TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Terörsüz Türkiye' sürecinde PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın bulunduğu İmralı Adası'na ziyaret aşaması hakkında önemli açıklamalarda bulundu. MHP lideri, İmralı’ya gitmeyi reddeden CHP ile Yeni Yol grubunu sert bir dille eleştirdi ve bu tavrın sürece zarar verdiğini ifade etti.
Türkiye'nin tarihi bir eşikte olduğunun altını çizen Bahçeli, "Ondan bundan medet umarak terörsüz Türkiye hedefini takip etmiş olsaydık, onun bunun ağzının içine bakarak izin ve icazet arasaydık, böylesi ağır bir sorunu bırakın konuşmayı, yerimizden bile kıpırdayacak kudreti bulamazdık" dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Tarih boyunca Türk milletini yaşatmak uğruna hayatlarını feda eden kahraman ecdadımızı, aziz şehitlerimizi rahmet ve şükran duygularımla yâd ediyorum. Bir ülkü etrafında toplanmak için bizlere liderlik etmiş, yol göstermiş, ömrünü Türklük ve Türkiye ülküsüne adamış Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’e ve ebediyete intikal etmiş bütün dava arkadaşlarıma Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
"Türkiye tarihi bir eşiktedir"
Muhterem arkadaşlarım. Hangi cihet ve niyetten bakarsanız bakınız, Türkiye’mizin ve aziz milletimizin tarihi bir eşikte olduğunu hemen fark etmeniz mümkündür ve müessirdir. Hayat ve hadiselerin iç yüzüne nüfuz ettiğiniz takdirde görürsünüz ki hiçbir başarı, hiçbir gelişme, hiçbir fetih veya fecir vuslatı külfetsiz ve zahmetsiz nasip olmamıştır.
İnanç ve itikad aydınlığımız, kahırdan nice lütufların doğacağını; bu kutlu doğuşla birlikte hüzünle bezenmiş güz mevsiminin, huzurla bereketlenmiş gül bahçesiyle yer değiştireceğini müjdelemektedir.
24 Kasım Öğretmenler Günü ile ilgili düşüncelerimi huzurlarınızda ifade etmeyi zaruri addediyorum. Öğretmenlik, hamlığı olgunluğa ulaştıran ustalık, körpe dimağları doyuran ustalıktı. Öğretmenlik, cevheri özenle ve özgüvenle işleyen sanatkârlık; şahsiyeti kalem, kelâm ve kitap teknesinde yoğuran âlicenaplık; geçmişi özümseyip geleceğin sahnesini kuran sancaktarlıktır.
Öğretmen ataması için çağrı
Mutsuz, umutsuz ve huzursuz öğretmen; kaygılı ve aklı karışmış nesillerin maalesef hazırlayıcısı olacaktır. Yeni yüzyılda öğretmenlerimizin acil ihtiyaçlarını karşılayacak, onların yüzünü güldürecek, mağduriyet ve muhtaçlıklarını bertaraf edecek, öğrenen ile öğreten arasındaki bağı güçlendirecek kararlı adımların atılması gerekmektedir. Ümidim ve dileğim, atanamayan tek bir öğretmenimizin dahi kalmamasıdır.
"Türkiye içine kapanarak istikamet çizemez"
Değerli dava arkadaşlarım, Türkiye kendi içine kapanarak, kabuğuna sığınarak, küresel ve bölgesel gelişmeleri yedek kulübesinden izleyerek yeni yüzyıla istikamet çizemez. Hep bir adım önde olmak, dünyayı Türkçe okumak, Başkent Ankara merkezli politik dinamiklere sıkı sıkıya bağlanmak vazgeçilmez bir değer ve önemdedir.
Asıl mesele, değişen dünyaya edilgen bir şekilde ayak uydurmak değil; yeni bir dünya mimarisinin taşıyıcısı, fikir ve kuvvesiyle öne çıkmak, öncü rol oynamaktır. Bunu söylerken müessir referansım, muhteşem tarih müktesebatımızdır. Tarih şuurundan yoksul kişi ve toplumlar, kendilerine ancak bir vasıta, bir alet veya bir gölge, nasıl ortaya çıktıklarını bilmeyen bir parça sanacaklardır.
Bundan dolayı da kendi varlıklarının devamını, hatta mutluluklarını başka yerlerde, başka milletlerin coğrafyalarında arayacaklardır. Bizim böylesine ne bir arayışımız ne de bir düşüncemiz vardır.
İstiyorlar ki birbirimize küselim ve birbirimizden kopalım. Bekliyorlar ki evlatlarımızın bayrağa sarılı tabutlarını omuzlarda taşıyalım. Diyorlar ki analarımız ağlasın; nasıl olsa ağlayanlar onlardan değil. Diyorlar ki eşkıya dağlarımızdan geçsin, fidan gibi kınalı kuzularımız toprağın kara koynuna girsin.
Terörsüz Türkiye, Türk milletinin ve Türk devletinin tavizsiz kararıdır. Bu karar ve kararlılığı sekteye uğratmaya, sabote etmeye hiçbir hayasız hamâkat ve hamaset siyasetçisinin takati yetmeyecektir.
