İbn Miskeveyh çocuklarımız eğitirken karşılaşacağımız pratik konularla ilgili olarak da önerilerde bulunmaktadır. Filozof, çocuğun kendisinde görülecek en küçük kötülük dolayısıyla kınanmakla korkutulmaması gerektiğini belirtir. Bu çocukta sürekli bir suçluluk duygusu yaratacağından saf tarafının zedelenmesine sebep olacaktır. Bir başka husus da çocuk, yiyecek, içecek ve pahalı şeylere karşı düşkünlük gösterdiğinde uyarılmalıdır. Nefsi arzularına uymamasının özellikle yiyeceklere ve zevklere düşkün olmamasının güzelliği ona gösterilmelidir. Çocuk, yiyecek konusunda başkasını tercih edebilmeli, orta yolu benimsemelidir. İbn Miskeveyh, çocuğu eğitirken unutulmaması gereken bir ilkenin de çocuğun ilk gelişim dönemlerinde zaman zaman ilkel davranışlar sergileyebileceği hususu olduğunu belirtir. Çocuk yalan söyleyebilir, duymadığı ve görmediği şeyleri anlatabilir, kıskançlık edebilir, hırsızlığa kalkışabilir, uydurma şeyler söyleyebilir, gevezelik edebilir, kendisine ve çevresine zarar verebilir. Tüm bu olumsuz tutum ve davranışlardan dolayı sürekli kınayarak ve herhangi bir çözüm önerisi sunmayarak karakterine bu davranışların yerleşmesine vesile olunmamalıdır. Filozof, bu davranış biçimlerinin sürekli eğitim, çocuğun yaşının ilerlemesi ve deneyler vasıtasıyla değiştirilebileceğini belirtir. Bu konular gündeme geldiğinde ölçülü ve dikkatli bir şekilde bu konularda gerekli uyarılar yapılmalıdır. Çocukla zaman geçirilmeli güzel tarih bilgileri, masallar ve çeşitli şiirlerle onun ruhuna incelik kazandırılmalıdır. Bu onun güzel davranışları ve ahlaki tutumları ezberlemesine, diğer insanlara anlatmasına ve bu hususların zihnine yerleşmesine vesile olacaktır. Aynı şekilde bayağı şiir ve hikâyeler dolaylı olarak tenkit edilmelidir. Filozof tarafından yapılan öneriyi günümüze taşıyacak olursak, günümüzde çocuklarımız bir takım çizgi filmler izliyor, kitaplar okuyor. Ancak bu materyallerin içeriğine baktığımızda çocuklarımızın düşünce sistematiğini bozan, temel değerleri alt üst eden öğelerin de içeriklerinde yer alabildiğini görüyoruz. Bu durumda aileler büyük bir ikilem içerisinde kalmaktadırlar. Çocuğa bunları tümden yasakladığımız zaman çocuğu geçici bir süre korumuş oluruz, ancak ondan alakasını bütünüyle keşmiş olmayız. Bu kimi durumlarda arkadaş çevresinde de zor durumda kalmasına sebebiyet verebilir. Bu nedenle aileler özellikle çocuklarının izledikleri ve okudukları şeylerden haberdar olmalıdırlar. Bunları mümkünse beraber takip etmeliler, eğer içeriğinin gerçekten çocuğa zarar vereceği kanaati hâsıl olursa, bu durumda engellenmelidir. Eğer beraber izlenirken filozofun dediği gibi bayağı tutum ve davranışların tenkit edilmesi ve yerilmesi yeterli oluyorsa müsaade edilmeli ve bu durumların doğru tutum ve davranış olmadığı çocuğa telkin edilmelidir. Bu hem çocuğun özgüveninin kırılmasına engel olacak hem de bizlerin çocuklarımızla beraber vakit geçirmemize vesile olacaktır. Çocuğun olumsuz davranışlarının sürekli olarak tenkit edilmesinin olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtmiştik. Çocuğun güzel davranışlarıyla ilgili tutumlarımızda İbn Miskeveyh’in bize önerisi, çocuktan sadır olan her güzel davranışın övülmesi ve her iyi işinden sonra ödüllendirilmesidir. Burada ödüllendirmeyle sürekli olarak çocuklara maddi bir takım imkânların sunulması kastedilmez. Ödüllendirme çocuğun takdir edilmesi, tutum ve davranışlarından dolayı övgü ifadelerinin kullanılması da olabilir. Bu anlatılanlara aykırı davrandığında bilinçsiz yapıyor ve bundan utanıyorsa, hemen yüzüne vurulmamalıdır. Davranış tekrar ederse o zaman gerekli uyarılar yapılmalı, yaptığı işin kötülüğü anlatılmalı ve onu tekrar etmemesi söylenmelidir. Zira sürekli azarlanırsa o da çocuğu utanmazlığa sevk edecektir. Bunun sonucu olarak da kötü olarak görülen şeylerin yapılmasını meşrulaştırmış oluruz. Gerek kendimiz gerekse çocuğumuz için temel bir unsur da bir kötülüğe bulaşmaktan veya kötülük yapan bir arkadaşa yardım etmekten sakınmanın gereğidir. Bu, filozofa göre çok önemli bir unsurdur, insanlar kötülüğe ya da kötü arkadaşlara bulaştıkları ölçüde bu işlere meyledeceklerdir. Bu anlamda ufak tefek günaharı hataları küçümsememeli, bunlar işlendiği takdirde özür dilenmesinin gerektiği vurgulanmalıdır. Çünkü bunlar insanları daha büyük günahları işlemeye sevk edecektir. [Aygün Akyol, “İslam Ahlak Felsefesinde Değerler Eğitimi”, Muhafazakâr Düşünce Dergisi –Degerler Sayısı-, yıl: 9, sayı: 36, Nisan, Mayıs, Haziran 2013, ss. 42-66]