Nerede potansiyel kötü var içeri alınınca ülke normale döndü.. El-Bab savaşı haricinde -Allah şehitlerimizin şehadetlerini kabul etsin- içeride ülke olarak normali yaşıyoruz. Demek ki neymiş? “Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü dağılmaz” felsefesi doğruymuş.

Bazı hümanist arkadaşlar böyle düşündüğümüz için bizi ve uslübumuzu eleştiriyor. Bizi, kullandığımız bu dili kötülüğe, şiddete, savaşa sebep olmakla, acı ve gözyaşına sebep olmakla, sevgisiz ve kin dolu yüreklerimizin olmasıyla suçlayarak lanetliyor.

Fakat ıskaladıkları bir gerçek var ki, Adalet yeri geldiğinde cezayı da kesmektir. Zaten ceza arapça bir kelimedir ve anlamı “karşılık”tır. Eğer zalime merhamet edersen mazluma zulm etmiş olursun. Adaleti sağlamak için yeri gelir merhamet, yeri gelir gazap ile hükmetmek icab eder. Bu iki uçta eleği ince eleyip sık dokuyarak, endazeyi şaşırmadan, usulünce yapmak elzemdir. Aksi halde devamlı çiçek böcek edebiyatı ile hümanizm ile bu işler asla yürümez.

Sen merhametlisinde fakat karşındaki çoluk çocuk demeden sivil yerleşim yerlerinde bomba patlatacak kadar merhametsiz ve zalim. Şimdi bu adamları öpelim mi yani!?

Allah ne diyor..?
“Kısasta sizin için hayat vardır.” (Bakara-179)

Yoksa ben de isterim heryerde barış olsun. Her yer yeşil olsun. Her yer çiçek açsın. Kuşlar ötsün. Açlık ve sefalet olmasın. Zulm olmasın. Silah olmasın. Ben ruhsuz değilim. Lakin düşman bunlardan hoşlanmıyor. Semirmeye ve aç gözlülüğe olan meyyali diğerlerinin yaşam hakkını hiçe saymasına kadar giden bir azgınlaşmayla zirve yapıyor. Şimdi siz bu insi şeytanlarla öpücükle mücadele edemezsiniz. Kılıç it sürüsünü dağıtmaya yeter. Kınından çıkması gerekirse çıkacak ki adaleti tesis edesin.. aksi halde onlarda ki iştiha bizi de tüm mazlumlarıda yutmaya yetecek kadar fazla...

Yani dünya gerçeklerine çok pembe bakıyor bu hümanist arkadaşlar.

Bu bizi atalete ve zillete itmeye yeter... unutma burası cennet değil.. herkeste cennetlik değil.. herkes senin gibi düşünmüyor... herkes merhametli değil... bu gerçeklerle içkin olarak kendi konuşlanmanı sağlayacaksın ki adalet yerini bulsun.. adalet iki tarafı keskin bıçak gibidir.. bazen hoşlandığın bazende hoşlanmadığın şeyler ile hükmetmek zorundasın...

Üstad Cemil Meriç, “İmanını kaybeden bir çağın dini diyor” hümanizm için. Ve ekliyor “Sözünü dinletmek isteyen her felsefe bu kaftana bürünmek zorunda.  Marksizmden egzistansiyalizme kadar Avrupa´nın tüm düşünce akımları hümanist.
Kavramdan çok kılıf; kelime değil bukalemun: demokrasi gibi, sosyalizm gibi.

Hümanizm, Avrupalı için kaybettiği dinlerin, yıktığı inançların yerini alan bir put. Hümanizm bir aydın hastalığı ama kimse bu izmin hudutlarını çizemiyor. Diyorlar ki hümanizm, insanı mükemmelleştirmek, varabileceği en yüksek irtifaa yükseltmek yani gerçek insan, kamil insan yapmak. Yalnız örnek kim olacak? Sokrat mı, Vinci mi, Erasmus mu, Goethe mi? Nietzsche´nin ideali insan-üstü idi; yakın tarihin kanlı tacidarları bu rüyanın ne kadar tehlikeli olduğunu ispat ettiler.” (OCAK 1980 – HİSAR DERGİSİ)

Bu gerçekler ışığında anlıyoruz ki, hümanist yaklaşımlarla düzeni tesis etmek, adaleti sağlamak mükün değil. Zaten geçmişte de bir örneği yok...