Barrack, NTV’ye verdiği röportajda Suriye’deki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Özellikle 8 Aralık’ta düzenlenen operasyonun ardından Beşar Esad rejiminin devrilmesiyle başlayan geçiş süreci, terörle mücadele ve ülkenin yeniden inşası konularında Türkiye’nin rolünün altını çizdi.

Türkiye’nin hem Rusya hem de Ukrayna ile sahip olduğu geleneksel ilişkilerin, bölgede barışçıl bir iletişim ortamı için büyük bir avantaj sunduğunu belirten Barrack, bu durumun diplomatik çözüm arayışlarına önemli bir katkı sağladığını ifade etti. Eğer görüşmeler olumlu yönde ilerlerse, ilerleyen dönemde liderler düzeyinde bir zirve gerçekleştirilebileceğinin sinyallerini verdi.

Alınan kararların yalnızca etkili değil, aynı zamanda güvenliği sağlayan nitelikte olması gerektiğini vurgulayan Barrack, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki sıcak ve yakın iş birliğinin bu sürece olumlu yansıyacağını düşündüğünü söyledi. Diplomasi kariyerine dair kişisel bir bakış da sunan Barrack, “Benim hayat hikayem, aslında Amerika’ya göç etmiş insanların hikayesinin bir yansıması. Hayattaki tüm başarılarımın temelinde Amerikan özgürlüğü var; yani sıfırdan başlayıp bir yere gelme imkânı. Bu özgürlük, Osmanlı kökenlerimle birleşince içgüdüsel bir denge sağlıyor” diyerek, kişisel köklerine de değindi.

Mütevazı bir geçmişten geldiğini anlatan Barrack, ailesinin bir kargo gemisinin ambarında başlayan hikâyesinden bugün Türkiye’de önemli bir diplomatik göreve gelmiş olmanın kendisi için büyük bir anlam taşıdığını dile getirdi. Bu görevi kabul ettiğinde birçok kişinin bunu yalnızca saç ekimi için Türkiye’ye gelmiş gibi algıladığını esprili bir dille anlatan Barrack, Başkan Trump’ın diplomasiye bakışının geleneksel yaklaşımlardan oldukça farklı olduğunu, Türkiye'nin sadece bir NATO üyesi olarak değil, aynı zamanda bölgesel denklemin kilit aktörü olarak görüldüğünü belirtti.

Suriye ile ilgili politik değerlendirmelerinde, ABD'nin Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) hâlâ bir müttefik olarak gördüğünü söyleyen Barrack, bu desteğin gelecekte oluşturulacak yeni Suriye ordusuna entegrasyon süreciyle bütünleşmesi gerektiğini ifade etti. Suriye’de izlenecek yeni politikanın, önceki yüzyılın uygulamalarından farklı olacağını da sözlerine ekleyen Barrack, “Çünkü o politikalar artık işe yaramıyor” dedi.

Trump ve Erdoğan’ın, Suriye’de oluşmakta olan yeni yönetime bir şans tanımalarının beklenmedik ve güçlü bir adım olduğunu belirten Barrack, ABD'nin bölgede sahip olduğu askeri üslerin sayısında önemli bir azalma olacağını, sekiz üsten yalnızca birinin aktif kalmasının planlandığını da sözlerine ekledi.

Görev yaptığı ülke ile tarihsel bağları olduğuna değinen Barrack, Osmanlı kökenli bir aileden geldiğini hatırlatarak, Türkiye’de büyükelçilik görevinde bulunmanın kendisi için yalnızca profesyonel değil, aynı zamanda kişisel bir gurur kaynağı olduğunu dile getirdi. Amerikan özgürlüğüyle Osmanlı mirasının sentezinden doğan bir “kültürel sezgiye” sahip olduğunu belirten Barrack, ulaştığı tüm başarıların bu sentezin ürünü olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: Türkiye Gazetesi