Sultan II. Murad Devri ve İnegöl (1421-1451) Sultan II. Murad, altıncı Osmanlı padişahıdır. Babası, Çelebi Sultan Mehmed’dir. Annesi, Zülkadiroğlu Sülü Bey’in kızı Emine Hatun’dur. 1403 yılında Amasya’da dünyaya gelmiştir. 1421 yılında Babası Çelebi Sultan Mehmed felç geçirerek Edirne’de vefat edince; 18 yaşında Amasya sancak beyi iken Osmanlı hükümdarı olmuştur. Sultan II. Murad’ın hükümdarlığı iki aşamalı olmuştur. İlk aşaması, 1421-1443 yıllarını kapsamaktadır. İkinci aşaması ise 1445-1451 yıllarını kapsamaktadır. Bu iki aşa-ma arasında oğlu Şehzade Mehmed’in, (bir diğer ifadeyle: Fatih Sultan Mehmed’in) kısa süreli hükümdarlığı araya girmiştir. 1451 yılında vefat eden Sultan II. Murad gasil, techiz ve tekfini yapıldıktan sonra nâşı Bursa’ya nakledilmiş ve sağlığında Bursa-Muradiye semtinde inşa ettirmiş olduğu cami merkezli görkemli külliyesi içinde yer alan türbesine defnedilmiştir. Türbesini inşa ettirirken çok sade yapılmasını istemiş ve türbe kubbesinin tepe noktasını da mezarının üstüne yağmur düşmesi için açık bıraktırmıştır. Ayrıca yanına hiç bir kimsenin gömülmemesini de vasıyyet eylemiştir. Sultan II. Murad devrinde devletin üst yönetiminde görev almış seçkin başlıca devlet adamları şunlardır: Amasya kökenli Sungurzâdelerden Sadrazam Beyazıt Paşa ve Kardeşi Nurreddin Hamza Bey - Amasya kökenli Yergüç Paşa-Osmancıklı Koca Mehmed Paşa- Çandarlızâde İbrahim Paşa-Devşirme kökenli Mühtedî Sarı İshak Paşa-Tokatlı Hacı İvaz Paşa ve Güveyi Karaca Bey’dir. İktidara geliş sefüvenini şöyle özetlemek mümkündür. Babası Çelebi Sultan Mehmed, çıktığı bir av partisinde attan düşerek felç olunca sağlığına kavuşamıyacağını anlayınca Sdarazam Beyazıt paşa’ya,talimâ verek yerine geçmesini istediği Amasya sancak beyi oğlu Şehzade Murad’ın süratle Edirney’e getirtilmesini ve Osmanlı tahtı-na oturtulmasını istemiştir. Bunun üzerine Sadrazam Beyazıt Paşa, kardeşi Nureddin Hamza bey’i, gizlice Amasya’ ya göndermiş ve Şehzade Murad’ın süratle İnegöl coğraf-yası üzerinden önce Bursa’ya ardından da Edirne’ye geti-rilmesini sağlamıştır. Bu arada vefat eden Çelebi Sultan Mehmed’in vefatını başarılı bir şekilde gizli tutmuştur. Diğer yandan Nureddin Hamza Bey’in refakatinde ve de koruması altında Şehzad Murad, süratle Bursa’ya ulaş-mış; gizliliğin korunamacağı endişesiyle Bursa’ya gelir gelmez burada saltanatını ilan etmiştir. Ardından yine süratle hareket ederek Çanakkale Boğazı üzerinden Gelibolu’ya geçmiş ve Edirne’ye ulaşmıştır. Burada bütün devlet rivalinin katılımı ile cülûs merasimi yapılarak Sultan II. Murad, altıncı Osmanlı padişahı olarak tahta geçmiştir. Ancak sa-hip olduğu tahtı korumakta büyük zorluklar ile karşılaşmıştır. Çünkü babası Çelebi Sultan Mehmed (1413-1421) devrinde Bizans İmparatoru ile yapılan bir antlaşma ile Osmanlı hanedanına mensup olup da Bizans’a sığınacak olan iktidar mücadelesine girişecek olan şehzadeler,verilecek muayyen bir haraç karşılığında Bizans imparatorluğunca göz hapsinde de tutulacak ve Osmanlı ülkesine gönderilmeyecektir. Sultan II. Murad’ın Osamnlı tahtına oturmasıyla verilecek haraç konusunda