Eleştiri nedir? Yorum nedir? Eleştiri ve yorum nasıl yapılır, niçin yapılır?

Doğruluğu, adaleti, dürüstlüğü, hakkı ve gerçeği savunmayı kendisine şiar edinmiş her insanın yukarıdaki sorulara içtenlikle, dürüstçe, insanlara ve kendisine saygı duyarak, Tanrı´dan sakınarak cevap vermesi gerekir, diye düşünüyorum.

Bir konuda eleştiri yapmak isteyen bir insanın evvelemirde bilmesi ve dikkat emesi icap eden asgari ölçütler şunlar olmalı:

1. Kişiler değil, fikirler, görüşler ve inançlar eleştirilir.

2. Eleştiri daima hakkı, doğruyu ve gerçeği savunmak amacıyla yapılır.

3. Eleştiri duygularımıza, aidiyetimize, mezhep ve meşrebimize, aşiret ve cemaatimize göre yapılmaz. Futbol takımı taraftarının fanatikliği ya da siyasal parti, örgüt militanı yaklaşımı ve mantığı ile eleştiri kültürü bağdaşmadığı gibi gönlümüzde yatan aslana, yani hizbe, akıma, cemaate, tarikata bakarak ve sadece bunların inançlarını, yargılarını, ölçütlerini ve kabullerini kıstas alarak; eleştirilen kişinin ne dediğine bakmaksızın "bizden mi, bizden değil mi? Bizdense, ne diyorsa doğrudur, bizden değilse, ne söylüyorsa yanlıştır" önyargısı ve bağnazlığından kurtulamadan da eleştiri yapılmaz.

4. Eleştirici onun bunun değil sadece Allah´ın adamı olmalı. Allah´tan yana tavır almalı. Her zaman ve her durumda Allah´ın safında olmalı; "En sağlam kulp olan Allah´ın ipine yapışmalı" (Ali İmran/103).

5. Eleştirici, yargıladığı sanıklar veya davanın tarafları kim olursa olsun mesleğinin künhüne vakıf, her zaman ve her halükarda adil karar vermeyi kendine ilke edinmiş, Allah´tan sakınan namuslu yargıç gibi olmalıdır.

6. Eleştirici bilmeli ki: Her zaman ve her durumda yüce Yaratıcı bizleri görüyor, söylediklerimizi duyuyor ve yaptıklarımızı, hatta ve hatta içimizden geçirdiğimiz düşünceleri, taşıdığımız niyetleri bizden daha iyi biliyor. Zira Allah, bize şahdamarımızdan yakındır. "İnsanı Biz yarattık. Onun için, nefsinin kendisine neler fısıldadığını, neler telkin ettiğini de Biz pek iyi biliriz. Çünkü Biz ona şahdamarından daha yakınız." (Kaf/16). Şu halde eleştirmen bir yorum yaparken ve eleştiri yazarken şunu unutmamalı: "İnsanları kandırabilirim. Olduğum gibi görünmemeyi becerebilirim. Sureti haktan görünebilirim. Hatta kendimi de kandırabilirim. Egomu tatmin edebilirim. Ama Allah´ı asla ve kat´a kandıramam!"

7. Eleştiri yapmak isteyen herkes eleştirdiği konuyu iyi bilmeli. "De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akl-ı selim sahipleri, sağ duyulu olanlar düşünüp ibret alır." (Zümer/9). Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalp gibi azaların hepsi de sorguya çekilecektir." (İsra/36) " "Ey Nuh!" buyurdu Allah, "O senin ailenden değil. Çünkü o, dürüst iş yapan, temiz bir insan değildi. O halde, hakkında kesin bilgin olmayan bir şeyi Benden isteme. Cahilce bir davranışta bulunmayasın diye sana öğüt veriyorum. "Ya Rabbi, dedi, hakkında kesin bilgim olmayan şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana merhamet etmezsen, her şeyi kaybedenlerden olurum." (Hud/46-47) Yukarıdaki uyarılara ve ölçütlere riayet etmeli ve Rabbimizin bu açık buyruklarına saygılı olmalı.

8. Bilinmeli ve kabul edilmeli ki: Ancak özgür ruhlu olan ve bağımsız düşünen insanlar, yapıcı, yararlı, sağlıklı ve bilimsel eleştiri yapabilirler.

