Hadi itiraf edelim. Siz de başlığı okuduğunuzda “yoo, hayır, ben değilim” dediniz mi? Aslında soru olumsuz bir cevabı gerektirmiyor. Hepimiz doğal bir tüketiciyiz.

Sanayi devrimi sonrası, üretimin artması ile birlikte tüketim toplumu adı altında sosyolojik bir terim oluştu. Bizler de bunun bir parçasıyız. Bazen gerçekten ihtiyacımız olan şeyleri tüketiyoruz, bazen de ihtiyacımız olduğuna inandırıldığımız şeyleri.

Üretim faaliyetlerinin giderek çeşitlenmesi ve karmaşıklaşması, yapısal farklılıkları bulunan üretici ve tüketici arasında birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir. Henüz bilinçlenmemiş olan tüketicinin korunması için, batılı ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de hukuki alt yapı oluşturulmuş olup, günümüz ihtiyaçlarının değişkenliğine göre de hukuki düzenlemeler yapılmaya devam etmektedir.

Hukuk sistemlerinin temel yapısı, güçlü olan kişiye karşı zayıf olan tarafı himaye etmek üzerine kuruludur. Tüketicinin hakları da, en temelinde Anayasal düzenleme ile devletimiz tarafından korunmaktadır. “Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder.” Anayasa m. 172.

Anayasa ile temelleri atılan tüketici hakları, çeşitli kanunlarda yapılan düzenlemeler ile desteklenmiş ve en sonunda tüketici haklarına özerk Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile günümüze kadar gelmiştir. Ancak tüketimin o çok renkli ve karmaşık yapısına bağlı olarak şüphesiz her daim sistem yenilenmeye muhtaçtır.

Tüketici sorunlarının mümkün olduğu ölçüde hızlı çözülmesi, basit ve seri bir yargılama gerektirmesi ihtiyacı ve genel mahkemelerdeki iş yükünün fazla olması nedeni ile öncelikli olarak tüketici mahkemeleri ve devamında da bugünkü adı ile tüketici hakem heyetleri kurulmuştur.

Teknolojik gelişmeler, mal ve hizmetlere kolay ulaşım nedenleri ile artan uyuşmazlık çeşitliliğine karşılık, parasal değeri düşük olan uyuşmazlıklara tüketici hakem heyetleri çare olmuştur. Tüketici hakem heyetleri ile tüketicinin sorunları ivedilikle çözüme ulaştırılmaya çalışılmış, tüketici mahkemelerinin iş yükünün hafifletilmesiyle ve heyetin seri incelemesi ile adalete erişim hızlandırılmıştır.

Böylelikle, tüketici mahkemelerinde, çözümü ortalama 500 ila 700 gün süren tüketici uyuşmazlıkları, tüketici hakem heyetleri tarafından başvuru sırası ve durumuna göre en geç 6 ay (gerekli görülmesi halinde heyet tarafından 6 ay daha uzatılabilir) içerisinde çözüme kavuşturulur olmuştur.

Tüketici hakem heyetleri, parasal değeri düşük olan tüketici sorunlarının hızlı ve ekonomik çözümü adına ciddi bir mağduriyeti gidermektedir. 2020 yılı için İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru için parasal sınır 6.920, 00 TL olup, İl Tüketici Hakem Heyetleri için bu sınır 10.390,00 TL’dir.  Ancak tüketici hakem heyeti parasal sınırını aşan ve itiraza uğrayan tüketici hakem heyeti kararları da azımsanamayacak ölçüdedir.

Tüketici Mahkemeleri bu anlamda genel mahkemelerdeki iş yükünü hafifletmiş ancak kendi görevi içerisinde kalan iş yükü altında ağır bir mücadele vermektedir. 2019 yılına 72.725 derdest dava ile başlayan tüketici mahkemeleri, aynı yılı 59.589 yeni dava ve 2.460 adet üst mahkemelerden bozularak gelen dava olmak üzere toplam 134.774 dava ile bitilebilmiştir. 2019 yılında bu davaların yaklaşık yarısı karara bağlanabilmiştir. Yani 2020 yılına 70.000 civarında dava ile başlanabilmiştir.