antlaşmazlık çıkmıştır. Bunun üzerine, Timur tarafından esir alınarak Semerkant’a götürülen Yıldırım Beyazıt’ın oğullarından Şehzade Mustafa, Timur’un ölümünden sonra Osmanlı ülkesine dönmüş ve Bizans imparatorunun desteğini alarak İktidar mücadelesine girişmiştir. Osmanlı tarihlerinde “Düzmece Mustafa” diye tanıtılan Şehzade Mustafa’nın iktidar mücadelesi, Bizans imparatoruna ödenen haraç karşılığında Düzmece Mustafa, Bizans imparatorunca göz hapsine alınarak-fiilî-iktidar mücadelesinden alıkonmuştur. Şu ka-dar var ki yukarıda işaret olunduğu üzere; Sultan II. Murad, gizlice ve de süratli bir şekilde Osmanlı tahtına oturunca öteden beri ödenmekte ödenmekte olan haraç konusu gündeme gelmiştir. Bu konuda antlaşama olmayınca Bizans imparatoru, göz hapsinde tuttuğu Sultan II. Murad’ın amcası Düzmece Mustafa’yı ve de küçük kardeşi Şehzade Mustafa’yı serbest bırakmış ve her iki şehzadeyi Osmanlı ülkesine göndererek Osmanlı ülkesinde yeni bir iktidar mücadelesi başlatmıştır. Bir kısım akıncıların desteğinde Balkan coğrafyasında kuzenine karşı iktidar mücadelesini başlatırken şehzade küçük Mustafa da Anadolu coğrafyasında ağabeysine karşı iktidar mücadelesi başlatmıştır. Bizans imparatoru, İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçme-yi önlediği için Sultan II. Murad, tahtını korumakta büyük güçlük çekmiştir. İktidarını korumak hususunda amcasına ve kardeşine karşı yaptığı çetin bir mücadele sonunda her iki şehzadeyi de etkisiz hale getirerek Sultan II. Murad, tahtını korumayı başarmıştır. Osmanlı’ıda “Devşirme-Öztürk” Mücadelesinin Başlatılması: Sultan II. Murad (1421-1451) amcası Düzmece Mustafa ile kardeşi Şehzede Küçük Mustafa’nın başlattıkları iktidar mücadelesini sona erdirdirdikten sonra yönetim kadrosunda yeni düzenlemelere gitmiş ve çok başarılı bir sancak beyi olan Üsküp sancak beyi Gazi İshak Bey’i, Anadolu beylerbeyliğine getirmiştir. Fakat üst seviyede devlet hizmeti yüklenmiş olan devlet ricali, Gazi İshak Bey’in, devşirme kökenli olduğunu ileri sürerek Sultan II. Murad tarfından yapılan bu atamaya karşı çıkmışlardır. İşte 1424 yılında Üsküp sancak beyi devşirme kökenli Gazi İshak Bey’in, Rumeli belerbeyliğine getirilmesiyle Osmanlı devlet adamları arasında vuku bulan rekabetten dolayı “öztürk-devşirme” mücadelesi başlatılmıştır. Rumeli beylerbeyi devşirme kökenli Gazi İshak Bey, muhtemelen Müslüman kimliğini daha açık seçik göstermek amacıyla o günün şartları altında kutsal beldeye gide-rek Hac farîzasını yerine getirmiş ve dönüşünde de Sırp başenti Semendire’yi feth etmiş ve “paşa” ünvanı ile anılmaya başlamıştır. Göstermiş olduğu bu başarılı hizmetle-rin dolayı Mühtedî Sarı İshak Paşa’ya vezaret pâyesi veril- miş ve Sultan II. Murad tarfından divan üyeliğine getirilmiştir. 