İnsan doğmuş olmak ne yazık ki bizleri insan yapmıyor. Aslına bakarsanız çevremiz insan kılığına bürünmüş insansı dediğimiz canlılarla dolu.
Peki insan olmak nedir?

İnsan olmak farkındalıkla başlar ; yani insan olduğunun ve bunun ne anlama geldiğinin farkında olmak. Allah´ın onu nasıl bir varlık olarak yarattığını idrak etmekle başlar. Varoluşçu (egzistansiyalist) düşünce de varlığı ikiye ayırır; insan ve eşya diye. İnsan varlığının farkında olan, eşya ise varlığının farkında olmayandır. İnsanın eşya olmaktan kurtulup kendi aslına dönmesi için varlığının farkında olması gerekir.

Mevlana´nın çok sevdiğim bir sözü var. “Ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da…Sana bakan kör ise sakın kendini camdan sanma”
Ne kadar derin, güzel ve düşünülesi bir sözdür. İnsan önce kendi değerinin farkına varabilmeli ki bunu karşısındakine de fark ettirebilsin.
Günümüzde insan olmak ve insan kalabilmek zor bir şeydir. Dürüstlüğün pirim yapmadığı, Her şeyin kokuşmuş bir çark içinde döndüğü bu düzende insan gibi insan olmakta, öyle kalabilmekte zor iştir. Bedenimizin olduğu kadar aslında insan ruhunun da beslenmeye ihtiyacı vardır. Ruhumuzu hırsla, öfkeyle, nefretle, acı ile beslersek geriye kalan sadece et, kan ,sinir ve insansı bir fizyolojik yapı. Fakat buna insan demek ne mümkün!

İnsan hırslarından, komplekslerinden, öfkesinden, arındığı zaman bunların yerine sevgi, affetme, unutma, yardımlaşma, empati gibi yetileri geliştirmeye başladığı
zaman insan olma yolunda adım atmış olur.

Son olarak; doğal, açık, net, şeffaf, dürüst, kalbi örümcek ağları ile kaplamamış, sevgi dolu, vicdan sahibi, merhametli insanların hayatımızdan eksik olmasın diliyorum.

İnsan ile eşya arasında bocalayanlara Rabbim insan olma onuru ile taçlandırsın diyorum. Selametle…