Bu noktada çocuklarımıza bizim yapmamız gereken şey, çocuğun kazanması gereken erdemleri çocuğa gösterebilmektir. Bunda en önemli etkenlerden bir tanesi de aile içinde eşlerin tam bir uyum içerisinde olmasıdır. Eşler davranışlarını çocuklara örnek olacak şekilde ortaya koymalı, onların zihin düzenlerini bozmamaya dikkat etmelidirler. Çocuk yönlendirilirken, babanın doğru dediğine anne yanlış dediğinde ya da annenin doğru dediğine baba yanlış dediğinde, anne ve babasının ilişkisi belli ilkelere dayanmadığı çocuk tarafından görülecektir. Bundan dolayı çocuktaki adalet ve hakkaniyet duygusu bozulacak ve yeni bir boyuta doğru sürüklenecektir. Buna bir de dışarıda karşılaşacağı problemleri ya da tutarsızlıkları eklediğimizde çocukta fıtraten bulunan o saf ve temiz yön bozulacak, yerine doğru olmayan tutum ve davranışlar yerleşecektir. Bunların tümünün izale edilebilmesi ifade edildiği üzere anne ve babanın yaklaşımlarında tutarlı olmalarıyla mümkün olacaktır. Yukarıda ifade edilenler, aile içinde hiçbir tartışma ya da farklı görüş olmayacak anlamına gelmemektedir. Burada kastedilen yapılan müzakere ve farklı görüş beyanlarının belli ilkelere ve belli ölçülere dayanmasıdır. Buradaki en temel ölçü de düşünme ve ayırt etme yeteneğine bağlı olarak makul sonuçların benimsenmesidir. Bu şekilde gerçekleştirilen müzakere ortamları çocuğun faklı görüşlere karşı yaklaşımlarının nasıl olması gerektiğini gösterecektir. Bu, farklı düşünce ve fikirlere karşı tahammülkar ve müsamahakâr olması gerektiğini, mantıklı dayanaklarla sonuca ulaşabileceğini de göstereceğinden çocuğun eğitim sürecinin de bir parçası olacaktır. Bu farklı durumlara karşı getirilen mantıklı çözüm önerileri sayesinde, çocuklarımız, açgözlülük ve öfkeye kapıldıklarında ya da erdemleri teşkil eden amaçlardan alıkoyan durumlarda sabırlı olmayı öğreneceklerdir. Bu noktada bizler ebeveynler olarak, çocuklarımıza insanlara karşı gerektiği ölçüde yumuşak davranmayı, nefsi kötü isteklerden men etmeyi, olumsuz istekleri nefislerinde kabardığında bu istekleri bastırmayı ve uzaklaştırmayı nasıl başaracaklarını öğretmemiz gerekmektedir. Tüm bu davranışların kişide ortaya çıkması için öncelikle adalet ya da itidal erdeminin hem nefse hem de bedene kabul ettirilmesi gerekir. Bu gerek İbn Miskeveyh gerekse diğer İslam Ahlak filozoflarının vurgu yaptığı bir husustur. İnsan varlığında hikmet, şecaat, iffet dediğimiz üç erdemden bahsetmiştik, bunlardan nefsin şehvet gücünün itidali bulması sonucunda iffet elde edilmekteydi. Şehvet insanların yeme içme ve cinsel istek olarak nitelenebilecek behimi duygularının sebep olduğu bir güçtür. Bireyler bu konuda nefislerini serbest bıraktıkları takdirde sınırsız bir haz dünyasına dalarlar. Ancak elde edilen bu hazlar onu yine mutlu etmeyecektir. Bu nedenle gerek kendimizin gerekse çocuklarımızın bu konulardaki farkındalığını arttırmalıyız. Zira insan varlığı bu dünyada bir anlam arayışındadır, dikkat edilirse her istenilenin elde edilmesi de bizleri mutlu etmemektedir. [Aygün Akyol, “İslam Ahlak Felsefesinde Değerler Eğitimi”, Muhafazakâr Düşünce Dergisi –Degerler Sayısı-, yıl: 9, sayı: 36, Nisan, Mayıs, Haziran 2013, ss. 42-66]