Metabolizma hızının, vücudun alınan kaloriyi enerjiye çevirme ve yakma kapasitesini temsil ettiğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolik Hastalıklar Uzmanı Doç. Dr. Köksal, “Metabolizma hızını etkileyen faktörlerin başında genetik yapı gelir. Genetik yapı, tüketilen kalorilerin ne kadarının yakılacağını ve fazla kalorinin yağ olarak hangi bölgelerde birikeceğini belirler. Bunun yanı sıra, yaş da metabolizma hızını etkileyen önemli unsurlardan biridir. 20-40 yaş arası dönemde metabolizma hızı en yüksek seviyedeyken, yaş ilerledikçe bu hız olumsuz etkilenir. Özellikle 50 yaş sonrası her 10 yılda bir metabolizma hızının yaklaşık yüzde 2 oranında yavaşladığı bilinmektedir. Bu durum, yaşlanma sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, kas dokusunun kaybı ve yağ dokusunun artışıyla ilişkilidir. Öte yandan, gebelik dönemi metabolizma hızının arttığı özel bir dönemdir” şeklinde konuştu.
Vücutta yağ dokusu arttıkça bazal metabolizma hızının düştüğünü, kas dokusu arttığında ise bazal metabolizma hızının yükseldiğini ifade eden Köksal, "Genellikle kadınlarda yağ dokusu erkeklere göre daha fazla, kas dokusu daha az olduğu için kadınların bazal metabolizma hızı erkeklere göre daha düşüktür. Başta tiroid hormonları olmak üzere adrenalin, noradrenalin ve büyüme hormonu gibi bazı hormonların metabolizmamız üzerinde önemli etkileri vardır. Tiroid bezinin az çalışması (hipotiroidi) durumunda metabolizmamız yavaşlar, fazla çalışması (hipertiroidi) durumunda ise metabolizma hızlanır. Uzun süre açlık ve yarı açlık durumlarında da bazal metabolizma hızında düşme gözlenir. Buna sebep olan faktör, vücudumuzun enerji azlığına adapte olma amacıyla dolaşımdaki başta tiroid hormonlarında olmak üzere hormon düzeylerinde değişikliklere yol açmasıdır. Uzun süre az besin alanlarda bazal metabolizma hızının yaklaşık yüzde 20 civarında azaldığı gözlenmiştir. Düzenli egzersiz yapılması yağ yakımını arttırıp kilo kontrolünü sağlar. Bununla birlikte kas kütlesinin arttırılmasında da faydalıdır. Egzersiz dışında günlük fiziksel aktivitenin arttırılması da ek katkı sağlamaktadır. Öğün atlanmasının metabolizmamız üzerine olan olumsuz etkileri sebebiyle öğün atlanmaması ve ara öğün alınması önemlidir. Bununla birlikte çok düşük kalorili şok diyetlerden kaçınılmalı, sağlıklı ve dengeli beslenilmelidir" diye konuştu.