Diyetisyen Çiğdem Cılum, hem ramazan ayının sağlıklı geçmesi hem de koronavirüse karşı korunmak için İnegöllü vatandaşlara uyarılarda bulundu.

Ramazan ayı bu yıl tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs tedbirleri kapsamında geçerken, en çok merak edilen konu da bağışıklık sisteminin nasıl güçlü tutulacağı oldu. 

Sağlıklı ve dengeli beslenmenin hem ramazan ayının sağlıklı geçmesi açısından hem de koronavirüse karşı korunmak açısından önemine değinen Diyetisyen Çiğdem Cılum, “Ramazan ayının gelmesiyle beslenme şeklinin tamamen değişmesi kiloda değişime ve çeşitli sağlık problemlerine yol açabilir oysaki sağlıklı ve dengeli beslenmeyi oruç tutarken de devam ettirmek mümkündür” dedi.

Cılum İnegöllü vatandaşlara ramazan tavsiyelerini şu şekilde sıraladı;

SAHURA KESİNLİKLE KALKIN
“Ramazan ayında çok ve hızlı yemek yemekten kaçınılmalıdır. Uzun süren açlıktan sonra iftarda genellikle vücudun ihtiyacından fazla yemek yeniyor. Boş olan mideyi bu kadar çok yiyecekle doldurmak sindirimi zorlaştırıp mide de ekşime, yanma, bulantı gibi problemlere yol açar. Barsaklarda ise şişkinlik, kabızlık ve gaz gibi problemler görülebilir. Yemekler yeterince çiğnenerek ve yavaş şekilde yenilmelidir.  Günlük enerjimizi daha iyi tutmak için mutlaka sahura kalkılmalıdır. Sahur sizi susatmayacak ve tok kalmanızı sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Ancak sahurda aşırı yemekten de kaçınılmalıdır. Sahur atlandığı zaman 16 saat gibi uzun bir süre aç kalma ve metabolizma hızının azalması söz konusu olur. Uzun süreli açlıklarda kan şekeri ve tansiyon düşer, mide asit salgısı artar. Halsizlik ve baş ağrısı görülebilir. Bu problemlerin yaşanmaması için sahur öğününün genellikle yağ oranı düşük, protein oranı yüksek, kan şekerini hızlı yükseltmeyen kompleks karbonhidratlardan oluşması idealdir.”

PEKİ NE YEMELİ? HANGİ YİYECEKLERDEN UZAK DURULMALI?
“ Sahur öğününün kahvaltı tarzında yapılması en doğru seçenektir. Protein kaynaklarından süt, yoğurt, ayran, yumurta ve peynir tercih edilmelidir. Zeytin, sucuk gibi tuzlu gıdalar yerine ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohum kaynakları tüketilmelidir. Domates, salatalık, biber, yeşillik ve meyve gibi vitamin mineral, posa içeren besinler kahvaltıya dahil edilmelidir. En önemli karbonhidrat kaynağımız ekmeği tokluk süresini uzatmak için tam tahıllı ya da tam buğday unu ekmek olmasına dikkat edilmelidir. Sahurda yağlı ve aşırı tuzlu yiyeceklerden, kızartmalardan uzak durulmalı ve yeterli sıvı alınmalıdır.”

İFTARA DİKKAT! İKİYE BÖLEREK…
“Uzun süren açlıktan sonra bir anda aşırı yemek sindirim rahatsızlıklarına neden olabilir ve kan şekerini aniden yükseltebilir. Bu nedenle iftarı iki öğünü ikiye bölerek tüketilmelidir. Başlangıç olarak hurma ya da kayısı ve su ile yapılarak kan şekeri dengesi sağlanmalıdır. Çorba ile devam edilerek ana yemeğe geçmeden 15-20 dakika ara verilmelidir. Ana yemekte, et/tavuk gibi protein kaynaklarının yanında zeytinyağlı sebze yemekleri, yoğurt/ayran/cacık, şekersiz komposto ve salatalar tercih edilmelidir. Ayrıca, haftanın 2 günü iftarda kurubaklagil yemekleri tercih edilerek hem bitkisel protein hem de lif alımına katkı sağlanabilir.  İftarda kızartma ve yağlı besinler yerine ızgara, haşlama, buğlama yöntemleri kullanılarak pişirilmiş hafif yemekler tercih edilmelidir.”

RAMAZAN PİDESİ?
“Ramazan pidesi sadece bu ay sofralarımızda tükettiğimiz vazgeçilmez bir besindir. 1 avuç içi kadar ramazan pidesi 1 dilim ekmeğe eşdeğerdir. Pide miktarında porsiyon kontrolü sağlanarak tüketilebilir.”

SIVI İHTİYACI VE ARA ÖĞÜN..
“Sıvı ihtiyacını karşılamak için iftar ve sahur arasında 2-2.5 litre su içilmelidir. İftardan 2-2.5 saat sonra ara öğün yapılabilir. Bu öğünde süt, yoğurt, ayran, kefir ve  taze meyveler tercih edilmelidir. Tatlı tüketimi ise haftada 1-2 kez ile sınırlandırılmalıdır. Şerbetli ve hamurlu ağır  tatlılar yerine, 2-3 top dondurma ya da 1 porsiyon sütlü tatlılar tercih edilmelidir. İftardan 1.5-2 saat sonra yürüyüş gibi hafif egzersizlerin düzenli olarak yapılması idealdir.”

Editör: TE Bilişim