Sınır bilmek, had bilmek ve haddi aşmamak insan olmanın gereklerindendir.

İnsanoğlu sonsuz ve sınırsız bir özgürlüğe sahip değildir. Dünyada her şeyin sonu olduğu gibi biz insanlarında sınırları vardır.

Çocukların eğitiminde bunu davranış olarak öğretmek anne-baba ve biz eğitimcilerin görevidir.

Yetiştirilme aşamasında çocuklara ait kuralların olması normal; fakat bu kuralların nasıl ve hangi kuralların uygulanması gerektiğini çocuğa usulünce öğretmek gerekir..

Kişilik gelişimi açısından da çok büyük önem arzeden kurallar; çocuğun fikri, duygusal, kültürel değerlerinin gelişmesine de yardımcı olur.

Kimsenin kimseye rastgele davranılmadığını gören çocuk dolayısı ile kendisinin de kurallara uygun davranması gerektiğini öğrenir.

Çocuğa kurallar belirlenirken mümkün olduğunca az sınır konulmalı, kurallar çocukla birlikte oluşturulmalı, konulan kuralların nedeni açıklanmalı, uygulamada tutarlı davranılmalı, kurallara uyan çocuk sürekli ödüllendirilmemelidir.

Özgürlük alanlarımız olduğu gibi sınırlarımızın da olduğunu öğretmeliyiz. Her şey bizim istediğimiz gibi olamaz.

Bizim isteklerimiz olduğu gibi başkalarının da istekleri vardır. Herkes birbirinin isteklerine saygı göstermek zorundadır.

Sınır koyma aynı zamanda çocukla ebeveyn veya çocukla ilgilenen kişinin aralarındaki güvenli ilişkiye zarar vermeyen çocuğun davranışlarını kısıtlamadır.

Burada aradaki güvenli ilişkiyi koruma çabası da oldukça önemlidir.

Çünkü çocukla ilgilenen kişi ile çocuk arasında güvenli ve yakın bir ilişki yoksa sınır koyma davranışının etkili olması beklenemez.
Çocuğa koyduğumuz sınırların/kuralların gerekçelerini çocuğa yaşına uygun olarak anlatmamız gerekir.

Yani hayır dediğimizde neye, niçin hayır dediğimizi mantık çerçevesi içinde çocuğa kavratabilmeliyiz. Hayır dediğimiz şey bir sonraki gün evet olmamalı veya annenin hayır dediğine baba evet dememesi gerektiği gibi diğer aile/akraba üyeleri de bu kurallara mutlaka uymalı, tutarlı olunmalıdır.

Sınırı olmayan çocuk ilerde menfaatperest birisi olur. Hak etmediği şeyleri hak olarak bilir, gücünün yettiği ve imkanların elverdiği yerde başkasının hakkını kolaylıkla gaspeder. Bunda bir beis görmez.

Yazarın dediği gibi “Bir çocuğun her istediğini vermekle ona can sıkıntısı aşılamış olursunuz” (Frank A. Clark)