30 Mart Yerel Seçim sürecinden sonra, yerelde üçüncü kez Belediye Başkanlığını kazanan sayın Başkanın, başarısının gerekçesi ne olursa olsun, bu hali ile İnegöl’de bir ilke imza atmıştır. İki dönemlik Başkanlıktan sonra edinilen bilgi ve deneyimin neticesinde, bu üçüncü dönemin diğer dönemlerden farklı olacağını düşünüyorum. Yaptığı ve yapacağı hizmetler ile anılmak düşüncesinde olan Başkanın, bu dönem içerisinde hiç bir kaygı taşımadan, İnegöl ve İnegöl halkı için çok farklı şeyler yapması gerekir. Çünkü, bu dönem sayın Başkanın kendi tabiriyle ustalık dönemidir. Yani, İnegöl’de mimarlık ve kentleşme açısından yeni bir sayfa açılabilir. Özellikle İnegöl’de alışa geldiğimiz kentleşme sorunlarının çözümü noktasında, radikal kararlar alınabilir. Kentin ve kentlinin gerçek ihtiyaçları ve öncelikleri, politik ve ideolojik kaygı taşımadan, planlama kapsamına dahil edilerek çözümlenebilir. Bütüncül planlamanın, politik tercihleri göz ardı edilerek, kentleşmede toplumsal ihtiyaçlara yönelik çözümler üretilebilir. Ülkemizi yöneten iktidarlar, yıllardır kendi ideolojilerini ve gücünü göstermek adına mimarlığı ve kentleri bir araç olarak kullanmışlardır. Bu anlayışın toplumsal çıkarlar doğrultusunda uygulanışı, topluma ve ülkeye yarar, siyasi ve politik kaygıya dayanan uygulamalara ise zarar vermiştir. Kent ölçeğinde önemli kararlar, konunun uzmanlarına danışılmadan, Meslek Odalarını ve Sivil Toplum Kuruluşlarını dışlayarak, erk sahibi kişilerin kişisel beğeni, zevk ve anlık kararları ile alınması doğru değildir. Yerel yönetimlerden beklentimiz, çoğulcu, katılımcı, demokratik ve şeffaf bir belediyecilik anlayışıdır. Birey odaklı, yeşilin ve kamusal alanların arttırıldığı, sanatın ve kültürün öne plana çıkarıldığı, toplumsal uzlaşının sağlandığı, çağdaş bir kent anlayışına ihtiyaç vardır. İnşaat sektörünün ekonomide bir kalkınma modeli olarak benimsenmesi, tüm kentlerde olduğu gibi İnegöl’de de merkezde kamusal alanları yok ederek yoğunluğu artırmıştır. Kentlerimiz yaşam seçenekleri sunan mekanlar olmaktan çıkarak, yaşamsal problemler üreten merkezler haline dönüşmüştür. Kentsel Mekanların azlığı ve yetersizliği toplumsal gelişim ve dönüşümü de engellemektedir. Bu mekanlar, hitap ettiği topluluğun sosyal sorunlarına çözüm seçenekleri üretir. Bu mekanlarda bir araya gelen insanlar, birbirleri ile tanışır, birlikte vakit geçirir, sevinç ve kaygılarını birlikte paylaşırlar. Bazen Bir araç bazen de bir amaç olan bu mekanların kullanım yapısı, sadece yeşil bir alan olmanın ötesinde, insanlara eğlenme, dinlenme ve en önemlisi yaşamsal güç kazandırır. Tüm bu toplumsal ve çevresel farkındalığı sağlayan bu mekanlar, günümüz kent yaşamında giderek daha çok önem kazanacaktır. Bu tür Mekanların varlığı ve çokluğu, yaşadığınız kent ortamını güzelleştirirken, bireysel ilişkilerin gelişmesine ortak fikirlerin üretimine ve hatta tüketilen havanın kalitesine bile katkı sağlamaktadır. Bu mekanlar, kent içinde doğa ile sizi tanıyan ve tanımayan eğlenceli, yaratıcı ve yenilikçi etkinlikler eşliğinde, dostça kardeşçe beraberce yaşama imkanları sağlar. Ayrıca sürekli daha stresli bir biçim kazanmakta olan günlük yaşantımızda, bireysel ve toplumsal sağlığın korunmasına yönelik fiziksel aktivitelerin yapılabilmesi, bu tür kamusal alanların korunması ve artırılması ile mümkündür. İlgililere önemle duyurulur…