Ramazan ayı, Allah’ın kullarına lütfettiği çok mübarek bir aydır. Fakat asıl olan bu kıymetli zaman dilimini gereği gibi ihya etmektir.

Ramazan gecelerinin ihyasıyla ilgili olarak rivayet edilen şu Hadis-i Şerif dikkat çekicidir: “Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazan’ı ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, İman, 37,I, 14; Müslim, Salâtü’l-Müsafirîn, 13,II, 523) Hz. Âişe (r.he), Hz. Ali, Hz. Zeynep ve Ebû Hüreyre gibi sahabe, Hz. Peygamber’in Ramazan gecelerini ibadetle geçirdiğini ve özellikle son on gününe çok önem verdiğini bildirmektedirler. Görüldüğü gibi Ramazan gecelerini ihya etmek, son derece önemlidir. Ancak gecenin ihyasından maksat; sadece teravih namazı kılmak değildir. Başka hayırlı ve güzel ameller de yapılmalıdır. Kur’an okumak, zikir ve tefekkürle meşgul olmak, Hz. Peygamberin hayatını okumak, ilimle meşgul olmak gibi durumlar Ramazan gecelerinde yapılması gereken işlerden olmalıdır.

Oruç tutan kişinin, Ramazan gecelerini, gündüzleri tuttuğu orucun sevabını sevabını yok edici davranışlardan uzak olarak geçirmesi de ihya anlamı taşımaktadır. Bu itibarla insan, Ramazan’da her bakımdan kendisini hesaba çekmeli, kazandığı güzellikleri korumalı, işlediği günahlardan dolayı da tevbe etmelidir. Deyim yerinde ise yeni-den doğmak için Ramazan ayını bir fırsat olarak bilmelidir. Ramazan gecelerinin ihyasında en verimli ibadet teravih namazı kılmaktır. Hz. Peygamber (s.a.v), bu namazı hem kılmış hem kıldırmış hem de asha- bına kılmalarını tavsiye etmiştir. Ancak farz olur endişesiyle cemaatle kılmaktan vazgeçmiştir. Bu konuda:

“Ey insanlar, sizin cemaatle teravih namazını kılmaya olan şiddetli arzu ve hevesinizi görüyorum. Benim de namaza çıkmama hiçbir engel yoktur. Yalnız böyle aşırı bir istekle devam edilerek üzerinize farz kılınmasından, sizin de onu devamlı kılmaya gücünüzün yetmeyeceğinden endişe ettim.” (Bunun için cemaate gelmedim)” demiştir. (Buhari, Teheccüd, 5; Teravih, 1; Ebu Davud, Salat, 318). Bu olaydan sonra herkes teravih namazını kendisi kılmıştır.

Hz. Ebu Bekir zamanında da herkes kendi başına kıldı Ancak Hz. Ömer (r.a) halife olunca, halkın dağınık bir şekilde teravih namazı kıldıklarını görüp, tekrar cemaatle kılınmasının daha hoş olacağını düşünmüş ve ashapla istişare ederek bu namazın yeniden cemaatle kılınmasını başlatmıştır. Halkın bir vecd içinde bu namazı kıldıklarını görünce, “ne güzel bir adet oldu” diyerek sevincini belirtmiştir (Muvatta, 84, H. No: 245). Hz. Ali (r.a) de, “Ömer mescitlerimizi teravihin feyziyle nurlandırdığı gibi, Allah da Ömer’in kabrini öyle nurlandırsın” duası ile memnuniyetini dile getirmiştir. Peygamberimiz tarafından kıldırılan teravih namazının kaç rekat olduğu bildirilmemiştir.

Ancak Aişe (r.he) validemiz 8 rekat kıldığını, Abbas (r.a) ise 20 rekat kıldığını ifade etmiştir. Böylece Teravih nama-zı, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinden başlayarak günümüze kadar cemaatle yirmi rekat olarak kılınmıştır. Sahabeden kimse buna itiraz etmemiş ve alimler tarafından da bu şekilde kabul edilmiştir. Günümüzde de, başta ülkemiz olmak üzere pek çok İslâm ülkesin-de teravih namazı cemaatle 20 rekat olarak kılınmaktadır. Bununla birlikte şunu da ifade etmek gerekir ki, teravih namazı nafile bir ibadet olduğundan, farz gibi telakki edilmesi de doğru değildir. Bu nedenle, yorgunluk, meşguliyet ve benzeri sebeplerle, teravih namazının evde kendi başına 8, 10, 12, 14, 16 veya 18 rekat kılınması halinde de sünnet yerine getirilmiş olur. Ancak cemaate iştirak ederek cemaat sevabını kazanmaya çalışmak daha faziletlidir.

Bu duruma göre teravih na- mazını yorgunluk ve meşguliyet gibi mazeretlerle kendi başımıza kıldığımızda en az 8 rekat olarak kılmak sünnete aykırı değildir. Cemaat halinde 8 rekat olarak kılmak ise sünnete aykırıdır. Bu sebeple teravih namazı, cemaat halinde kılındığında camide, evde yada başka farklı mekanlarda 20 rekat olarak kılınması gerekmektir. Teravih namazı, erkek ve kadınlar için sünnet-i müekkededir. Ramazan ayında kılınır. Teravih namazının câmide cemaatle kılınması sünnettir ve sevabı çoktur.

Evde de tek başına veya cemaatle kılınabi-lir. Ancak câmide kılmak daha faziletlidir. Hz. Peygamber (s.a.v); “Kim inanarak ve sevabını Allâh’tan bekleyerek Ramazan namazını (teravih) kılarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır” buyurmuşlardır (Buhârî, Salâtü’t-Terâvih, 1; Müslim, Müsâfirîn, 174). Terâvih namazını iki rek’atte bir selam vererek ve dört rek’atin sonunda biraz dinlenerek kılınması müstehabdır.

Bu dinlenmelerde tehlîl (lâ ilâhe illallâh demek) ve salavât ile meşgul olunması uygundur. Terâvih namazını kıldıran imam, okuyuşu uzatarak cemaati bıktırıp dağıtmamalı; çabuk kıldırarak namaza noksanlık getirmemelidir. Teravih namazında da diğer namazlarda olduğu gibi, kıraatin gereği gibi yapılmasına ve ta’dil-i erkana riayet edilmesine özen gösterilmelidir. Teravih namazı Ramazan ayının bir sünnetidir, oruçla ilişkisi yoktur. Bu nedenle, hastalık veya yolculuk sebebiyle oruç tutamayan kimselerin de teravih namazını kılmaları sünnettir.