Bu kapsamda Fransız ordusuna Güney Kıbrıs’ta kalıcı üs kurma ve askerî unsurlarını Ada’ya yerleştirme imkânı tanınıyor. Anlaşmaya göre Fransız askerî birlikleri, Rum topraklarında herhangi bir sınırlamaya tabi olmadan hareket edebilecek. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yıl sonuna kadar adaya giderek anlaşmayı bizzat imzalaması bekleniyor. Bu sürecin ilk adımı olarak Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot’nun bölgeye ziyareti planlandı.
Anlaşmanın içeriği kapsamında Mari Askerî Deniz Üssü’nün modernizasyonu ve Fransa’nın daimi kullanımına sunulması öngörülüyor. Ayrıca Ada’daki limanlar ve havaalanlarının Fransız ordusunun hizmetine açılması da gündemde. GKRY’nin tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölgede faaliyet gösteren Fransız enerji şirketi Total’in de bu anlaşmadan fayda sağlayacağı belirtiliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı’nda yaptığı açıklamada, Ege ve Doğu Akdeniz’de egemenlik konusunun altını çizerek, Yunanistan ve GKRY’ye destek mesajı verdi. Macron’un, "Müttefiklerimizin toprak egemenliği tehdit edildiğinde tereddütsüz olmalıyız" sözleri doğrudan Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hedef aldığı şeklinde yorumlandı.
Askerî anlaşmanın en dikkat çekici maddelerinden biri de Fransız birliklerine Ada içinde “tam hareket serbestisi” tanınması oldu. Fransız savaş uçakları, gemiler ve kara araçları dahil tüm askerî unsurlar, “tahliye” gerekçesiyle hiçbir kısıtlama olmaksızın Güney Kıbrıs’a yerleştirilebilecek. Rum yönetimi bu unsurların faaliyetlerine herhangi bir sınırlama getirmeyecek.
Rum medyası ise anlaşmanın kapsamına eleştirel yaklaştı. Yayınlarda, Kıbrıs’ın bölgesel krizlerin dışında kaldığı yönündeki açıklamaların gerçekliği yitirdiği ifade edilirken, Fransa ile imzalanan anlaşmanın Rum tarafını ciddi taahhüt altına soktuğu vurgulandı. Anlaşma, Ada’daki dengeleri ve bölgesel stratejik pozisyonu doğrudan etkileyebilecek nitelikte görülüyor.