Bu coğrafyada bulunan Akıncı komutanlarının ve de kayınpederi Eflak beyi Mirçe’nin desteğini alan Şehzade Musa Çelebi de Balkan coğrafyasında saltanatını ilan eylemiştir. Açıkça görülüyor Yıldırım Beyazıt’ın oğullarından Şehzade Süleyman Çelebi ile Şehzade Musa Çelebi, Balkan coğrafyasında salta- natlarını ilan etmişlerdir. Şehzade Îsa Çelebi ile Şehzade Mehmet Çelebi ise Anadolu coğrafyasında saltanatlarını ilan etmişlerdir. Bunlardan Şehzade Musa Çelebi, saltanat onayını babasının nâşını Bursa’ ya nakletme esnasında doğrudan Timur’dan almıştır. Diğerleri ise yakın çevresinde bulunan İslam bilginlerinden birini elçi olarak Timur’a göndermiş ve bu yolla bulundukları yöre-de saltanat kurmalarına onay almışlardır. Söz gelimi: Şehzade Süleyman Çelebi, Şeyh Ramazan Efendi’yi Timur’a göndermiş ve saltanat onayını almıştır. Şehzade Îsa Çelebi de İznikli Şeyhı Kutbüddin Efendi’yi Timar’ a göndererek saltanat onayını almıştır. Amasya kökenli beyler ile birlikte Amasya’ya çekilen ve burada saltanatını ilân eden Şehzde Mehmet Çelebi de hocası Sofu Beyazıt’ı Timur’a göndererek saltanat onayını almıştır . Böylece; eski Anadolu beylikleri, tekrar ihya edildikten sonra Yıldırım Beyazıt’ın şehzadelerinden dördü de değişik coğrafyalarda saltanatlarını ilân ederek yek diğerlerine karşı iktidar mücadelesine girmişlerdir. Yıldırım beyazıt’ın oğullarından Mustafa Çelebi ise Timur tarafından Orta Asya coğrafyasına götürüldüğünden o, daha sonraki yıllarda Anadolu coğraf- yasına gelecek ve kuzeni Sultan İkinci Murad’a (1420-1451) karşı (düzmece Mustafa lakabı alarak) kanlı bir mücadeleye girişecektir. Yıldırım Beyazıt’ın Şehzadeleri Arasında Vukû Bulan İktidar Mücadeleleri: Yıldırım Beyazıt’ın şehzadeleriniden Süleyman Çelebi, Edirne’de saltanatını ilan eylemiş yanına aldı-ğı sadrazam çandarlı Ali Paşa desteğinde diğer şehzadeleri etkisiz hal getirmek için maddi-manevî bütün gücünü ortaya koymuştur. Şehzde Îsa Çelebi de yanına Sarı Timurtaş Paşa’yı yanına almış; o da bütün imkânlarını kullanarak iktidar olma mücadelesi, vermiştir. Unutmayalım ki bu dönemde vezaret pâyesi almış üç tane Timurtaş Paşa verdır. Bunların en yaşlısı Kara Timurtaş Paşa’ dır ki şehzadeler arası iktidar kavgalarının dışunda kalmaya çalışmıştır. Musa Çelebi ise başta Evrenos Bey olmak üzere diğer akıncı komutanlarını ve “Simavna Kadısı” lakabı ile şöhret bulan Şeyh Bedreddîn’i yanına alarak o da tek başına iktidar olmak için kıyasıya bir iktidar mücade-lesine girmiştir. Amasya beylerine dayanan Şehzade Mehmed Çelebi -başta Beyazıt Paşa ve kardeşi Nurettin Hamz Bey olmak üzere- çevresinde yer alan Amasya kökenli devlet adamlarının desteğinde iktidar mücadelesine girişmiştir. On yıl süren bu iktidar mücadeleleri sonrasında 1413 yılında Şehzade Mehmet Çelebi, her üç kardeşini de etkisiz hale getirerek tek başına