcan, Türkiye’nin 1982-1986 yılları arasında ortalama yıllık yüzde 5.4 büyüdüğünü, 1987-1991 yılları arasında bu rakamın yüzde 4.3’e düştüğünü belirterek, 1992-1996 yılları arasında ise yıllık büyümenin ortalama yüzde 4.4 olarak gerçekleştiğini kaydetti.

1997-2001 yılları arasında ise yıllık büyümenin ortala yüzde 1.5’e kadar gerilediğini söyleyen Özcan, “Bu rakamlar 28 Şubat sürecinin Türkiye’ye verdiği zararı apaçık ortaya koyuyor. Türkiye’nin 2002 yılından sonra 27 çeyrek üst üste büyüdüğünü görüyoruz. 2010 yılında yüzde 8’in üzerinde olan büyümenin 2011, 2012 ve 2013 yıllarında yüzde 5 ile 5.5 seviyelerinde olmasını bekliyoruz” dedi.

Türkiye’nin işsizlik rakamlarının 2008’de yüzde 10 iken 2009 krizi ile yüzde 16’lara yükseldiğine işaret eden Özcan, 2010 yılında yüzde 11.3 olarak açıklandığını, Türkiye’nin işsizlikle mücadelesinin zor olduğunu, çünkü her yıl 1 milyon kişiye istihdam sağlamasının gerektiğini, genç nüfusa sahip ülkenin, ortalama yüzde 5-6 düzeyinde büyümesinin gerektiğini, yabancı sermaye akışının da hızla sürmesi halinde işsizlik oranlarında azalışların gözleneceğini ileri sürdü.

Enflasyon rakamları hakkında önemli bilgiler veren Özcan, Türkiye’nin 1983-1994 yılları arasında enflasyon rakamlarının yıllık ortalama yüzde 62,37, 1994-2011 yılları arasında da yüzde 71,6  olduğunu söyledi.

2002 yılından itibaren başlayan enflasyonla mücadele sonucunun 7 yılda ortalama yüzde 12,5 oranında gerçekleştiğinin altını çizen Özcan, 2010 yılında yüzde 6,4 oranında enflasyonun beklendiğini belirtti.

Bu rakamın son 41 yılın en düşük seviyesi olduğuna da dikkat çeken Özcan, Türkiye’nin 2002 yılında 36 milyar Dolar olan ihracatının, 2010 yılında 113 milyar Dolara kadar yükseldiğini, Türkiye’nin 2002’den önce 1.1 milyar Dolar olan yabancı sermaye akışının, 2010 yılında 20 milyar Dolar seviyelerine geldiğini, yakın bir zamanda açıklanacak olan Türkiye’nin kredi notunun, bu rakamı daha da yukarılara çekebileceğinin altını çizdi.

2001’de milli gelirin bütçe açığına oranı yüzde 12 olduğunu söyleyen Özcan, “Bu rakam 2006’da yüzde 0,6 olarak gerçekleşirken, 2010’da ise yüzde 4 oldu. Maastricht kriterlerine göre yüzde 3 olması gerekir. Türkiye’nin dış borcuna bakıldığında, borç stokunun milli gelire oranı 2002 yılında yüzde 77.3’tür. Maastricht kriterleri yüzde 60’tır 2009’da bu rakam yüzde 45 olarak gerçekleşti. Krize rağmen kriterlerin çok altındadır. AB’de ortalama bu rakam yüzde 77.3’tür. AB kendi koyduğu kritere kendisi uymuyor. İtalya, Yunanistan gibi ülkelerde yüzde 115 düzeyindedir” diye konuştu.

Türkiye’nin kamuya olan borçları hakkında da bilgi paylaşan Özcan, “2002 yılında 300 milyar Dolarlık ekonomiye sahip olan Türkiye’nin, 215 milyar Dolar borcu varken, bugün 800 milyar dolarlık ekonomiye sahip Türkiye’nin 310 milyar Dolar borcu var. Büyüdükçe borç miktarınız da artıyor. 2002 yılında IMF’ye 16.2 milyar Dolar borcu bulunan ülkenin, bugün yoluna IMF’siz devam ettiğini ve borcunun 3,6 milyar Dolar olduğunu görüyoruz. Türkiye IMF ile 19 anlaşma yaptı. Bunların sadece 2 tanesinde yükümlülüklerini yerine getirdi. Biri Kemal Derviş döneminde, diğer ise 2008 yılındadır. 2008 Mayıs ayından itibaren de Türkiye yoluna IMF’siz devam ediyor. Şuanda IMF’siz yoluna devam eden ve büyümesini sürdüren bir Türkiye var. 2013’te IMF’ye borcumuzu sıfırlayacağız. 2013’ten sonra IMF’ye borç veren bir ülke durumuna gelebiliriz. Yeter ki, siyasi ve ekonomik istikrar devam etsin” şeklinde konuştu.

HORMONLAŞMIŞ EKONOMİDEN ÇIKTIK

Türkiye’nin dünyada 16. büyük ekonomi haline geldiğini kaydeden Özcan, “Şu an dünyada birinci Amerika, ikinci sırada ise Çin var. Çin’in 2020 yılında birinci sıraya yükselmesi bekleniyor. Üst sıralarda yer alan Avrupa ülkeleri ciddi sıkıntı içerisindedir. Bu üst sıraların doğuya doğru kayacağını bekliyoruz. Türkiye, Rusya gibi ülkeler gelecekte ekonomisi güçlü ülkeler sıralamasında üst sıralarda yer alacak. Sonuç olarak, hormonlaşmış bir ekonomiden çıktık. Sağlıklı gelişmeler oluyor. Küresel krizi IMF’siz atlatabilen bir ülkenin önü açıktır. Bu ülkenin daha da gelişmesi için siz sanayicilere görevler düşüyor” dedi.

Editör: TE Bilişim