İstatiksel rakamlar revizyonun müjdecisi olmuş ve tüketicinin haklarının korunması için taze bir düzenleme getirilmiştir. 28.07.2020 tarihinde yayınlanan Resmi Gazete ile tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava şartı haline gelmiştir. Yeni kanuni düzenleme ile hedeflenen nokta, kanayan yaraya merhem niteliğindedir. Tüketici hakem heyetleri,  parasal sınır içinde kalan uyuşmazlıkları çözmeye devam etmekte, tarafların bu karara karşı itirazları yine tüketici mahkemelerinde görülmekte ancak bu sınırı aşan birçok uyuşmazlık mahkemeye gitmeden önce artık arabuluculuk yoluyla kesin çözüme kavuşturulmaktadır. Tüketici hakem heyetinin parasal sınırını aşan abonelik sözleşmeleri, paket tur sözleşmeleri, kampanyalı satış sözleşmeleri, ayıplı mal veya hizmet satışları, kredi kartı sözleşmeleri, tüketici kredisi sözleşmeleri, devre tatil sözleşmelerinden doğan iptal, uyarlama, alacak vb. uyuşmazlıkların tüketici mahkemelerinin önüne gitmeden arabuluculuk yoluyla en geç 28 günde çözüme kavuşturulması hedeflenmektedir. Taraflar uyuşmazlıklarının çözümünde kendi kararlarını verecek, anlaşma sağlanamaması halinde de yine tüketici mahkemelerinde dava açabileceklerdir.

Dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusunun zorunlu olduğu işçi-işveren uyuşmazlıkları ve ticari uyuşmazlıklar gibi tüketici uyuşmazlıklarında da başvuruda hiçbir ücret alınmamaktadır. Başvurular e-devlet vatandaş portal üzerinden yapılabildiği gibi adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına veya tarafların ortak kararı ile arabuluculuk merkezlerine ve arabulucular siciline kayıtlı arabuluculara doğrudan yapılabilmektedir.

Malumunuz, Devletin anayasal yükümlülüklerinden biri de tüketiciyi himaye altına almaktı. İşte bu kanuni düzenleme ile tüketici lehine, diğer dava şartı arabuluculuk uygulamalarından farklı bir uygulama getirilmiştir. Dava şartı kapsamında olan diğer tüm hukuki uyuşmazlıklarda tarafların anlaşma sağlaması halinde anlaşma bedeli üzerinden asgari ücret tarifesine göre belirlenen arabuluculuk ücreti (bu oran ilk 35.000,00 TL için %6 olmak üzere sonra gelen meblağlarda azalan oranlar öngörülmüştür.) aksi kararlaştırılmadığı müddetçe taraflarca eşit şekilde ödenirken; tüketicinin taraf olduğu uyuşmazlıklarda, anlaşma bedeline göre hesaplanan arabuluculuk ücretinin yarısı, yani tüketicinin payına düşen ücret ne olursa olsun Adalet Bakanlığı bütçesinden arabulucuya yine tarifeye göre belirlenen iki saatlik ücret olarak ödenecektir. Yine diğer dava şartı uyuşmazlıklardan farklı olarak ilk oturuma mazeretsiz olarak katılmayan tüketici, mahkeme yargılamasında haklı çıkar ise yargılama giderinden de sorumlu olmayacaktır.

Garip değil mi? Birini işaret ederek suçlarken işaret parmağınız onu, diğer üç parmağınız ise sizi gösterir.” Demiş Sigmund Freud. İşbu yazımızla devletin tüketici haklarına yönelik hukuki düzenlemelerine ilişkin bilgilerimizi tazeledik. Peki ya biz o uyuşmazlığın tarafı olmamak veya sonlandırmak için ne kadar çaba sarf ettik? Sevgi ve saygılarımla…