iktidara olmuş ve parçalanan Osmanlı Devletini yeniden kurmuştur . Bu nedenle Şehzade Mehmet Çelebi (1413-1420), Osmanlı’nın ikinci bânisi, yani kurucusu sayılmıştır. Fetret Devrinin İnegöl’e Yansımaları: (1402-1413) Ankara-Çıbuk Meydan Savaşı’nda Yıldırım Beyazıt’ı ağır bir mağlubiyete uğratan Timur, kazandığı bu zafer sonrasında ,önce , Yıldırım Beyazıt tarafından beylikleri ellerinden alınmış olan Anadolu beylerini eski yerlerine iâde etmiş ve beyliklerini onaylamıştır. Ardından da oğlunu, Bursa coğrafyasına göndererek İnegöl dahil tüm Bursa coğrafyasını yağmalattırmıştır. Hiç şüphesiz İnegöl coğrafaysı, bu yağma- dan çok zarar görmüştür. Yapılan bu yağma sırasında Yıldırm Beyazıt’ın Bursa’daki hazinesine el konulmuş ve Hâce-i Sültânî olan ünlü İslam bilginlerinden İmam Muhammed Cezerî de alınarak Timur’un yanı-na götürülmüş ve Semerkant-Keş şehrinde açılacak bir “dârülhadis”te müderrislik yapmak üzere; Timur, onu yanında alıkoymuştur. Diğer yandan demir kafes içine aldırdığı Yıldırım Beyazıt’ı, itibarsız hale getirmek için belde belde onu, dolaştırmıştır. Bu arada Yıldırım Beyazıt’ı esaretten kurtarmak için Koca Fîrûz Bey, Amasya kökenli Sungurzade Yahşî Bey ve Şadgeldi Îsa Bey ve arkadaşları tarafından yapılan operasyon başarızılıkla sonuç- landığından bu operasyonda görev alan ve İnegöl coğrafyasında dirlik sahibi plan Koca Fîrûz Bey, Sungurzâde Yahşî Bey ve Şadgeldi Îsa Bey de ortadan kaldırılmıştır. Bu nedenle; 1389 yılından bu yana İnegöl coğrafyasında etkili olan bu üç beye, Yıldırım Beyazıt tarafından tahsis edilmiş olan dirlikler, söz ko- nusu beylerin evlatlarına intikal eylemiştir. Şu kadar var ki fetret devri başlayınca Yahşî Bey’in oğullarından Beyazıt Paşa ile kardeşi Nureddin Hamza Bey, Çelebi Sultan Mehmed’in maiyetinde Amasya’da kalırken Şadgeldi Îsa Bey’in oğlu İbarahim Ağa, oğlu İshak’ ı Amasya muhafızı Yergüç Paşa’nın yanında bırakarak kendisi,İnegöl’e dönmüş ve babası Şadgeldi Îsa Bey’e tahsis edilmiş olan dirliği (bir diğer ifadeyle Îsaören Köy arazisini ) kullanmaya devam etmiştir. Hoca Fîrûz Bey’in oğulları ise Emîr-i Ahûr Ali Bey, İznik sancak beyi olurken kardeşi Ya-kup Bey de Ankara sancak beyi olmuş ve İnegöl coğrafyası ile ilgilerini kesmişlerdir. Şüphesiz daha önceki yıllarda Geyikli Baba = Bababsultan , Adahöyük = Hamzabey , Kolcahisar = Kulaca, Kızıl = Çavuş ve Koçi = Sungurgurpaşa köyle- rine ilişkin olarak yapılmış olan tahsisler ile Yıldırım Beyazıt tarafından İnegöl kasaba merkezinde ve de Kurşunlu’ da inşa edilerek halkın hizmetine sunulmuş olan “Cuma mescidleri”ne ilişkin tahsisler, vakıf statüsüne dönüştürülerek ,fetret devrinde mütevellîler veya dirlik sahipleri tarafından işletilmeye devam edilmiştir. Ankara-Çıbuk Meydan Muhaebesi sonrasında önce, Bolu’ya sonra da Amasya’ya çekilen Şehzade Mehmet Çelebi’nin yanında yer