Dünya vicdansızların, zalimlerin dünyası olmuş diyorlar. Ne vicdansızım, nede zalim ama herhangi bir gencin kılına zarar vereni gözümü bile kırpmadan, hiç acımadan vurabilirim.. Ben şiddet yanlısı biri veya seri katil de değilim. Ben genç kardeşleri olan bir ablayım ve en önemlisi İnsanım.. Bu nedenle haksızlığa uğramış, ezilip, kakılmış, güçsüz taraflarından faydalanılarak, orantısız güç kullanılmış genç gördükçe içim acır, içim acıdıkça da hiddetlenirim.. Haklısınız ateş olsam cürmüm kadar yer yakarım, ne de olsa ben garip bir vatandaşım.. Hiddetimin şiddeti ne kadar büyük olursa, olsun bu aylarca Ankara Sincan Cezaevinde gardiyanlar tarafından işkence gören Mahkum olan 12 gencimize yardım etmeme yetmez... Eminim bir çoğunuz anlatacağım konuya vakıf-sınızdır. Buna rağmen ben yine de konuyu açarak anlatmak istiyorum. Günlerdir devlet cephesinde yaşanan hareketlilik, Millet olarak bizlerinde epeyce başını döndür-dü. Önce Devlet ve Cemaat atışması gündeme oturdu. Cemaat lideri F.Gülen’den gelen mektupla karşılıklı tripler atıldı. Hepimizin kafası karışık yapılan bu çocukluğu anlamaya çalışırken, Türkiye işadamı ve bakan oğullarına uzanan yolsuzluk operasyonuyla sarsıldı. Peki, ülkede tüm bunlar yaşanırken, Sincan cezaevinde neler oluyordu? Yaşları 16 ila 17 olan 12 genç.. Aralarında baş gardiyanlarında bulunduğu elli ye yakın gardiyanın insanlık dışı işkencelerine ma-ruz kalıyolardı. Bir buçuk yıl içerisinde beş kez sürgün, edilme-nin dışında darp ve yaralama, kol kırma, ters kelepçe, tek kişilik hücrelere konulma, kıyafet, kitap, gazete vermeme, sayımda saldırı, zorla saygı duruşu yaptırma, çıplak arama, Avukat görüşü sonra-sı toplu dayak... Üzüldünüz değil mi? Hadi oradan siz onu benim külahıma anlatın, Eminim bir çoğunuzun umurunda bile olmadı. Neden veya nasıl bir psikoloji ile suç işledikleri hakkında en ufak bir fikriniz dahi yok, dahası düşü-necek zamanınız bile yok.. Size göre onlar sıradan birer mahkum ve kötü muamele görmeye mahkumlar. Haklısınız. Onlar ülkeyi soyup, soğana çeviren iş adamları, Bakan çocukları değiller. Bu Amerikanın oyunudur diyen yalaka takımından destekçileride yok. Aslında bu çocukların yaşamaya bile hakkı yok değil mi? Benim gibi ciğeri yananların dışında, sözlerimi üzerine alarak alınan insanlar, inanın hiç biriniz umurumda değilsiniz. Umursadığım tek şey, itilip, kakılan, hakları çalınarak suça teşvik edilen çocuk-larımız ve gençlerimiz. Rabbimin merhameti herkese yeter. Bu yüzden işkence gören gençlerimiz için merhamet dilenecek değilim ama yaşanan densizliklere, haksızlıklara, yolsuzluklara alkış tutan ellerinizi şimdide onca işkenceye rağmen ayakta kalmayı başara bi-len gençlerimiz için de istiyorum. Alkış tutan elleriniz dert görmesin...