Tarımsal ürünlerin ekonomiye kazandırılarak en iyi şartlarda muhafaza edilmesini sağlayan lisanslı depoculuk sistemiyle çiftçiler daha çok kazanç elde ediyor. İnegöllü buğday üreticilerinin lisanlı depo istediğini belirten Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik, İnegöl ve Yenişehir’deki çiftçilerin daha fazla kazanç elde edebilmesi için acilen İnegöl’e lisanslı bir depo yapılmasının şart olduğunu söyledi.

ÇİFTÇİ HASAT ZAMANI SATINCA ZARAR EDİYOR

İnegöl’de bu sistemin olmamasından dolayı çiftçiler hasat zamanı açıklanan fiyatlardan buğdaylarını satmak zorunda kalıyor. En son yapılan hasatta 2300 ila 3000 lira arasında buğday satılırken, şuan buğdayın ton fiyatı 4000 lirayı açtı. İnegöl’de yapılacak olan lisanlı depo ile çiftçiler buğdaylarını depolayarak kazançlarını arttırabilirler.

ÇİFTÇİNİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRÜYOR

Türkiye’nin bazı bölgelerinde arz fazlasından dolayı alım fiyatlarının düştüğü hasat döneminde, ürün satma zorunluluğunu ortadan kaldıran lisanslı depoculuk sistemi, sağlıklı ve güvenli depolama imkanının yanında avantajlarıyla çiftçinin yüzünü güldürüyor. Lisanslı depoculukta devlet tarafından sağlanan stopaj, kira, analiz ve nakliye desteğiyle birçok giderden muaf tutulan çiftçiler, bununla birlikte ürünlerini değerlendiğinde satarak hasat döneminden daha fazla kar sağlıyor. Bu sistem aynı zamanda tarıma dayalı ticaret ve sanayi sektöründe, işletmelerin ihtiyaç duyduğu miktar, tür ve kalitedeki ürüne kolaylıkla ulaşılabilmesine imkan tanıyor. Lisanslı depoculuk sistemi, elektronik ürün senedi ile satış, vadeli işlem ve yatırım faaliyetlerinin yürütüldüğü Türkiye Ürün İhtisas Borsasının da (TÜRİB) altyapısını oluşturuyor. TÜRİB sayesinde çiftçiler, yerel alıcıların yanında elektronik platformda Türkiye'nin dört bir yanındaki alıcılara ulaşıp ürünlerini daha geniş bir pazarda istediği fiyattan satabiliyor.

GÜBRE ATMADAN BUĞDAY EKMEYİ BU SENE GÖRDÜK!

Konu hakkında açıklama yapan Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik, “Tarımın önemini pandemiyle birlikte bir kez daha gördük. Ama bu süreçte özellikle stratejik ürünlerin ön plana çıktığını da gördük. Nedir bunlar? Hububat, şeker pancarı ve başta yağlık ayçekirdeği olmak üzere yağlık ürünler. Bunların en başında hububat geliyor. Yıllık 18 milyon ton buğday üretimi gerçekleşmekte. Geçtiğimiz yıl özellikle Anadolu da yaşanan kuraklıktan dolayı 13-14 milyon ton civarlarına inmiş durumda. Hal böyle olunca bizim buğday açığımız bu yıl oluşmuştu. Fiyatlar aldı başını gitti. Çiftçi buğday ekeceği zaman atacağı gübre 400 lira civarında. Dap dediğimiz 700-800 lira civarında. Gerçekten gübre atmadan buğday ekmeyi bu sene gördük. Buğday ekiminin de her geçen yıl azaldığını da görüyoruz. Biz devletimizin verdiği destekleri her zaman söylüyoruz. Ama bu destekler sene sonunda zamların gerisinde kalıyor. Örneğin lisanslı depoculuk var. Devlet yatırımcıya dedi ki, sen depoyu yap, bununla ilgili düşük faizli kredi vereceğim. Çiftçimizde lisanlı depolarda ürünlerini saklasınlar. Bu ülkemizin bazı bölgelerinde yatırımcılar tarafından lisanlı depoculuk hayata geçirildi. Ama bizim özellikle Yenişehir ve İnegöl bölgesinde böyle bir depo yok. Karacabey, Manyas, Gönen gibi yerlerde buna rastlıyoruz. Bizim buradaki zararımız ne oluyor, onu söyleyeyim. Hasat zamanında bir haber yapmıştık. Toprak Mahsulleri Ofisi buğday fiyatlarını tonunu 2300 ila 3000 bin lira arasında açıklamıştı. En yüksek fiyat Anadolu kırmızı dediğimiz buğday fiyatı. Lisanslı depoların bölgemizde olmamasından dolayı çiftçi hasadı yaparken buğdayın fiyatı neyse elinden çıkarmak zorunda kalıyor. Lisanslı depo olsaydı ne olacaktı? Nakliye ücretini dahil devlet veriyor. Ayrıca kredi kullanmak isterse çiftçi, lisanlı deponun verdiği kağıtla Ziraat bankasından ürünün bedeli karşısında otomatikman kefilsiz parasını alabiliyor” dedi.

KENDİ KENDİNE YETEN 7 ÜLKEDEN BİRİYDİK

Çelik açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Buğday hasadı zamanında keşke çiftçimizin imkanı olsa da 5-6 ay buğdayını elinde tutsa, bu buğday 4 lira yapacak dediğimizde bana gülenler olmuştu. Tonu 2300 liraya elden çıkan buğday, şuan 4000 lirayı geçti. Nereden bakarsanız bakın her şey bizim aleyhimize gelişiyor. Bunların düzeltilmesi ivedilikle temennimizdir. Kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik. Öyle de kalmak istiyoruz. Gerçekten zor şartlarda inadına tarım yapmaya çalışan bu çiftçilerimizi ben bir kez daha tebrik ediyorum. Tarımsız bir ülke olmaz. Allah muhafaza bir sıkıntı olduğu zaman dünya da hepimiz tarıma sarılacağız. Belki de herkes memleketinde satmadığı tarlasında ekip biçmeye başlayacak.”

Editör: TE Bilişim