Şahin yazılı yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

Bugün Türkiye'de her şey güllük gülistanlıkmış gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Ancak hafızamız taze: Aynı iktidar, yıllar önce Avrupa Birliği sürecinde ‘demokratikleşme’ adı altında Kürt çalıştayları, Alevi açılımı, Roman açılımı gibi gösterişli ama içi boş hamlelerle gündemi oyalamıştı. O dönem atılan adımların hiçbirinde kalıcı bir demokratikleşme sağlanmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına dahi uymayan, zorunlu din dersinden tutun bireysel özgürlüklere kadar birçok alanda hak ihlallerini sürdüren bir iktidarla karşı karşıyayız.

14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise AKP ve MHP, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı adeta bir iftira seferberliği başlattı. “Terörle iş birliği yapıyorlar” söylemiyle Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve adayımıza sistematik bir karalama kampanyası yürüttüler. O dönemde montaj videoları dahi meşrulaştırıldı, yalan alkışlandı. İktidar, kamu gücünü ve medyayı kullanarak halkın vicdanını manipüle etti.

İstanbul seçimlerine gelince; HDP resmi olarak aday çıkardı ama tabanı büyük ölçüde Ekrem İmamoğlu'na yöneldi. Çünkü halkın adalet, eşitlik ve demokrasi taleplerine kulak veren tek aday İmamoğlu’ydu. Buna rağmen o süreçte de CHP’ye “terörle yan yana” denilerek akıl dışı ithamlar yapıldı.

Bugün geldiğimiz noktada aynı iktidar, yıllardır elini sıkmadığını söylediği kesimlerle barış mesajları veriyor. Sormazlar mı: 20 yıldır neden çözmediniz? Son birkaç yılda binlerce askerimiz, gencimiz şehit oldu. Bu acılar yüreğinizi hiç mi sızlatmadı? Madem bu sorunu çözebilecek gücünüz vardı, neden şimdi? Asıl sorulması gereken ise şu: Bu girişimleri ABD ile ortak mı planladınız? Dışarıya başka, halka başka mı konuşuyorsunuz?

Daha da önemlisi, dün "terörist" dediğiniz yapılarla görüşürken; aynı anda bu ülkenin ana muhalefet partisini, sayısız muhalefet liderini içeride tutmaya çalışmak, onları şeytanlaştırmak… Bu çelişki barışa olan inancımızı değil, sizin samimiyetinizi sorgulatıyor. Bu halk aptal değil. Gerçekleri görüyor, notunu veriyor.

Barış, samimiyetle yapılır. Milletin gözünü boyamak, koltuğu korumak uğruna yapılan her hamle, hem millete hem de bu ülkeye ihanettir. Biz barıştan yanayız; ama bu barış, gerçek olmalı, adaletli olmalı, toplumsal vicdanı tatmin etmelidir. Barış, kandırmak için değil; yaraları sarmak, geleceği birlikte kurmak için olmalıdır.

Bugün AKP ve MHP, geçmişte ettikleri sözlerin, kurdukları iftiraların, yürüttükleri kara propagandanın hesabını vermelidir. Kemal Kılıçdaroğlu’na, CHP’ye ve bu ülkenin onurlu yurttaşlarına büyük bir özür borçları vardır. O gün bizleri “terörle yan yana” diye yaftalayanlar, bugün kiminle neyi konuştuğunu halka açıklamak zorundadır.

Kaynak: Bülten