İnegölspor´un sırat köprüsü maçı iç sahada oynadığımız Tokat maçıydı. Bu maçta alınan 3 puan ligde biraz daha nefes almamızı sağlamıştı ama açıkça herkes gibi bende Niğde deplasmanında 3 puan beklemiyordum. Tabi özellikle Kastamonu maçından buyana iyi oynadığımız kesin ama gol yollarında yaşanan sıkıntı malum sezon başı zaten durumumuz ortaya koyuyordu.

Niğde deplasmanında 1 puan alırsak ligde tehlike hattından biraz daha uzaklaşırız diye düşünürken, diğer yandan ev sahibi takımın play-off yarışında bulunması birazda umudumu kırmıyor değildi. Fakat maç öncesi deplasman galibiyet primi 5 bin TL olarak açıklanması takımda sanki uyuyan devi adeta uyandırmıştı. İnsan ister istemez soruyor, “Bu zamana kadar neredeydiniz. Bu istek, bu hırs, bu mücadele sizde vardı da neden bize Kastamonu deplasmanında İnegöl kümeye diye bağırttınız, bu durumu neden yaşattınız?” diye sormak gerekli diye düşünüyorum.

Niğde deplasmanında İnegöl sahada istekliydi, her tarafta baskı, mücadele ve kazanma duygusu hakimdi. Niğde´nin de ligdeki durumu nedeniyle çok gergin bir maç izledik. Ev sahibi takımda başta Eser hoca olmak üzere tüm yedek kulübesi her pozisyonda ya 4. hakemin yada yardımcı hakemin yanındaydı. Eser hoca her maç böyleyse sezon boyu kulübeyi görmemesi gerek. Zaten oğlu Süper ligde hakem. En iyi hakemleri onun anlaması lazım ama tabi bütün bunları söylerken de ilk yarıda ev sahibi takıma verilmeyen net bir penaltı olduğunu es geçmeyelim. Ayrıca hakem sahada astığım astık kestiğim kestik dünyasındaydı. Zaten gergin olan maça onun tuz atması biraz daha işin çıkılmaz hal almasına neden oldu.

İnegölspor´da kalede Şener ve savunma mükemmel mücadele etti. Özellikle Mustafa Vargel Bilal´i aratmazken, kale sahası içinde çok kritik dokunuşlar yaparak golü yememize engel oldu. Sağda Lider ve solda Recep fazla ofansta gözükmeseler de sol önde Emin Yalın´a Lider, sağ önde İbrahim Alan´a Recep fazla boş alan bırakmadılar ama Recep´in ev sahibi takımda verilmeyen penaltı pozisyonda rakibini itmesi gereksiz bir hareketti. Orta sahada Oğuz Kocabal´a sanki bir şeyler oldu. Bu zamana kadar fazla yapmadığı işleri yapıyor, koşuyor, aldığı topu iyi kullanıyor ve takımı atağa kaldırma rolünü iyi yapıyor. Bu rolde ona Hacı Mustafa´da istekli bir şekilde destek verince de orta saha tamamen İnegölspor´un eline geçiyor ama Hacı´nın bu maçta çok darbe aldığını ve bunlara tek bir sarı kart dahi çıkmadığını söyleyelim. Emrah Dağ ve İsmet Hakkı Şimşek´te oyunda kaldıkları süre içinde rakibin prese dayalı baskılarına mücadele ile karşı koydular. Özelliklede İsmet kondisyon konusunu hallederse İnegölspor´un sol tarafına uzun süre ilaç olacak pozisyonunda. Emre Okur rakibin ofsayt diye durakladığı bir anda fırsatçılığını konuşturarak golü attı. Kaleciden dönen topun tekrar önüne düşmesi ise bir oyuncuyu top ancak bu kadar sever dedirtirken, bunun dışında iki net pozisyonda daha sonuç alamadı. Raif. Tokat maçının aksine durgun başladı, durgun bitirdi ama gerçeği görmezden gelemeyiz; iyi niyet ve elinden gelen mücadeleyi sahaya yansıtması onun yerini ayrı bir konuma getiriyor.

İkinci yarının son bölümlerinde yine bilindik panik ve telaş oyunun kale sahamızda geçmesine neden oldu. Ev sahibi takımın arkada boş bıraktığı alanlarda bulduğumuz pozisyonları değerlendiremeyince de uzatmalarla beraber yaklaşık 30 dakika stresli bir şekilde maçı izlemek zorunda kaldık. Yine rakibin kazandığı duran top organizasyonlarında vuruş şansı tanımadık ve bir takımın deplasmanda nasıl oynaması gerekliliğini yerine getirdik ve hanemize 3 puan yazdırarak bence ligi tamamladık. Artık kalan maçlarda önümüze şapkamızı koyarak ne hedefleyerek lige başladık, neredeyiz, nerede hata yaptık demeli. Bu hatalardan ders çıkartıp yolumuza devam etmeliyiz.

Koca sezon geçti. Erciyes´i saymıyorum ilk kez Niğde deplasmanında galip geldik. Niğde Belediyespor kadrosuna bakıyorum, onların bütçesini öğreniyorum, birde bize bakıyorum ve Niğde play-off hattında, sen ise Tokat´ı yenip bayram yapıyorsun. Bence artık bir şeylerin kararını vermeli ama bunları verirken aman bu incinmesin, bunun burasıyla bağlantısı var, bunun şurada dayısı var düşüncesini rafa kaldırıp, İnegölspor´un menfaatine kararlar almalıyız. Bu zamana kadar aslanım, kaplanım dedik, takımın ligdeki durumu ortadaydı, zarar vermeyelim diye düşündük yazmadık, çizmedik ama iki maçta açıklanan prim bence İnegölspor´u kendine getirdi ama camia olarak ta bizim kendimize gelme vakti geldi de geçiyor bile.

Son olarak Niğde deplasmanında bize büyük misafir severlik gösteren yöneticimiz Serhat Kılınç ve ailesine de buradan teşekkürlerimiz gönderelim. Zaten futbolun ve deplasmanların en iyi tarafı da bu ve bu gibi sağlam ilişkiler değil mi?