Her sabah olduğu gibi bir kaç gün evvel sabah uyanır, uyanmaz ilk işim odamın penceresini açarak içeriyi havalandırmak olmuştu. Tam camın önünden ayrılıyordum ki, soğuktan yanakları al al olmuş küçük bir çocuk dikkatimi çekti. Aysel teyzenin oğlu Ercan değilmi? bu. Konfeksiyon atölyesine gelen malları neden o taşıyor? “Ercan ne yapıyorsun? orada oğlum.” “Çalışıyorum Filiz abla.” “Okul?.” “Sömestır tatilindeyiz, on beş gün burada çalışacağım”. “Tamam canım kolay gelsin...” Camdan uzakaşarak, yatağımın ucuna oturdum Ercan’ı bu defada uzaktan izlemeye devam ettim. Ya Rabbim senin ilahi adaletine canım kurban ama lütfen izin ver dünyada ki insanların adaletine tüküreyim. Hadi işin ucu yine bir yere gelmeden beni sustursa-nıza? Buna da bir kılıf uydurarak Ercan’ın kaderi böyleymiş, rızkı bu kadar deyin, hadi bunu da dine bağla- sanıza!... Yok efendim yok. Vallahi yatacak yeriniz yok. Yalakalığınız yüzünden toprak bile kabul etmeyecek ölmüş bedeninizi. 11 yaşındaki bir çocuk sömestır tatilini sıcacık evin-de dinlenerek geçirmek yerine, bir konfeksiyon atelyesinde hobi amaçlı boyundan büyük çuvallarla halter çalışıyor diye mi düşündünüz.. Bu ne? rahatlık!.. Ne oldu size, üzerinize ölü toprağımı serildi. Bu ülkenin bir evladından söz ediyorum. Ercan yarı yıl tatilinde çalışıyor, çünkü evde üşüyen kardeşlerine bir kaç torba kömür alabilmek için çalışmak zorunda... Devletin yoksul halk için dağıttığı kömür yardımından yararlanamadı. Çünkü onun babası asgari ücretle çalışan sigortalı bir işçi. Buda demek oluyor ki Devlet nezdinde açlıktan ölsen dahi sigortalı isen zengin sınıfındasındır. Peki Ercan’ın normal şartlarda bile alamadığı devletin yoksullara sağlamış olduğu kömür vb yardım hakkını kimler çaldı? Bilmiyormusunuz değilmi? Bilmemeniz beni hiç şaşırtmadı. Cevabı ben vereyim o halde. Sigortası olmayan ama birden fazla evi olan aç göz-lü ev sahibiniz, görevinde hakkaniyeti ve eşitliği denge-leyemeyen bazı mahalle muhtaları ve Belediye çalışan- larının hemşehrileri, Akrabaları, Dostları... Kısacası üşüyen gerçek hak sahibi çocuklar değil-de, ülkenin hak çalan hırsızlarına ulaştı yardımlar. Konuyu tek bir cümleyle özetlemem gerekirse; işin özü şudur. Devletin yoksul halka yardım cakası ülkede ki bir takım hak hırsızları tarafından bozuldu. Yazımın sonuna yaklaştıkça insanoğlunun adaleti değilde, yoksulların hakkında gözü olan hırsızların yüzüne tükürmek daha mantıklı olur kanaatine vardım...