"Bunların alayı birden suikastçıdır"
Türkiye’nin terörden arınması ve arındırılması konusunda “Beni alakadar etmez” diyenlerin alayı birden suikastçıdır. Neymiş, bizi yargılayacaklarmış. Neymiş, bizden hesap soracaklarmış. Neymiş, anayasa ve kanunlara göre suç işliyormuşuz. Siz yargılasanız yargılasanız, çantacı pesbahiyelinizi ve cukka düşkünlüğünüzü yargılarsınız.
Bakınız, şu yaşımda mertçe ve dürüstçe haykırıyorum: Yeter ki Türkiye ve Türk milleti barış, huzur ve sükunet bulsun. Yeter ki terör hayatımızdan kalıcı olarak sökülüp atılsın. Bizim sonumuz da varsın dar ağacı olsun. İşte, bu korktuğu durum efendim.
Kurt izine karışmış çakal izinin sahte meydan okumalarına aldırış etseydik ya ülkümüzden ya da ülkemizden çoktan şüpheye düşerdik. Kurdun takip edeceği yine kurttur. Kimin kemik peşinde koşacağının cevabını verecek olanlar da bellidir.
"En ciddi muhataplarından birisi İmralı'dır"
Şüphe, istismar; güven asıldır. Bizim tarafımız, asil Türk milletinin yeridir. Terörsüz Türkiye'nin en ciddi muhataplarından birisi İmralı’dır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun geçtiğimiz Cuma günü İmralı’ya gitmek üzere nitelikli çoğunlukla aldığı karar doğrultusunda Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti ve DEM Parti’den birer milletvekilinin adaya gitmesi tarihî bir gelişmedir.
Bu vesileyle genel başkan yardımcımız ve İstanbul milletvekilimiz Sayın Feti Yıldız ile diğer milletvekillerimize yürekten teşekkür ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi ve komisyonda bulunan diğer partiler İmralı’ya gitmekten sarfınazar etmişler. Varsın etsinler, hiç sorun değil.
Ondan bundan medet umarak terörsüz Türkiye hedefini takip etmiş olsaydık, onun bunun ağzının içine bakarak izin ve icazet arasaydık, böylesi ağır bir sorunu bırakın konuşmayı, yerimizden bile kıpırdayacak kudreti bulamazdık.
"Korkaklar, yalnızca hayatı seyreder"
Korkaklar, yaşayanlar yalnızca hayatı seyreder. Biz seyirci değiliz. Hayatın yönünü değiştirme iradesini taşıyan, zamanın ve zeminin müşahidi Milliyetçi Ülkücü Hareketiz. Cesaret zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık felakete götürür. Yüreğimizle, gönlümüzle terörsüz Türkiye’nin yanındayız.
Tarihe, ecdada, şehitlere ve bayrağa sahip çıkmak; ortak geleceğe kucak açmak; millî değerler etrafında birleşmek; Türkiye’nin onurunu muhafaza etmek; millî birliği, millî kimliği ve millî devleti korumak; bin yıllık kardeşliği yaşamak ve yaşatmak amacıyla terörsüz Türkiye’nin sonuna kadar müdafiyiz.
Siyasî, ahlakî ve vicdanî hiçbir ölçü tanımayan; ilkesi, iradesi ve heyecanı olmayan; yalan, rüya ve istismardan başka sermayesi kalmayan; yolsuzluk, hırsızlık ve soygun çamuruna batmış; sorunlara başka başkentlerden bakan; başarısız, kötü niyetli, şaibeli bir muhalefet zihniyetinin ne yaptığına, ne söylediğine bakmıyoruz.
Kalemi kiralamış sözde yazarlara; üniversite zeminini kullanmaya çalışan fırsatçı mihraklara; sipariş ve sonuç çıkartan araştırma şirketlerine; güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarına; ecdadımıza gayret eden kadrolu sahte aydınlara; menfaat bağıyla göbeklerinden bağlanmış medya kanallarına; sözde sivil toplum işbirlikçilerine; ekranlarda, manşetlerde, sütunlarda, kürsülerde boy gösteren bu şer cephesinin ortak paydasında kim varsa, alayı birden… Teslim olursak, taviz verirsek diyorum ki kanımız kurusun.
Biz köklere, kökenlere bakmayız. Biz inançlara, mezheplere ayırmayız; bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız. Bayrağa saygı var mı? Ona bakarız. Millete hürmet var mı? Ona bakarız. Vatana sadakat var mı? Ona bakarız.
Bizim çağrımız, Yesevî’nin, Dede Korkut’un, Hacı Bektaş’ın tarihten gelen çağrısıdır. Bizim çağrımız, Kürşad’ın, Ulubatlı’nın, Sütçü İmam’ın, Kara Fatma’nın maziden ulaşan çağrısıdır. Bizim çağrımız, zedelenen, aşağılanan, hor görülen millî onurun çağrısıdır. Bizim çağrımız, terörsüz Türkiye’nin yeni yüzyılda hüküm veren, hükümran olacak Türk milletinin çağrısıdır.



