İnegölspor ilk yarıda İzmir´de 3-1 öne geçmesine rağmen son çeyrekte yediği gollerle berabere kaldığı Karşıyaka´yı bu sefer evinde yine yenemedi. Temsilcimizin YGS sınavları nedeniyle Cuma günü evinde konuk ettiği 40 puanla 6. sıradaki Karşıyaka maçında 2 puanı çimlere gömünce aldığı bu beraberlikle bu sezon 14.´cü beraberliğini aldı. Aldığı bu son beraberlikle taraftarlarını ürkütmeye, “nereye gidiyoruz” soruları sorulmaya başlandı.
Rakip Karşıyaka Süper Lig ve 1. Lig deneyimleri olan İzmir´in köklü takımlarından birisi. Play-of´u hedeflediği bu sezon istediği sonuçları bir türlü alamıyor. Mevcut kadrosu grubumuzda play-of´a kalacak güçte gözükmüyor. Ancak grubumuzdaki istikrarsız takımlar ve istikrarsız sonuçlar nedeniyle İnegölspor´dan aldığı bu 1 puanla play-of sınırı içerisine girdi. Play-of´a kalır mı onu bekleyip, göreceğiz. İlk yarıda İnegölspor´a karşı 3-1 geride iken, son dakikalarda bulduğu 2 golle beraberliği kurtarmıştı. Bu nedenle bu maça gelirken beraberliği hedefleyerek geldi. Ancak bu beraberliğin yetmeyeceğini düşünerek zaman zaman galibiyeti çok zorladı. Bu çabası sonuç vermedi. Beraberliğe razı oldu.
İnegölspor´a gelince  teknik heyet maça kalede Şener, geride Lider-Bilal-Ali-Recep, ortada Emre-Hasan-Emrah-Hakkı İsmet, ileride Raif ve Hüseyin Ali tertibi ile başladığı maçın ikinci yarısında Hakkı´nın yerine H.Mustafa, Emre´nin yerine Ömürcan ve Hasan´ın yerine Hamit´i oyuna aldı. Bu değişiklikler oyuna olumlu katkı sağlamasına rağmen, beklenen golü getirmedi. Özellikle H.Mustafa önceki maçlarına nazaran oyuna girdiğinde daha etkili ve istekliydi. H.Mustafa kafasını toparlayıp, kendini mesleğine verse, bu meslekten ekmek yediğini bir hatırlasa bu sezon uyuyan ve yürüyerek oynamaya çalışan orta sahamıza hareket gelecek. Aynı şeyi Oğuz için de söylemek ve dilemek mümkün. Oyuna kendinden emin başlayan temsilcimiz bir an önce gole ulaşmayı denemek yerine nasıl olsa maçın sonuna kadar golü bulurum düşüncesi ile hareket edince, beklediğimiz gol gelmedi.
Kalede Şener´e zor toplar gelmedi. Geride müdafaamız çok hırslı ve istekliydi. Kaptan Bilal´in yönetiminde rakip forvetlere gol imkanı vermedi. Lider Koç´un maçın başlarında kendi kalesine 60 metre uzakta lüzumsuz bir faul sonucunda gördüğü lüzumsuz ve saçma sarı kartı izleyenleri hem şaşırtıyor hem de üzüyor. Teknik heyetimiz bu tip lüzumsuz kartlara son verecek bir önlemi acilen almalıdır. Aksi halde yazık oluyor İnegölspor´a. Aynı lüzumsuz kartları Hasan ve Hakkı İsmet´te gördü. Sarı kart gören oyuncularımız bu dakikalardan sonra oyundan düşüyorlar. Daha ilerisi teknik heyet tarafından oyundan alınmak zorunda kalıyorlar. Teknik heyetimiz ve yönetim kurulumuz bu sorunu acilen çözmelidir.