alan Beyazıt Paşa, kardeşi Nurettin Hamza Bey ve diğer beyler, Amasya kökenli beylerdir. Şehzade Mehmet Çelebi, 1413 yılında kardeşlerini etkisiz hale getirererk tek başına iktidar olunca Amasya kökenli sungurzâdelerden Beyazıt Paşa, Çelebi Sultan Mehmed’in hiç değişmeyen sadrazamı olmuştur. Sultan Birinci Murad (1361- 1389) devrinden buyana sadrazamlık makamını tekelinde tutan Çandarlı âilesinin yanı sıra bundan böyle Osmanlı üst yönetiminde Amasya kökenli beyler de görev almaya başlamışlardır. Bu devirde İnegöl coğrafyasında yer alan derbentlerin de , son dere- ce hassasiyet kazandığı görülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu ve Fatih Sultan Mehmed Devri: (1451-1481) Fatih Sultan Mehmed, yedinci Osmanlı hükümdarıdır. 1431 yılında dünyaya gelmiştir. Babası, Sultan II. Murat’dır. Annesi ise Hümâ Hatun’dur. Sultan II. Murad (1421-1442 ve 1445-1451) yılları arasında ol- mak üzere) iki aşamalı olarak Osmanlı tahtında bulunmuştur. 1451 yılında vefat ettiğinde vasıyyeti gereği, sağlığında Bursa’da Muradiye semtinde kendi adına yaptırmış olduğu türbeye ,defnedilmiştir. Yine vasıyyeti gereği yanına hiç bir gömüde yapılmamıştır. Sultan II. Murad, Bursa’ya defnedilen son Osmanlı hükümdarı olmuştur. Fatih Sultan Mehmed’in validesi Hüma Hatun’da oğlu Şehzade Mehmed Çelebi’nin bir diğer ifadeyle, Fatih’in Bursa-Müradiye Külliyyesi bitişiğinde inşa ettirmiş olduğu müstekıl bir türbeye defnedilmiştir. Fatih’in validesi Hümâ Hâtun’un, Kastamonu’lu müteva- zî bir âile kızı olduğu görüşü geniş ölçüde tarihçiler-ce benimsenmektedir. Fatih Sultan Mehmed, babası Sultan II. Murad’ın vefatı üzerine 1451 yılında 22-23 yaşlarında iken ikinci defa Osmanlı tahtına oturmuştur. Kendisinden yaşça büyük olan ağabeyleri Şehzade Alaaddin ve Şehzde Ahmed daha önceki yıllarda vukû bulan bir fâil-i mechûl cinayete kurban gittikleri için Fatih Sultan Mehmed, küçük kardeşi küçük Ahmed’i, uygulamaya koyduğu “nizâm-ı âlem prensibi”ne dayalı olarak etkisiz hale getirdikten sonra fazla zorlanmadan; tek başına iktidara sahip olmuştur . Ancak Karamanoğlu İbrahim Bey,Osmanlı hânedânına damad olduğunu ileri sürerek genç Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmed’in iktidarına karşı tavır almış ve Anadolu’ da bazı şehirlerin kendisine verilmesini istemiştir. Bunun için kronolojik vukûat sıralama cetve- linde görüleceği üzere; Fatih Sultan Mehmed ikinci defa Osmanlı tahtına oturunca İlk seferini Karamanoğluna karşı yapmıştır. Ardından da Bizans’a yönelmiş ve İstanbul’un fethi hazırlıklarına –fiilen- başlamıştır. Çünkü ilk hükümdar olduğu 1442-1444 yıllarında Macar Kralı Siğizmmond’un Kardinal Çesarîni’nin tahrikleri ile Osmanlılar ile Macarlar arasında yapılmış olan on yıl süreli Seğedin Barış Antlaşması, bozulmuş ve bu arada Kardinal Çesârîni, Papalık do- nanması ile Çanakkale