Vefa; halk deyimi ile kadir kıymet bilmek demektir. İnsana özgü ve insani bir melekedir.
Zaman ilerledikçe insanoğlunda bu güzel meleke deformasyona uğramıştır, birçok güzel hasletlerimiz gibi.
Vefa yapılan iyilik, dostluk karşısında bir teşekkür, bir hatırlanma gibidir. Bu duygular yaşadıkça insani tarafımız ağır basar, bulunduğumuz ortam yaşanası ve güllük gülistanlık olur. Dünya üzerinde yapılan bir araştırmaya göre insana verilen en ağır cezanın onu toplumdan uzaklaştırıp, tecrit edip, yalnızlığa itmek olduğu tespit edilmiş. Hani dilimizde bir söz vardır “yalnızlık sadece Allah´a mahsustur” diye. İnsan yaratılışı gereği toplumcudur, toplum içinde olmadan yaşama imkanı bulamaz. Düşünün bir kere doğduğumuzda ne kadar çaresiz ve ne kadar korunmaya muhtaç olduğumuzu.
Yazımızın gidişatından aman! Bir de şimdi vefasızlıktan dem vuracak diyenleriniz olacak yok yok. Eğitimci kimliğim gereği güzel ve güzellikleri ortaya koymam, bozkırları güllük gülistanlığa çevirmem gerekir. Ayrıca inandığım değerlerde bana bunu zorunlu kılar. Hani Güllerin ve Gönüllerin Efendisi arkadaşları ile virane bir yerden geçtiklerinde bir köpek ölüsüne rast gelirler, arkadaşları ne kadar iğrenç dediklerinde O Yüce İnsan ‘ne güzel dişleri varmış´ demesinde olduğu gibi.
Sevgi Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.S), dosta yapılan iyiliğe en güzel karşılık vermeyi de vefanın gereği görmüştür. Nitekim Habeşistan´dan Necaşi´nin gönderdiği heyet, bir gün Hz. Peygamberimizi ziyarete gelmişti. O, kalkıp onlara hizmet etmeye başladı. Bunu gören arkadaşları “-Ya Resulullah, siz bırakın, sizin yerinize biz yaparız.” dediler. Bunun üzerine O güzel insan duygularını şu şekilde ifade etti. “-Onlar benim ashabıma iyilik yaptı, bende bizzat onlara iyilik yapmak istiyorum.” Der. (İbn. Kesir, Bidaye, III, 99) Der.
Bizlerde eşimle bir vefa göstermek adına geçen hafta ameliyat olan kızımın ameliyatında bizlere yardımcı olan sağlık personeline teşekkür etme adına sadece şikayet etme hattı olmayan T.C. Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER)´ne şu mesajı atmak oldu: “Kızım Eda Simay EROL´un dkç ameliyatını gerçekleştiren ekipte yer alan İstanbul Haseki Eğt. Ve Arş. Hast. Ort. Ve Trv. Bölümü Doç. Dr. Doğan ATLIHAN, Uzm. Dr. Murat YILMAZ ve Uzm. Dr. İbrahim SUNGUR Beyfendilere teşekkür ediyoruz. Bizleri dikkate alıp dinledikleri, iletişimleri ve bilgi almak istediğimizde gösterdikleri nezaketlerinden dolayı ayrıca teşekkür ediyoruz. Ve yine ayrıca asistan, hemşire ve yardımcı personele teşekkür ediyoruz . Özellikle Uzm. Dr. Murat YILMAZ Beyfendinin nezaketi bizi mutlu etti, ameliyat öncesi ve sonrasında bizi bilgilendirdiği ve motive etme davranışı takdire şayandır. Siz büyüklerimizden haddimiz olmayarak arzımız, Uzm. Dr. Murat YILMAZ Beyfendinin taltif edilerek ödüllendirilmesidir. İnancımız odur ki marifet iltifata tabidir. Güzel örnek insanların tpolum nazarında ön planda olmalarıdır ki, hizmet kalitesi ve liyakat toplum nazarında makes bulsun. Güzellikler ve güzel insanlar çoğalsın. Saygılarımızla.”
Yine kızımın ameliyat öncesi görev yaptığım okulumuz Düzce Özel Kültür Ortaokulu Müdürü Murat SERT Beyfendi ve mesai arkadaşlarımın ilgisi bizleri mutlu etti. Onlara da bir vefa örneği gösterdiler.
Vefa konusunda İstiklal Şairimiz Mehmet Akif´in bir hatırasını anlatmadan geçemeyeceğim. Milli Şair, kızının nikah akdine çok sevdiği arabalarından olan Bosnalı Ali Şevki Efendi´yi davet etmiş. Yaşlı hocaefendi bu davete biraz geç gelmiş ve gecikme sebebi olarak da Vefa Yokuşu´ndan çıktığından biraz vakit aldığını söylemiş. Merhum Akif´te bu yerinde mazereti, yerinde bir hakikatle şöyle bir cevap vermiş: “-Hangi Vefa Yokuşu´ndan bahsediyorsun hacaefendi? Şimdiki nesil o yokuşu çoktan düzledii.”
Neticede Allah bizleri, iyi, doğru ve güzel insanlarla karşılaştırsın. Tabii ki, bizi de o insanlardan kılsın.
Vefa İstanbul´da bir semt adıdır, bozası ile meşhur; ancak vefa bir insanda varsa güzeldir