9. Şahsiyetler, kişiler değil, fikirler, inançlar ve davranışlar eleştirilmelidir. Eleştirdiğimiz kişiye olan fikirsel yakınlığımız ya da düşmanlığımız doğruyu ve gerçeği söylemekten bizi alıkoymamalıdır. "Ey inananlar, Allah için adaletle şahitlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adaletten saptırmasın. Âdil davranın, takvaya yakışan budur. Allah´tan sakının! Kuşkusuz Allah yaptıklarınızı haber almaktadır." (Maide/8) Dikkat edilirse, Allah Kuran´da biz insanların ders almamız için onlarca toplumdan çeşitli kıssalar, kanıtlar ve olaylar nakleder ama, Ebu Leheb, Samiri gibi birkaç müşrik dışında issim vermez. Anti parantez belirtelim ki; Firavun, Nemrut ve Kisra sözcükleri bile bir isimden ziyade halkına zulmeden, adaletsiz, zorba, kibirli, gururlu ve müşrik yöneticileri ifade eder. Günümüzde Firavun, Nemrut ve Kisra adlı kişiler yaşamıyorlar. Ama onların şahıslarında temsil edilen zalim, baskıcı, adaletsiz ve zorba yönetimler cirit atıyor
.......
Olamaz da. Hatta çoğunu tanımıyorum bile. Bir kısmını ismen, bir kısmını da şahsen tanıyorum. Şayet ben eleştiri yaparken yazarı tanıyıp tanımadığıma göre, yahut fikir ve yazı sahibinin meşrep ve aidiyetine göre hareket edecek olursam ve böyle bir peşin hükümle eleştiri yaparsam;: bilinmeli ki, benim yaptığım şey Hak için ve hakkın yanında söz söylemek değil; yağcılık, yalakalık, yaranmışlık yapmak, hizip taassubuyla hareket etmek ya da sövgü olur. O zaman bu yapılan eleştiri değil başka bir şey olur. Bu ilke hepimiz için geçerlidir sanırım.
...
Saygıdeğer, kıymetli ve sevgili okurlarımın, milletimin ve tüm Müslümanların bayramını kutlarım. Dünyanın geri kalmış ve hassaten Müslüman toplumların boğuştukları acıları, kaosları, savaşları, katliamları, açlığı ve sefaleti görerek, "Allah" diyerek birbirini kıran hiziplerin varlığını kabul ederek Müslüman´ım diyen insanların ve toplumların kendi gerçekleriyle, rivayet ve hurafe din anlayışıyla adam gibi yüzleşmelerinin vakti hala gelmedi mi acaba?

ÖZSÖZ:
1. "Muhammed, sadece resuldür, elçidir. Nitekim ondan önce de nice resuller gelip geçmiştir. Şayet o ölür veya öldürülürse, Siz hemen gerisin geriye dinden mi döneceksiniz? Kim geri döner, dinden çıkarsa, bilsin ki Allah´a asla zarar veremez. Ama Allah hidayetin kadrini bilip şükredenleri bol bol mükâfatlandıracaktır." (Ali İmran/144)

2. "Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." (Nisa/135)

3. "Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tam kemalindedir. O´nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O hakkıyla işitir ve bilir." (Enam/115)

4. "Bu kitap, Allah´ın rahmeti ile müjdelemek, cezasını haber vererek uyarmak için gönderildi. Buna rağmen insanların çoğu ondan yüz çevirdiler. Onlar artık dinlemezler." (Fussilet/4)

5. "De ki: Bana vahyolunduğuna göre bir cin cemaati Kuran´ı dinledikten sonra şöyle dediler: “Biz gerçekten, doğru yolu gösteren harikulade bir Kuran dinledik. Bundan böyle Rabbimize asla bir şerik tanımayacağız. Rabbimizin şanı çok yücedir, O ne eş, ne de çocuk edinmiştir. Meğer içimizden birtakım cahiller, Allah hakkında gerçek olmayan sözler söylüyormuş! Biz de saf saf, insanları ve cinleri, Allah hakkında yalan söylemez sanmışız! Meğer bir kısım insanlar cinlerden bazılarına sığınıp, böylece onları daha da azgın hale getirmişler! Onlar da, sizin zannettiğiniz gibi, Allah´ın ölen hiçbir kimseyi diriltmeyeceğini zannetmişler." (Cin/1-7)

6. Bilgi güçtür. (Francis Bacon)