Boğazı’nı kapatarak Osman-lı Ordusu’nun, Varna Savaşı’nı yapmak üzere Çanakkale Boğazından Gelibolu’ya geçmesini önlemiş- tir. Bu sebepten Manisa’da bulunan Sultan II. Murad, Varna seferi için askerî birliklerini İstanbul Boğazı ndan geçirmek zorunda kalmış ve bunun için de Venediklilere hem yüklü bir para ödemiş ve hem de Venediklilere ülkesinde geniş ticârî imtiyâzlar tanımak mecburiyetinde kalmıştır. Bu durumu acı bir hatıra olarak derinden yaşayan genç hükümdar Fa- tih Sultan Mehmed , Karaman seferinden döner dönmez İstanbul’un fethi hazırlıklarına girişmiştir. Bu amaçla -evvelce-Yıldırım Beyazıt tarafından İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında yaptırılmış olan Anadolu Hisarı’nı onarmış ve onun karşı kıyısı-na da Rumeli Hisarı’nı inşa ettirmiştir. Fatih Sultan Mehmed, Sadrazam Çandarlı II . Halil Paşa’nın -pek istekli olmamamsına rağmen - İstanbul’un fethinde israrlı olmuş ve 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul’u feth ederek Bizans İmparatorluğunu ortadan kaldırmıştır. Böylece; Orta Çağ, kapanmış ve yeni bir çağ başlamıştır. Fatih Sultan Mehmed’in hükümdarlık döneminde devlet üst yönetiminde etkili olan başlıca devlet adamları: Sadrazam Çandarlı II. Kara Halil Paşa - İkinci Ve- zir Bergoslu Halil Paşa - Zağnos Mehmet Paşa – Mühtedî Sarı İshak Paşa – Mahmut Paşa –Rum Mehmet Paşa- Gedik Ahmet Paşa – Hersekzâde Ahmet Paşa - Amasya kökenli İnegöl doğumlu İshak Paşa - Dayı Karaca Paşa - Nureddin Hamza Bey - Karamanî Mehmet Paşa ve Kara Mustafa Paşa. Fatih Sultan Mehmed Devrinin Başlıca Siyâsî ve Sosyal olayları: Altıncı Osmanlı hükümdarı Sultan II. Murad’ın Edirne’de vefat etmesi; oğlu Şehzade Mehmed’in ikinci defa Osmanlı tahtına oturması; Fatih Sultan Mehmed’in talebi üzerine Mühtedî Sarı İshak Paşa tarafından Sultan II. Murad’ın cenazesi ile ilgili gasil, techiz ve tekfin işlerinin yapılıp nâşının, Bursa’ya nakledilerek sağlığında Müradiye Külliyyesi’de inşa ettirmiş olduğu türbeye defnedilmesi; “Nizam-ı âlem” prensibine dayalı olarak Fatih Sultan Mehmed’in küçük kardeşi Şehzade Ahmed’i etkisiz hale getirtmesi; Fatih Sultan Mehmed’in anne-liği ve küçük kardeşi Şehzade Ahmmed’in validesi Hatice Alîme Hatun’u, Mühtedî Sarı İshak Paşa’ya nikahlaması; Sırp prensesi olan diğer anneliğini ise -isteği üzerine- ülkesi Sırbistan’a göndermesi; Fatih Sultan Mehmed’in İlk seferini Karamanoğlu üzerine yapması ve dönüşte İnegöl coğrafyasında yeniçeri askerine “ulûfe” verme geleneğinin ihdâs edilmesi; “Muhammediye” isimli meşhur manzum siyer kitabının müellifi Yazıcıoğlu Mehmed Efendi’nin Gelibolu’da vefat eylemesi; Anadolu beylerbeyi Mühtedî Sarı İshak Paşa’nın Konya - Aksaray’ da oturan bir kısım sanat ve ticaret erbabn İstanbul’a naklederek burada Aksaray semtinde iskân eylemesi; Anadolu beylerbeyi Mühtedî sarı ishak Paşa’nın