BU SANAT UNUTULMAMALI

Halk Eğitim Merkezi tarafından verilen Ahşap Kakma ve Oyma kursunda, hem unutulmaya yüz tutan sanatlar yaşatılmaya çalışılıyor hem de yeni sanatçıların yetişmesine imkan tanınıyor. HEM Ek binasında verilen kurs hakkında bilgi veren Kültür Bakanlığı ve Devlet Sanatçısı Ahmet Münir Ayva, “Biz bu sanatı, ahşabın sanatla buluşması olarak adlandırıyoruz. En eski Türk sanatlarından olan ahşap oyma ve kakmayı talebelerime öğretiyorum. Değişik kurslar açılıyor. Halk Eğitim Merkezleri ve belediyeler bu sanatı kalkındırmaya çalışıyorlar. Tekrar insanları bu tür sanatlara yönlendirmeye çalışıyoruz. Eski Türk sanatlarının yok olmaması lazım. Çünkü bu iki sanatta tükenmeye yüz tutmuş sanatlar içerisinde yer alıyor. Bu iki sanata da Halk Eğitim Merkezleri ve Milli Eğitim Bakanlığının desteğinde. Bu iki sanata her zamankinden daha fazla yer ve önem veriyorlar. Onun için bizim kurslarımıza öncelik veriliyor. Yetişkin kursları bunlar. Gönül ister ki gençlerimiz gelsin, daha uzun seneler bunları yapsınlar ama maalesef gençlerimiz hayat şartları biraz zor olduğu için daha ekonomik getirisi olan sanatlara yöneliyorlar. Bunların ekonomik getirisi anında hemen geriye dönüşü olmadığı için, kendileri de yaşam savaşı verdikleri için maalesef ekonomik zorluklar yüzünden mecburen biraz daha gençler tarafından önemsenmiyor. Son zamanlarda güzel bir jenerasyon yakaladık. En azından orta yaşa hitap ediyoruz. İnegöl ahşabın merkezi. Bana göre Türkiye’nin en önemli merkezlerinden bir tanesi ama İnegöl’deki mobilyaya ve ticarete yönelik ağırlıklar verilmiş. Mobilya ve sanatın birleşmesiyle bence çok daha güzel yeni tasarımlar ortaya çıkabilir. Bence bunları birleştirmek lazım. Bunu birleştirebilmek için de mobilyanın merkezi olan İnegöl’de böyle kurslara hem işverenler hem de okulların daha fazla önem vermesi gerekiyor. Uludağ Üniversitesinin bazı tasarım bölümleri var. Bunların hepsinin üzerinde önemle durup, tasarımların içerisine bu iki sanatı da bir şekilde sokmaları gerekir” dedi.

AHŞABA DOKUNMAK BİLE İNSANA AYRI BİR HUZUR VERİR

Ahmet Münir Ayva, “Güzel bir tasarım ortaya çıkarmak için ahşaba hem şekil vermeyi hem de bizim deyimimizle yoğrulması lazım. Ahşap insanlara bir sıcaklık verir, dinginlik ve sabrı arttırır. Ahşapla uğraşmak insanın ruhunu terbiye eder. Ahşabın bambaşka bir sıcaklığı vardır. Ahşaba dokunmak bile insana ayrı bir huzur verir. Biz yaptığımız sanatlar üzerinde hiçbir zaman ahşabı dokunulmaz yapmıyoruz. Üzerine çok büyük bir boya sürüp veya cila yapıp, ahşabı plastikleştirmiyoruz. Maalesef son çıkan ahşap malzemelerinde, ahşabı elle hissetmeniz mümkün değil. Ahşap yerine plastik hissediliyor ama bizim yaptığımız oyma sanatı, masif üzerine işleme olduğu için kakma sanatı yine masifle çalışıldığı için direk ahşapla temas oluyor” diye konuştu.

AVRUPA’DA TASARIM MERKEZLERİ KAKMA SANATINI KULLANIYOR

Mobilya sektöründe en ileri merkezlerinden bir tanesinin İnegöl olduğunu ifade eden Ayva, “İnegöl tamamen mobilyanın merkezi konumunda. Şuanda bir iki yerde tasarım merkezi adı altında bazı araştırma çalışmalarımız var. Mobilyayla ilgili Tematik Lisemiz ilk defa burada açıldı ama mobilya deyince bütün ahşapla ilgili sanatların bir araya toplanılmış olması gerekir ki, yeni tasarımlar içerisine bizim eski Türk sanatlarını da bir nebze olsun sokalım ve yeni tasarımlarda bunları kullanalım. Avrupa masif mobilyaya geçeli 8-10 sene oluyor. Sadece masifle mobilya yapılıyor. İçine biraz daha plastik veya kimyevi maddelerle sehpa, masa veya değişik ev eşyaları yapmaya başladılar. Epoksi adı altında değişik maddeler kullandılar ama şimdi Avrupa’da ender de olsa birkaç ülkede mobilyada ileri olan mesela İtalya, İskoçya, Fransa gibi ülkeler ufak ufak kakmayı, onların deyimiyle merküteri adı altında bizde orjinali kakmadır. Avrupa bazı tasarım merkezlerine bunu sokamaya başladı. İnegöl bana göre bu işte bir ön alıp, bu işte daha ileri geçmesi lazım. Biz bu sanatları biliyoruz. Yapan insanlarımız var. Sadece tek bir tasarım merkezlerinde bu tür motifleri ufak ufak tasarımların içerisinde bir şekilde yer almasını sağlamalıyız. Bunları yaptığımız zaman Avrupa’nın önüne geçeceğiz. Avrupa’dan sonra gelirsek, taklit yapmış oluruz. Şimdi biz öne geçersek, onlar bizi taklit etmiş olacak. Tasarım demek zaten başlı başına kalite demek. Biz işimizi kaliteli ve yenilikler getirerek yaparsak, bir ilerleme olur. Ama ben görüştüğüm mobilyacılara bunu söylediğim zaman tasarımlarınızın içine alın diye, bana ilk sözleri şöyle oluyor “Ne kazanırım”. Yeni tasarımlarda kazanırım diye işe bakmamak lazım. Bana göre bir güzellik yaparım, bir yenilik yaparım, bunun kazanması sonradan zaten gelir. İnsanların hoşuna gidecektir, gözüne de hitap edeceği için. Belediyelerimizin ve Halk Eğitimin öncülüğünde bu sanatlara ilgi gösterilmeye başlandı. Hepsine çok teşekkür ederim. İnşallah dediğimiz gibi mobilya tasarım merkezleri olsun, üniversitelerdeki tasarım merkezleri olsun, üniversite hocalarımız olsun, buna biraz eğilip, tasarımlarında yer verirlerse hem bizim sanatımızı yapan sanatçılar için hem de Türk kültürüne hizmet için bana göre en büyük katkıyı sağlayacaklardır” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilişim