Akar, Özdağ’ın tutuklanmasının ardından partinin kamuoyu nezdinde büyük bir destek kazandığını belirterek, Zafer Partisi’nin oy oranlarında kayda değer bir artış yaşanabileceğini öne sürdü. Yazıda, “Düne kadar yüzde 2 olarak görülen oy oranı, bugün yüzde 4-5 seviyelerine ulaştı. Bu ivme, partinin barajı aşarak yüzde 10’lara yaklaşmasına olanak sağlayabilir” ifadelerine yer verildi. Akar, tutuklama sürecinin Zafer Partisi’ni milliyetçi ve Atatürkçü seçmenler için bir çekim merkezi haline getirebileceğini de vurguladı.
Akar ayrıca, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun adliye önünde yaptığı, “Milliyetçiler, Atatürkçüler, demokratlar ve vatanseverler artık birleşecektir” açıklamasının bu siyasi birleşim sürecinin işareti olabileceğini kaydetti.
Yazıda, Özdağ’ın tutuklanmasının bir “komplo” olup olmadığına ilişkin tartışmalar da ele alındı. Akar, bu olayın “Zafer Partisi’ni güçlendirmek için planlanmış bir girişim” olduğu yönündeki iddialara mesafeli yaklaştığını belirtti. Ancak Özdağ’ın bu süreçte hem siyasi hem de toplumsal bir figür olarak güç kazandığına dikkat çekti.
Özdağ’ın tutuklanma sürecinde yaptığı açıklamalara da yer veren Akar, Özdağ’ın “Hapishane beni yıldırmaz, ancak bir suikastla susturulma ihtimalinden endişe ediyorum” ifadelerini değerlendirdi. Bu açıklamaların, Özdağ’ın yaşadığı güvenlik endişelerinin bir yansıması olduğunu belirtti. Yazıda, Zafer Partisi’nin kapatılması ya da liderine yönelik farklı girişimlerin de gündeme gelebileceği ihtimali üzerinde duruldu.
Son olarak Akar, Zafer Partisi’nin özellikle sığınmacı politikaları ve milliyetçi duruşu nedeniyle bazı çevreleri rahatsız ettiğini, bu durumun partiyi hedef haline getirebileceğini ifade etti. Yazı, Özdağ ve partisinin önümüzdeki dönemde daha fazla siyasi baskı ve engelle karşılaşabileceği öngörüsüyle son buldu.