Menteşe ve Teke beyliklerini işgal ederek Osmanlı ülkesine katması; Anadolu beylerbeyi Mühtedî Sarı İshak Paşa’nın beylik merkezini Ankara’dan Kütahya’ya nakletmesi (1451); 2) İstanbul Boğazı’nda Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmış olan Anadolu Hisarı’nın karşısıda Rumeli Hisarı’nın inşa edilmesi; Bizans’a savaş ilân edilmesi; Bizans İmparatorunun İstanbul-sur kapılarını ördürtmesi ve çekilen kalın bir zincir ile Haliç’in gemi trafiğine kapatılması; Rumeli Hisarı’nın tamamlanmasın- dan sonra Fatih Sultan Mehmed’in, muharebe hazırlıklarını tamamlamak üzere; Edirne’ye dönmesi (1452) 3) Macar asıllı Urben Ustaya döktürülen ve “Şahî” adı verilen büyük topların İstanbul’a götürülmek üzere yola çıkartılması; Ardından da Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul önlerine gelerek otağını güncel ifadesiyle Eğri Kapı karşısına gelerek burada kurdurtması ve Eyvansaray’ dan Yedikuley’e kadar tüm kara-sur hattı boyunca, muhasara düzeni içinde, askerî birliklerini yerleştirmesi, Günümüzdeki Eyüp-Hazreti Halid Camii’nin bulunduğu mahalde topluca Cuma nazmının kılınması; Bizans imparatoruna ilk defa “teslim ol !” çağrısının yapılması; yapılan çağrı kabul edilmeyince de 11 Ni-san günü topların mevzilerine yerleştirilmesi; 12 Nisan gününden itibaren İstanbul-kara surlarının döğülmeye başlanması; aynı gün Osmanlı Donanması’nı Dolmabahçe önlerine gelerek demir at- ması; Bizans’a yardım için gelen Latin bandralı dört düşman gemisinin Osmanlı donanması’nı atlatarak Haliç’e girmesi üzeriine Fatih Sultan Mehmed tarafın-dan donanma komutanı Baltaoğlu Süleyman Bey’in azledilerek yerine Hamza Bey’in donanma komutanlığına getirilmesi; 22 Nisan günü Dolapdere-Kasımpaşa İstikametinde döşenen yağlı kalaslar üzerinden kaydırılarak karadan Türk gemilerinin Haliç’e indirilmesi; Haliç üzerine dubalar üzerinde bir köprü kurularak sur hattındaki askerî birlikler ile Beyoğlu semtimde konuçlanmış olan askerî birlikler arasında irtibatın sağlan- mas; Bizans imparatoru tarafından Fatih Sultan Mehmed’e barış yapılması konusunda teklifte bulunulması; 16 Mayıs Çarşamba günü Türk askerî birliklerinin, Eğri-Kapı altından geçecek tarzda tünel kazarak surların altından İstanbul’ a girme teşebbüsünün yapılması; Bundan netice alınmayınca da bu kerre hare- ketli kuleler yapılarak surların üzerinden İstanbul’a girmeye çalışılması; 23 Mayıs Çarşamba günü Bizans imparatoruna son bir kerre daha “teslim ol!” çağrısının yapılması; 27 Mayıs pazar günü Fatih Sultan Mehmed’in harp divanını toplaması ve genel taâruzun kararlaştıılması; 28/29 Pazartesi / Salı gecesi “ışık-donanması”nın gerçekleştirilmesi; 29 Mayıs Sal sabahı saat: 7/8 sularında İstanbul fethinin gerçekleşmesi ve Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’a girerek Ayasofya’ya gitmesi ve burasını camiye cevirmesi;