Müdafaamız görevini yaparken, orta sahamız yürüyerek ve en önemlisi sürekli geri pas yaparak oynayınca beraberlik kaçınılmaz oluyor. Bu kadar tecrübeli orta saha oyuncularının bu kadar yavaş ve geriye oynamasına akıl sır erdirmek gerçekten çok zor. Acaba iyi çalışmıyorlar mı? sorusu akla geliyor. Yılların tecrübesi Emrah maç boyunca müdafaamızın arasına sıkışmış yan pas ve geri paslarla maçı tamamlıyor. Solda Hakkı İsmet´e daha fazla top atılsa soldan etkili toplar gelebilir. Sağ kanatta Emre Okur´un ne yapmak istediğini, ne oynadığını anlayan varsa beri gelsin. Eğer her maçta kulübenin yolunu tutacak ilk oyuncu olmaya aday isen, kendini bir toparlayıp elini vicdanına koyarak objektif bir değerlendirme yapacaksın.
İleride Hüseyin Ali Pala´yı geldiği günden itibaren futboldan gelen insanlar ve izleyen tribünlerin haklı tepkilerini de katarak eleştiriyoruz. Gördüğümüz ve not aldığımız şeyleri yazıyoruz. Ancak teknik heyet ne bizlere ne de tribünlere kulak veriyor. Banko oynatmaya devam ediyor. Teknik heyet oynattıkça ve sahada tutmaya inat ettikçe İnegölspor puan veya puanları hovardaca dağıtmaya devam ediyor. Hemde çoğunu evinde dağıtıyor. Türk futbolunun ve GS´nin efsane oyuncusu bunları nasıl göremiyor veya görmek istemiyor anlamak zor. Raif ise İnegölspor´a bu son dönüşünde beklediğimiz golleri atamıyor ancak bir iki haftadır iyi mücadele ediyor. En büyük zaafı şahsi oynamayı sevmesiydi. Bunlar son gelişinde azalmaya başladı. Ancak bu maçın ikinci yarısında altı pas üzerinde bulduğu bir topu direk boş kaleye vurmak yerine sol tarafında daha boş ancak ofsayt durumundaki Hüseyin Ali´ye vermeyi tercih edince, bu oyuncunun boş kaleye yuvarladığı top yan hakemin bayrağına takılıp ofsayt olarak iptal edildi. Raif gibi tecrübeli bir golcünün bu pozisyonlarda şahsi davranıp topu gol yapması gerekiyor. Raif bunu yapmadı. Bu pozisyonla İnegölspor´un 2 puanı uçup gitti. Maçın en önemli pozisyonu buydu. Eskiden Antrenörlerimiz bizlere “Ofsayt´a düşen bir kere A…ise, ofsayttaki adama pas veren iki kere A……dır” derdi. Doğru söze ne denir.
Sonuç olarak, İnegölspor evinde bir maçı daha kazanamayarak 14´ncü beraberliğini aldı. Bunun açıklaması 14 maçta 28 puan kaybettiğidir. İkinci yarının kabus gibi zor fikstürü İnegölspor´u her hafta eritiyor. Geriye 8 maç kaldı. 3 içeride, 5 dışarıda. İnegölspor´u zor maçlar ve zor günler bekliyor. Çarşamba günü Kastamonu deplasmanı, ardından lider Gümüşhane deplasmanları var. Ard arda dışarıda oynayacak. Ziya Doğan yönetimindeki Kastamonu 40 puanla Play-of´u kovalıyor. Maçın önemini yazmaya gerek yok. Puan veya puanlar gerekiyor. Arkamızda Tokat ve Tuzla dolu dizgin geliyorlar. Nefesleri ensemizde. Mevcut kadromuz tecrübeli ve kendilerini ispatlamış oyunculardan oluşuyor. İnegölspor´un yeri burası değil. İnegölspor´un maddi ve manevi bu kadar fedakarlıklarına karşılık bu neticeyi hak etmiyor. Orta saha ve forvetteki tecrübeli  oyuncularımız  kenetlenerek birlik ve beraberlik içerisinde birkaç maç daha alarak İnegölspor´a küme düşme kabusunu yaşatmamaları gerekiyor. Kastamonu ve Gümüşhane deplasmanlarından 2-3 puan gelmez ise evindeki Tokat maçı kabus olabilir.
Bu duygu ve düşüncelerle İnegölspor´un Kastamonu deplasman başarılarını yazmak dileğiyle. Başarılar.