1437 yılındad da Sadarazam samncıklı Koca Mehmed Paşa’nın azledilmesinsen sonra Mühtedi Sarı İshak Paşa, sadaret makamına getirilerek sadrazam olmuştur. Şu kadar var ki devlet ricali arasında oluşan rekabet o derece artmıştır ki bu rekabet, Amasya sancak beyi Şehzade Alâaddin ile Manisa sancak beyi olan şehzade Ahmed üzerinden yapılmaya başlanmış ve sonunda her iki şehzadenin de fâil-i mechul bir cinayete kurban gitmelerine vesile olmuştur. Hiç şüphesiz bu durum, Sultan II. Murad’a bunalımlı günler yaşatmıştır. Çünkü tek iktidar varisi, oğlu Şehzade Mehmed (geleceğin fatihi) kalmıştır. Muhtemelen bu sebepten dolayı Mühtedi Sarı İshak Paşa ile Saruca Paşa’ nın ön hazırlıklarını yaparak Sultan II. Murad’ın, Sırp kralı Barankovic’in kızı Olivera ile Kastamonu beyi İsfendiyar Bey’in, güzelliği dillere destan olan torunu Hatice Alîme Hatun ile evlenmesini sağlamışlardır. Seğedin Barış Antlaşması Sonrasında Sultan II. Murad’dın Tahtan Çekilmesi. Osmanlı-acar savaşlarında Macar ordu komutanı Yan-ko Hünyadi karşısında başarılı olunamıştır. Sırp-Macar birliğinin ittifakı ile gerçekleştirlen bu savaşlar sonunda 10 yıl süreli Seğedin Barış Antlaşması yapılmıştır. Söz konusu barış antlaşmasının sağlayacağı sükûnet ortamında Sultan II. Murad, tek iktidar varisi oğlu ve Manisa sancak beyi Şehzade Mehmed’ (geleceğin fatihini) Manisa’dan Edirne’ ye getirtmiş ve takriben 13 yaşlarında olan Şehzade Mehmedi kendi eliyle Osmanlı tahtına oturtmuştur. Ardından da kendine müsahip ve danışman edindiği Nureddin Hamza Bey ile Mühtedî Sarı İshak Paşa’yı yanına alarak Manisa’ya çekilmiştir., Şu kadar varki 10 yıl süreli Seğedin Barış Antlaşmasını imza eden Macarlar ve müttefikleri, Osmanlı tahtına çocuk yaşata bir şehzadenin getirildiğini görünce; imzaladıkları Seğedin Barış Antlaşma-sını bozmuşlar ve Osmanlılara karşı yeni bir Haçlı seferi düzenlemişlerdir. Bunun üzerine Manisa’ dan Edirneye dönen Sultan II. Murad, Osmanlı ordusunun başına geçerek Macarların organize ettiği Haçlı ordusunu Varna’ da karşılamıştır. 1444 yılında vuku bulan Varna Savaşı’nda çetin bir müharebe ceryan etmiş ve Rumeli beylerberi Güveyi Karaca Paşa, şehid düşmüş ise de Savaş, Osmanlı ordusunun zaferi ile sonuçlanmıştır. Kazanılan Varna Zaferi’nden sonra tekrar Manisa’ya çekilen Sultan II. Murad bu kerre Edirne’de “Buçuk-Tepe ” adıyla anılan yeniçeri isyanına muhatap olmuştur. Bu sebepten Sadrazam Çandarlı II. Halil Paşa’nın talebi üzerine Sultan II. Murad, gizlice Edirne’ye gelmiş ve 1445 yılında ikinci defa Osmanlı tahtına geçmiş ve oğlu Şehzade Mehmed’i, tekrar, Manisa sancak beyliğine göndermiştir . Böylece; Sultan II. Murad’ın hükümdarlığında “1445-1451” yıllarını kapsayan ikinci aşaması başlamıştır . Bu dönemde 1448 yılında İkinci Kosava Savaşı vuku bulmuş ve aynı yıl içinde Sultan II. Muarad’ın torunu (gele-ceğin Sultan II. Beyazıtı) dünyaya gelmiştir. 1451 yılına gelindiğinde Sultan II.Murad Edirne’ de vafat etmiş ve yerine Manisa sancak beyi, oğlu Şehzade Mehmed Osmanlı tahtına ikinci defa oturmuştur. Fatih Sultan Mehmedin emriyle cenazenin gasil, techiz, tekfin ve defin işleleri ile Mühtedi Sarı İshak Paşa meşgul olmuş ve Sultan II. Murad’ın nâşını Edirne’den Bursa’ ya naklederek Sultan II. Murad’ın sağlığında yaptırmış olduğu türbeye defnetmiştir. Ardından da Mühtedî sarı İshak Paşa yine Fatih Sultan Mehmed’in isteği üzerine, Sultan Murad’dan dul kalan eşi, bir diğer ifadeyle