İnsanlar bir taraftan üretirlerken diğer taraftan da tüketmetedirler. İşte bu üretim ve tüketim esnasında ya da sonrasında ortaya çıkan çeşitli maddeler ´atık´ olarak nitelendirilmektedir. Sosyal ve ekonomik faaliyetlerimizin doğal bir sonucu olan atıkları, kullanım sürelerii bitmiş, artık bir işe yaramaz hale gelmiş hemen hemen her türlü maddelerin genel ve ortak adıdır.
Atıkları; Evlerden çıkan atıklar, inşaat atıkları, tıbbi atıklar, tehlikeli atıklar, ambalaj atıkları, Atık piller ve akümülatör atıkları, atık lastikler, atık yağlar, Plastik ve kimyasal atıklar şeklinde gruplandırmak mümkündür.
´Çöp´ ise, ´atık´ ile aynı şey değildir ve aynı anlama gelmez. Günlük yaşantımızda her ne kadar bu kavram birbirleriyle karıştırılsa da da, aslında her iki kavram farklı olup ayrı anlam taşımaktadırlar. Çöp, bir daha kullanılmayacak olan ve doğaya bırakılan malzemelerin içinden yeniden değerlendirilebilir olan maddeler ayrıldıktan sonra ortaya çıkan, artık
Türkiye İstatistik Kurumu´nın 2002 tarihli verilerine göre Türkiye´de kişi başına düşen günlük atık miktarı 1.3 kilogramdır. Bu rakam 2012 yılında 1,12 kilogrum, 2014 yılında 1,08 kilogram olarak gerçekleşmiş.
Elektronik atıklar veya kısaca e-atıklar kullanım ömrünü tamamlamış elektrikli ve elektronik atıklardır. Elektronik atıklar evlerde kullanılan eşyalardan oluşan atıklar ile endüstriyel atıklar, giderek atık akışının en hızlı büyüyen segmentini meydana getirmektedir. Bunlar özetle kırılmış, hasar görmüş, demode olmuş veya kullanım ömrünü tamamlamış, içerdiği ağır metaller ile atıldığında doğayı kirleten en önde gelen varlıklardan biri olan her türlü elektronik eşyaların genel bir tanımıdır. Yasal mevzuatımıza göre bu sınıfa giren atıkların çoğu tehlikeli atıklar kapsamında değerlendirilmektedirler. Hem büyük hacimli olmalarıhem de bünyelerinde barındırdıkları insan sağlığına zararlı maddeler nedeniyle ve teknoloji kullanımının her alanda giderek artması sonucu ülkemiz ve aynı zamanda dünya için her geçen gün büyüyen bir sorun olmaktadır. Gündelik yaşantımızdan çıkarmadığımız, çıkaramadığımız ve istesek bile kolay kolay çıkarmayı düşünemeyeceğimiz aletlerive eşyaları bunlara örnek gösterebiliriz: Mesela bilgisayar, televizyon, kablosuz iletişim araçları, ses ve görüntü kayıt cihazları, cep telefonları, yazıcılar, x-ray cihazları, mikrodalga cihazlar, diğer beyaz eşya grubundaki ürünler, küçük ev aletleri, otomatlar vb. birçok türde ürünler bu grup içinde sayılmaktadır.
Kabul etmeliyiz ki, evsel ve sanayi atıklarının çevreye olan zararlı etkileri dünyada da Türkiye´de de arttı. Dahası giderek hızla artmaktadır. İstatistik verilerine göre Türkiye´de her yıl kişi başına düşen e-atık miktarı yaklaşık 4 kilogram.
Gelişmiş ülkelerin tehlikeli atıklarını Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere ihraç etme girişiminde bulunduklarının unutulmaması gerekiyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde, önümüzdeki bir-iki yıl içinde e-atık miktarının 5 katına çıkacağı ön örülmektedir, ne acı ki. Buna karşın Türkiye´deki e-atık geri kazanımı için ise sayısı bir elin parmaklarını bile geçmemektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve başkaca kaynaklardan derlenen verilere göre e-atıkla ilgili bazı rakamları şu şekilde sıralamak mümkün:

a) Türkiye´de her yıl 300 bin ton e-atık çıkıyor. Bu rakam her yıl % 10 oranında artıyor.
b) Kişi başına yılda 4 kilogram e-atık düşüyor.
c) Türkiye´de e-atık geri kazanımı için tesis sayısı beş altı rakamını geçmiyor.
d) E-atıkların % 30´unu çamaşır makinesi, elektrikli süpürge, fırın, klima, kahve makineleri, % 20´sini buzdolapları, % 15´ini DVD/VCR, CD çalar, radyo ve Hi-Fi cihazları, bilgisayar, telefon, faks ve yazıcılar, % 10´unu ise TV ve bilgisayar monitörleri oluşturuyor.
e) Belediyelerin Katı Atık İstatistikleri´ne göre; ülkemizde, günde kişi başına düşen atık miktarı 1.12 kilogram. Bunun yüzde 20´sini ambalaj atıkları oluşturuyor. Belediyelerce, ülke genelinde, yıllık toplam 25.8 milyon ton atık toplanıyor.
f) Sadece 2.5–3 milyon ton ambalaj atığının geri dönüştürülmesi sonucu yılda yaklaşık 8.5– 9.3 milyar TL değerinde tasarruf sağlanabilir
g) Türkiye´de e-atık tanımı, “Elektrikli ve Elektronik Eşyalarda Bazı Zararlı Maddelerin Kullanımının Sınırlandırılmasına Dair” 30.05.2008 tarihli Resmi Gazete´de yayınlanan yönetmelik ile aşağıda belirtilen elektrikli ve elektronik eşyalar dahil olmak üzere ve alternatif akımla 1000 Volt´u, doğru akımla da 1500 Volt´u geçmeyecek şekilde elektrik kullanımı tasarlanmış olan, uygun bir biçimde çalışması için elektrik akımına veya elektromanyetik alana bağımlı olan eşyaları ve bu akım ve alanların üretimi, transferi ve ölçümüne yarayan eşyaları işaret edecek şekilde kapsanmaktadır.

Türkiye´de e-atık tanımlaması aşağıdaki konuları içermektedir:
*Büyük ev eşyaları (Bulaşık, çamaşır makinesi vb.)
*Küçük ev aletleri (Elektrik süpürgesi, tost makinesi vb.)
*Bilişim ve telekomünikasyon ekipmanları (Bilgisayarlar, telefonlar vb.)
*Tüketici ekipmanları (Video kameralar, müzik enstrümanları vb.) *Aydınlatma ekipmanları (Floresan, tasarruflu ampuller vb.)
*Elektrikli ve elektronik aletler (Büyük ve sabit sanayi aletleri hariç olmak üzere matkaplar, testereler vb.)
*Oyuncaklar, eğlence ve spor aletl ri (Video oyunları, jetonlu makineler vb.).İzleme ve kontrol aletleri (Termostatlar, ısı ayarlayıcıları vb.)
*Otomatlar (Para, içecek otomatları vb.) *Bu kapsama girmeyen kategori ise tıbbi cihazlardır.

Belirtmeliyzi ki, her yıl ortalama %5-8 oranında artış gösteren e-atık miktarı, üretilen yıllık katı atığın yaklaşık %5-6´sını oluşturmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde bu artış hızının ileri teknoloji kullanımı nedeniyle daha da artması beklenmektedir.
Öte yandan E-atık miktarı Gelişmişlik Endeksi ve Satın alma Gücü ile doğru orantlıdır. Özellikle PC´ler ve iletişim cihazları e-atık konusunda önde gelen cihazlar olacaktır. Moda, yeni fonksiyon talepleri ve teknolojinin ve bilişim yazılımlarının ilerlemesi kişileri bu alanlarda yeni araç kullanımına itmektedir.

Çok kısa olarak dile getirmeye çalıştığımız bu verileri alt alta koyduğumuzda, yanyana getirdiğimizde her türlü atıklar ve çöpler artık gündelik yaşamımızın neredeyse ayrılmaz biri parçası olmuşlardır. Demek oluyor ki, bunlarya yaşamayı öğrenmemiz, atıkların tehlikelerini etkisizleştirmemiz, ya da en aza indirgememiz, ayrıca bu atıkların tekrar kullanımı mümkün olanları kullanılır duruma getirmemiz, geri dönüşümü olanları ise geri dönüştürmemiz gerekiyor.

(Kaynak: Yaşar Üniversitesi Uluslararası Lojistik Yönetimi Yüksek Lisans öğrencisi Galip Sunay´ın tez çalışması.)