Türkiye´de 2000´li yılların başlarından itibaren hızla büyümeye başlayan mobilya sektörü, hızlı ve kontrolsüz büyümenin verdiği markalaşma sorununu çözemedi.  Büyümenin getirmiş olduğu sorunlar, rekabet ortamı etkilerini de göz önünde bulunduğumuzda mevcut durumu korumak bile artık çok zor. İhracatta Pazar payını almak ve ülkemizde başarılı olmak için artık bazı adımlar kaçınılmaz duruma gelmedi.

 

Peki ne yapmamız lazım?

 

Öncelikle bir işletme olarak vermemiz gereken kararlar var.

 

-          Değişim istiyor muyuz (Önce kendinizden başlayın…)

 

-          Marka olmak istiyor muyuz? (kim istemez ki…)

 

 

Cevabınız evetse ilk yapmamız gereken swot analizinizi yapın veya yaptırın. Bunu yaparken dikkat etmeniz gereken

en önemli nokta tamamen şeffaf olmak. Eğer bu şeffaflıktan kaçarsanız kendi kendinizi kandırmaktan başka bir şey elinizi geçmez. Bu nedenle dışarıdan bir gözün bunu yapmasını öneririm. Gerçek anlamda yapılan swot analizleri sizin güçlü ve zayıf olduğunuz yönleri, önünüzdeki fırsatlar ve görünen tehditlerinizi tamamen yansıtacaktır. Bunun sonucunda hedeflere ulaşmanızda izlenecek ve öncelik verilecek yol daha net belli olacaktır.

 

Unutmayalım ki !

Markalaşma yolculuğu;  bir danışman ya da danışman şirketle anlaşmak, profesyonel bir yönetici alıp onunla çalışmak ve sihirli bir değnekle dokunmasını beklemek değildir. 

 

Her şey ekip çalışması ile ilerler….  

Her alanda kazanılan başarının altında bir takım, bir grup, bir ekip vardır.

 

Swot analizinde çıkan sonuçlar neticesinde aksiyon planınızı hazırlayın. Bu plan hazırlanırken öncelikle mevcut durumunuzu (dönen çarkı) koruyarak harekete geçmelisiniz. Bu nedenle ekibinizle birlikte onları da dahil ederek bölüm bazlı Aksiyon (süreç) Takvimi hazırlanmalı ve bu ekip üyelerine değişimin kaçınılmaz olduğunu anlatan (teknolojik nedenler, rekabet ortamı, markalaşma) bir eğitim, sunumlar yapmalısınız.

 

Ekibiniz değişime hazır olana kadar bu eğitim ve sunumlar devam etmelidir. Çünkü değişime hazır olmadan yapılan ataklar başarısız olacaktır. Eğitim ve sunumlar esnasında ayrıca çalışanların tutum ve davranışlarını ölçme ve değerlendirme fırsatı doğacaktır. Çalışanların tutum ve davranışları bu nokta da çok önemli.

 

Süreç takvimine herkes uymalı….

Çalışanlardan ziyade genellikle işverenler sabredemiyor. 

 

Sadece işverenin değişimi istemesi bir şey ifade etmiyor.  En çok sabrı işveren göstermeli.  Çünkü değişim sürecinin en önemli parametresinden biri de budur. Hemen meyve toplamak hiçbir işte maalesef mümkün değil. Gerçeklerden uzaklaşmadan bu süreci girmek gerekir.

 

Markalaşma çok kısa vadede gerçekleşecek bir süreç değildir. İşverenler beklenti ve hedeflerini süreç takviminde belli etmelidir.

 

Yoksa bu süreçte eski sisteminizi, eski mutluluğunuzu dahi bulamayabilirsiniz.       

 

Devam edecek…..