Fatih Sultan Mehmed’in anneliği) Kastamun beyi İsfendiyar Bey’in torunu Hatice Alîme Hatun ile evlenmiştir. Bundan sonraki sohbetimizde görüleceği üzere; devlet ricali arasında yer alan İki İshak Paşa, yek diğerinin bacanağı olacaktır. Sultan II. Murad Devrinin Başlıca Siyasî ve Sosyal Olayları (1421-1451 1) Sultan II. Murad’ın tahta çıkışı (1421) 2) Sultan II. Murad ile Amcas Şehzade Mustafa arasında vuku bulan Ulubat Köprü olayı ve Gazi Mihal oğlu Mehmed Bey’in Sultan II. Murad tarfına geçmesi, Sultan II. Murad’ın Rumeli seferine çıkması amcası Şehzade Çele-bi Mustafa’yı etkisiz hale getirmesi ve “Mevlid” yazarı Süleyman Çelebi’nin vefat etmesi (1422) 3) İstanbul’un altıncı kuşatması; Arnavutluk ve Mora Seferi (1423) 4) Candaroğlu İsfendiyar Bey’in itâat altına alınması ve güzelliğ dillere destan olan torunu Hatice Alîme Hatun ile Sultan II. Murad’ın nikahlanması; Osmanlı-Bizans sulhu; Sırbistan, Maceristan ve Eflak ile barış antlaşmalrının yapılması (1424) 5) Mühtedî Sarı İshak Paşa tarfından Menteşe Beyliği’nin işgali (1425) 6) Teke Beyliği’nin işgali (1426) 7) Germiyan Beyliği’nin Osmanlıya ilhakı (1427) 8) Şair Şeyhînin vefatı (1428) 9) Çandarlı İbrahim Paşa ile İvaz Paşa’nın ölümleri (1429) 10) Hacı Bayram-ı Velî’nin, Emîr Sultan’ın ölümü ve Selânik’in fethi (1430) 11) Fatih Sultan Mehmed’in Edirne’ de doğumu (1431) 12) Karamanoğlu İbrahim Bey’in ortadan kaldırlması (1436) 13) Sırp ve Eflak hükümarlarının cezalandırılması ; Kırkbeş gün süren Büyük Maceristan akınlarının başlatılması (1437) 14) Eflak voyvodası Drakula’nın Gelibolu’da hapsedilmesi ; Semendire’nin fethi ve Sırp Kralı Barankoviç’in kızı Oliveranın Sultan II. Murad’a nikahlanması (1439) 15) Belgrat’ın muhasarası (1441) 16) Macar ordu komutanı Yanko Hünyadı karşısında Osmanlı ordusunun maplup olması ve Emîr-i Ahûr Mezid Bey ve oğlunun emrindeki 25 bin kişinin Hernanstad Şehrinde pusuya düşürüğlerek şehid edilmeleri; Macarlara karşı Niş ve İzladı derbenti Zaferinin kazanılması ve Macarlar ile Seğedin Barış Antlaşmasının imzalanması; Sultan II. Murad’ın Osmanlı tahtından çekilerek yerine Mani- sa sancak beyi oğlu Şehzade Mehmed’i Osmanlı tahtina geçirmesi; müsahip ve danışmanları olan Mühtedî sarı İshak Paşaa ile Nureddin Hamza Bey’i yanına alarak Manisa’ ya çekilmesi; Macarların imzaladıkları Seğedin Barış Antlaşmasını bozarak Osmanlılara savaş ilan etmeleri; Sultan II. Murad’ın Osmanlı ordusunun başına geçerek düşmanı Varna’ da karşılaması ve Rumeli beylerbeyi Güveyi Karaca Paşa’yı şehid vermiş olmakla birlikte Sultan II. Murad’ın Varna Zaferini kazanması (1444) 17) Varna zaferini kazandıktan sonra tekrar Manisa’ya çekilen Sultan II. Murad, “Buçuk-Tepe” adıyla anılan Yeniçeri İsyanın patlak vermesi üzerine Sadrazam Çandarlı II. Halil Paşa’nın isteği üzerine Sultan II . Murad’ın , gizlice Edirne’ye gelerek İkinci defa tahta geçmesi ve oğlu Şehzade Mehmed’i tahtan indirerek on tekrar Manisa sancak beyliğine göndermesi (1445) 18) Sultan II. Murad’ın Mora seferi (1446) 19) Manisa’da Şehzde Beyazıt’ın (gelecekteki Sultan II. Bdeyazıt) dünyaya gelmesi (1448) 