Bugün size önemli bir kitaptan bahsedeceğim. Önemi de elbette toplumun kanayan yarası olan kentleşme-şehirleşememe problematiği üzerine yazılmış olmasında. Kitabın yazarı Lütfi Berge.,Kitabın ismi bu yazımıza ismini de veren “Şehir Sünnettir”

Bergen gözümüzün önünde olup biten fakat bir türlü ayıkamadığımız meseleler üzerine tespitlerde bulunmuş.

Bergen, “Kapitalizm, “kent düzeni” sistemiyle dünyaya yayılıyor. Son on beş yıldır Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda iki tür “şehir yıkımı” ile karşı karşıya olduğunu belirterek, “Devrimci İslami mücadele” fikrinin Arap Baharı ile Müslüman topluma zerk edilmesi Müslüman şehrinin tarihi hafızasını kaybetmemizle sonuçlandı” itirafında bulunmuş.

Müslüman toplumların yakalandığı ikinci şehir yıkımını ise, modern dünyanın ekonomiye eklemlenme kaygısının ortaya çıkardığı ileri teknoloji aktarımından kaynakladığını belirtmiş.

Bergen kitabın ilerleyen bölümünde şu acı tabloyu çiziyor bizim için, “İstanbul´daki nüfus büyümesi tarihi hafızayı yok eden “siluet kaybına” sebebiyet veriyor. İleri teknoloji “İslam şehirleri”ni kentleştiriyor. kapitalizm mülkiyeti kullanarak yerleşiyor. İstanbul´a yapılan her yatırım Anadolu´dan daha çok köylü, esnaf, çoban, zanaatkarın “çift bozan”lık yapıp varoşlara tutunması anlamına geliyor. Toprağını satan onu İstanbul´a yatırırsa evlatlarını zengin edecek bir mülk bırakabilir. Bu nedenle İstanbul nüfusu büyüdükçe kendini yeniden metalaştırmayı başaran “boyalı yaşlı kokoş”a dönüştürüyor. Nüfus-İleri teknoloji-Kapitalizm bir zincir ve devr-i daimekonomisi kuruyor. Nüfus büyüyor, ihtiyaçlar teknoloji dayatıyor, teknoloji mekanı metalaştırıyor, metalaşma yine nüfus istiyor” derken  Bergen çizdiği bu tablodan çıkış yolunu da gösteriyor, “Bu kumpastan Anadolu´ya on-on beş şehir inşa etmeden çıkılamayacak. “Kentsel düzen”de yaşayan Müslümanların “Dar´ül-hicre ve´s-Sünne” olan şehri inşa etme meselesiniyıkıma uğrattı.

Müslüman şehir Medine´yi “garipler” inşa etmiştir. İstanbul yeniden inşa edilecekse, yine “garipleşmek” gerekecek.”

Bu kitabı en başta yöneticilerimizin okuması gerekiyor. Çok özgün detaylar verilen kitapta “şehirleşme” ile “kentleşme” arasındaki derin uçurumun farkına varmamıza sebep oluyor. Buna da en çok ihtiyacımız olduğu bir süreçten geçtiğimiz yadsınamaz bir gerçek.