İzmir’de yaşanan büyük yıkımın ardından gözler birinci derece deprem bölgesi ve 2 fay hattının geçtiği İnegöl’e çevrildi. İnegöl’de yaşayan Yüksek Mimar Mühendisi Dursun Öztürkoğlu, İnegöl’de olasın bir depremde yaşanacak büyük yıkımı gözler önüne serdi. Öztürkoğlu, olası büyük bir depremde İnegöl’deki 18 bin 265 adet yapının yıkılıp hasar göreceğini belirterek, olası bir depremde 219 bin kişinin zarar görebileceğini gözler önüne serdi.

ÜLKENİN YÜZDE 66’SI TEHLİKEDE

En son yaşanan İzmir depreminden sonra ülke olarak deprem denilen bu doğal afetin gerçekleri ile bir kez daha yüzleştiklerini aktaran Yüksek Mimar Mühendisi Dursun Öztürkoğlu, “Artık hepimiz bilmeliyiz ki bu coğrafyada bu realite belirli süreçler içerisinde yeniden tekrarlanacaktır. Zira ülkemiz coğrafyasının sahip olduğu Jeolojik, Sismik ve Jeomorfolojik yapısı itibariyle bu bizim ve ülkemizin bir realitesidir Ülkemiz Topraklarının yüzde 66’sı birinci derece Deprem Bölgesindedir” dedi.

İNEGÖL YÜKSEK DERECE RİSKLİ

Yaşamakta olduğumuz İnegöl’ün de birinci derece deprem bölgesi olduğunun altını çizen Öztürkoğlu, “Bu bölge deprem açısından yüksek derecede risklidir. Böylesine önemli bir realite, sadece olası bir deprem sonrası kamuoyu gündemine gelerek artısı ve eksisi ile tartışılıyor. Bu tartışmaların toplum nezdinde ne kadar karşılık bulduğu da ayrı bir muamma konusudur. Sadece sonuçların tartışıldığı ve sebeplerin hiç gündem olmadığı tartışma ve bilgilendirmeler adeta depremin bu ülkenin değişmez kaderi olduğu gibi, bizimde bu kadere boyun eğmemiz gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu bir anlamda doğrudur, nedeni ise ülkemizin bu konuda geneli kapsayan bir yol haritasının olmamayışıdır. Kuşkusuz bu konuda kamuda bazı çalışmalar yapılmaktadır, ama bu çalışmalar depremin yarattığı ve yaratacağı riskleri minimize etmeye yönelik olmaktan çok, olası bir deprem sonrası arama ve kurtarma faaliyetlerine yöneliktir. Burada esas itibariyle bu konuda yapılması gereken , olası bir depremde can ve mal kaybına yol açmayacak, deprem riskini azaltan ,depreme dirençli ve güvenli yapısal çevrenin ilkelerini belirlemek hukuksal ve yönetimsel olarak ülke genelini kapsayan bir anlayışı devreye sokmaktır. Bu yapılmadığı sürece ülke olarak doğal afet olarak tanımladığımız. Depremin sonuçlarına boyun eğmek mecburiyetindeyiz. Ülke coğrafyasının yüzde 66’sını kapsayan bu bölge çok yüksek risk altında olmasının yanı sıra bu bölge nüfus yoğunluğu ve üretmiş olduğu katma değer ile de ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlamaktadır. Dolayısı ile bu bölgede ve ülkemiz genelinde kamu iradesi ve yönetilenlere sorunların çözümünde önemli görevler düşmektedir. Ülke genelinde toplanan deprem vergilerinin kamu iradesince ayrı bir fonda toplanması ve sadece doğal afetlerde harcanması gerekirken, hazine gelirlerine gelir iradı olarak kaydedilerek, genel bütçeye dahil edilerek harcanması son derece düşündürücüdür” diye konuştu.

EN ÇOK BİZDE DEPREMLER OLUYOR

Öztürkoğlu, “Burada şunu da ifade etmem gerekir ki, kaçak yapıların sayıca ruhsatlı yapılardan daha fazla olduğu bir ülkede yaşamaktayız. 2020 yılı içinde dünyada 6 şiddetin üzerinde 105 deprem meydana geldi bu depremlerde ölenlerin rakamsal adedi 197 olmasına rağmen bu rakamın 153 sadece ülkemizdendir. Bu sayı dünya genelinde nerede olduğumuzun aynı zamanda bir göstergesidir. Bu anlamda şu hatırlatmayı yapmak durumundayım, kamu iradesini taşıyanlar kendi ikballeri için ülkemiz ikbali için yetkilendirilmişlerdir“ ifadelerini kullandı.

18 BİN KONUT TEHLİKEDE

İnegöl’ü değerlendiren Öztürkoğlu, “Olası bir depremde İnegöl’de durum ne olur? Yaşadığımız ilçenin nüfusu 2020 itibariyle 273 bin 933’dür. İnegöl’de her 4 kişinin bir konutta (dairede) yaşadığı varsayımından yola çıkarsak 68 bin 498 adet dairenin olduğu ortaya çıkar. İnegöl genelin de yapılaşmanın 3 katlı olduğunu düşünürsek 22 bin 832 adet 3 kattan teşekkül yapı stoku gerçeğine ulaşmış oluruz. Bu Yapıların yüzde 80’inin 1999 depreminden önce yapıldığını kabul ederek buradan 18 bin 265 adet yapının olası bir depremde yıkılacağı veya hasar göreceğini söylemek mümkün. Peki olacak bir depremde, depremden zarar görecek insan sayısı ise 219 bin 180 kişi, bu insanların akıbeti olası depremin şiddeti, süresi ve ilçemize uzaklığı ile yaşadıkları yapının taşıdığı riske bağlıdır. Başka bir bilimsel veri ise; 3 katlı bir yapının toplam ağırlığı 900 ton dur. Buda 300 kamyon enkaz demektir. Öngörülen yıkılacak yapı sayısını 18 bin 265 adet var sayımından, 16 milyon 438 bin 500 ton enkaz la olası bir depremde arama ve kurtarma mücadelesi vermemiz gerekliliği mecburiyeti hasıl olur. Bu depremsel varsayım sadece konutlarla ilgili olup, diğer yapılar bu kapsama dahil edilmemiştir. Bu yapmış olduğum varsayım sadece sizlerin depremin bizim hayatımızda nedenli önemli olması gerekliliğine yönelik olup bu konuda depreme duyarlılığınızın artırılmasını amaçlamaktadır. Bir deprem için olası sonucu bekleme, vakit varken süreci sonuca dahil et ve hayatta kal. Bir yapının olası bir depremde hasar görmesi veya yıkılması, yapı için bir nasip işi değil bir hesap işidir, çünkü yapıda önemli olan insanın gördükleri değil, görmedikleridir” dedi.

Editör: TE Bilişim