20) Manisa sancak beyi (geleceğin fatihi) Şehzade Mehmed’in, Zülkadir hükümdârı Süleyman bey’in kızı Mükerreme Sittî Hatun ile evlenmesi (1449) 21) Sultan II. Murad’ın Edirne’de vefatı ve Bursa’ daki türbesine defnedilmesi (1451) Sultan II. Murad Devrinin İnegöl Coğrafyasına Yansımaları: Sultan II. Murad devrinin İnegöl’e yansımalarına gelin-ce; daha önceki bir sohbetimde Hidavendiğâr Sultan I. Murad’ın Bursa’ya davet ettiği Hacı Bayram halifelerinden Akbıyık Sultan lakablı Ahmed Şemseddin Efendi’ ye İnegöl coğrafyasında Cebel-i Kırş veya Cebel-i Ermeniyye adı verilen yörede yer alan geniş bir araziyi mülk olarak vermiş olduğunu öğrenmiştik. Akbıyık Sultanın da kendiisne mülk olarak verilen bu geniş araziyi, vakıf haline dönüştürerek gelirini, Bursa’ da inşa ettirmiş olduğu tekke ve zaviyenin işletme giderlerini karşılamak üzere harcadığı bilgisini de kaynaklarda görmüştük. Sözü geçen yörede “Anastas yeri= İmad Bey Karyesi” olarak tahrîr defterlerinde kaydı görülen günümüzdeki Akbıyık ve Akpınar köylerinin yer aldığı geniş arazi ile günümüzde Pazaryeri İlçesinden gelen yol ile Bilecik’ten gelen yolun kesiştiği noktadaki Ayvacık= Bahçecik Köyü’nün bulunduğu yörede yer alan “yaya-birliği çiftliklerini” de Sultan II. Murad, Akbıyık Sultan lkabı ile anılan Ahmed Şemseddin Efendiye, mülk olarak tahsis eylemiştir. O da kendisine mülk olarak tahsis olunan bu geniş araziyi , vakfa dönüştürerek vakıf mal varlığını daha da arttırmıştır. Sultan II. Murad’ın vezirlerinden olup Bursa’daki Yeşil Camii Külliyyesini inşa eden Hacı İvaz Paşa, İnegöl coğrafyasında Yiğit Köyü ile Kulaca Köyü arasında bir çiftlik arazisi satın almıştır. Kulaca Köyü’nü eşkincülü vakıf statüsünde tasarruf eden Savcıbey oğlu Süleyman Bey’ den, takas yoluyla on çiftlik bir arazi alınarak, bur acemi oğlanların eğitimi için “Enâsıl” adı verilen yeni bir yerleşim alanı kurulmuştur. Daha sonraki yıllarda buraya Hacı İvaz Paşa, bir mescid inşa ederek halkın hizmetine sunmuş ve “Enasıl karyesi” üslendiği misyondan dolayı “Sipâhî Karyesi” diye anılmaya başlamıştır. Bu arada her yıl vuku bulan su baskınlarından ve de haşerât saldırısından bunalan Zindancık köyü bu yeni yerleşim alanına nakledilmiştir. Bu sebepten; “Sipahî Karyesi”, “Şâb Ali Karyesi =Genç Ali Karyesi” adını almıştır. “Şâb Ali” ismi de halkın ağzında evrilerek Şıbalı’ya dönmüştür. Günümüzde İnegöl’ün mücavir alanı içinde yer alan Şıbalı Köyü, Yeniçeri teşkilâtının ilk basamağını oluşturan “acemi oğlanların” yetiştirilme yeri olarak kullanıldığı gibi burada Koca Dere üzerine kurulu bulunan köprünün korunması ve buradan geçişlerin, emniyet ve güvenlik içinde yapılmasını sağlamak görevi de “Şab Ali” köylülerine tevdî olunmuş bir görev olmuştur. Bir önceki sohbetimizde sözünü ettiğimiz Çelebi Sultan Mehmed’e ait vakıf köyler ile Sadrazam Beyazıt Paşa’ ya ve kardeşi Nureddin Hamza Bey’e ait vakıf köylerin üzerindeki işletme tasarrufları, aynen devam etmiştir. İnegöl Kasaba Merkezinde ise Yıldırım Beyazıt tarafından gerçekleştirilen sosyal yapılanmanın dışında her hangi bir yeni sosyal yapılanma olmamıştır.