Türkiye’de adaletten söz etmek ne kadar doğru olur bilmiyorum… Aslında Türkiye’de gerçek bir adalet sistemi varmı, yok mu? Onu da bilmiyorum... Şayet varsa bu sistem kimlere işliyor, yoksa hangi garibanın canını yakıyor… İşte bu soruların cevabını çok merak ediyorum... Her ne kadar suç işleme potansiyelimiz sıfır olsa da bir an oluyor ve her şey biz insanlar için demekten başka çaremiz kalmıyor… Bir ay öncesine kadar ben de adli olayları ya Te-levizyon ekranlarından izler veya gazetelerin üçün- cü sayfa haberlerinde okurdum. Ve bugün. Haberlere, gazete manşetlerine konu olmayacak kadar sıradan, incir kabuğunu doldurmayacak kadar küçük bir kamu davası yüzünden bir hayli sıkıntılı günler yaşıyorum… Adaletin kestiği parmak acımazmış. Acıyor efendim acıyor. Adalet çoğu zaman yaptığı haksız yargılamalarıyla sadece parmağı değil tüm uzuvlarını birden kesiyor… Kısacası acıyor işte . İnsanın en çok da yüreği acıyor… Dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış... En iyisi ben Adalete karşı olan kırgınlığımı bir tarafa bırakıp hakkın, hukukun göz ardı edildiği başka bir olaya geçiş yapmak istiyorum... Yakut Bağraç isimli polis memuru imam nikahıy-la evlendiği 14 yaşındaki Ş.N.B adlı kız çocuğunu tehdit ederek aylarca tecavüz ettiği ortaya çıktı. Devlet çocuk tecavüzcüsü polisi sahiplenirken, suç duyurusunda bulunulan Cumhuriyet Savcısı da tecavüzcü polis hakkında dava açmayarak korumaya aldı… Çocuğa yönelik cinsel istismar ile ilgili yasaların düzenlendiği bir süreçte devletin böylesi korumacı yaklaşımı bana yazımın başlarında sorduğum soruyu yineletiyor. Bu ülkede gerçek bir adalet sistemi var mı, yok mu? Varsa tecavüzcü polis memuru ne-den ve hangi mazeretle koruma altına alındı... Küçük kıza kıyılan imam nikahı tecavüz gerçeği-ni ortadan kaldırmış mı oluyor? Çok da sorgulamaya gerek yok sanırım. Bu ülkede yasalarda var kanunlarda. Ve bu ülkede yasaları, kanunları takmayan adaletin kılıcının kör tarafını kayırdıkları insana gösteren adalet yoksunu insanlarda var...