Bakanlık, hayvan pazarlarının geçici olarak kapatılmasının bulaşıcı hayvan hastalıklarının yayılmasını önlemek amacıyla uygulanan rutin teknik bir yöntem olduğunu belirtti. Yapay etle ilgili herhangi bir çalışma, mevzuat düzenlemesi, altyapı hazırlığı ya da teşvik bulunmadığını vurguladı.
Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, bazı sosyal medya platformlarında hayvan pazarlarının bilinçli şekilde kapatıldığı, bunun yapay et üretiminin önünü açmak amacı taşıdığı ve şap hastalığının bu süreçte bahane edildiği yönünde asılsız iddiaların yayıldığı ifade edildi.
İddiaların gerçeği yansıtmadığı ve kamuoyunda yanlış bir algı oluşturarak hayvancılık sektöründeki emekleri gölgelediği belirtildi. Hayvan pazarlarının geçici olarak kapatılması uygulamasının sadece Türkiye’ye özgü olmadığı, uluslararası hayvan sağlığı normları doğrultusunda birçok ülkede benzer şekilde uygulandığı, salgın yönetimi kapsamında rutin teknik bir önlem olduğu dile getirildi.
2023 yılında SAT-2 tipi şap virüsünün tespit edilmesi sonrası ülke genelinde hayvan hareketlerinin geçici olarak durdurulduğu ve hayvan pazarlarının topluca kapatıldığı hatırlatıldı. Bu uygulamanın hastalığın yayılımını önlemek amacıyla alındığı, ulusal düzeydeki en güçlü önlemlerden biri olduğu vurgulandı. Önceki yıllarda da farklı şap virüs tiplerinin görülmesi üzerine bölgesel kısıtlamalara gidildiği ve pazarların geçici olarak kapatıldığı bilgisi paylaşıldı. Uygulamaların, ilgili valiliklerin İl Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu kararlarına dayandığı ifade edildi.
Yapay et üretimi ile alınan önlemler arasında herhangi bir bağlantı olmadığı ve bu yöndeki yorumların gerçek dışı olduğu belirtildi. Paris İklim Anlaşması ya da İklim Kanunu ile de bu uygulamalar arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı kaydedildi. Yapay et üretiminin Türkiye'de ruhsatlandırılmadığı, ticarileşmediği ve desteklenmediği açıklandı.
Hayvancılık sektörüne veya üreticilere zarar verecek bir politikanın Bakanlığın gündeminde yer almadığı, aksine yerli üretimin desteklenmesi, hayvansal üretimin güvenliğinin artırılması ve halkın sağlıklı gıdaya erişiminin sağlanmasının hedeflendiği bildirildi.
Son olarak, kamuoyunun yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının resmi açıklamalarını esas alması gerektiği, bilimsel veriler, saha analizleri ve kamu yararının gözetilerek hareket edildiği belirtildi.