İstanbul’da darp edildikten sonra halıya sarılarak otomobilin bagajında Kocaeli’ye getirilen ve cesedi parçalara ayrılıp, asitle eritilen Herekeli ünlü halıcı Nurhan Ör’ün cinayetine ilişkin yargılanan 6 sanık, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Ünlü halıcı Nurhan Ör’den (56), 7 Kasım 2023’den itibaren haber alamayan yakınları durumu polise bildirmişti. Polis ekiplerince yapılan çalışmalar neticesinde Nurhan Ör’ün otomobili Gebze’de terk edilmiş halde bulunmuştu. Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince bin saatlik kamera kaydı incelenerek olay aydınlatılmıştı. İstanbul Sultanbeyli’de bulunan oto galeriye getirilen Nurhan Ör’ün darp edilerek bayıltıldığı, daha sonra halıya sarılıp otomobilinin bagajına konularak Kartepe ilçesindeki çiftliğe getirildiği belirlenmişti. Ör’ün vücudunun parçalara ayrılarak, asitle eritildiği tespit edilmişti.

Polis ekiplerinde gözaltına alınan Işık E. (57), Ahmet T. (58), Bahadır T. (31), Ceyhun A. (58), Emrah D. (35), Ferdi G. (38) tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Kan dolduran cinayette zanlılardan Işık E., Ahmet T. ve Ceyhun A’nın lise yıllarından Nurhan Ör ile arkadaş olduğu öğrenilmişti.

"Mutlaka sanıklar cezalarını alacaktır"

Cinayete ilişkin açılan davanın son celsesi, Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanıklar, maktulün ailesi ve taraf avukatları katıldı. Cumhuriyet savcısı mütalaayı yinelediğini belirtti. Sanıkların en ağır cezayı almasını isteyen maktulün kardeşi müşteki Erhan Ör, "Mahkemenizin doğru karar vereceğimden hiç şüphem. Mutlaka sanıklar cezalarını alacaktır" dedi.

"Nurhan’ı katledenler bir saç telini bile bizden esirgediler"

Mütalaaya katıldıklarını belirten müşteki avukatı, "Tüm delillerle Işık Eren önderliğinde tüm sanıkların suçu işlediği sübuta ermiştir. Işık ve Bahadır, suçu kabul etmese de tamamen suçtan kurtulmaya yönelik ifade vermektedirler. Nurhan’ı katledenler bir saç telini bile bizden esirgediler. Nurhan için sanal bir cenaze töreni yapıldı. Hiç şüpheye mahal vermeyecek şekilde olayın aydınlatıldığını düşünmekteyiz. Vahşice Nurhan’ı öldüren sanıkların indirim hükümlerin uygulamadan cezalandırılmalarını talep ediyorum" şeklinde konuştu.

"Nurhan, çocukluktan beri sırdaşımdı"

Suçlamaları kabul etmeyen tutuklu sanık Işık E., "Suçun benim önderliğimde gerçekleştiği konusu doğru değildir. Mahkemeyi yönlendirmeye çalışıyorlar. Çok trajik ve garip bir olay. Benzeri karşılaşmamış bir olay. Nurhan benim çocukluk arkadaşım ve son dönemlerde iş arkadaşımdı. Nurhan, çocukluktan beri sırdaşımdı. Ailenin acısını anlıyorum ama ben de can arkadaşımı kaybettim. Mantıken bakıldığında Nurhan’ın kaybolmasında maddi ve manevi zarar gören kişi de benim. Ben eğitimli bir insanım. Bu olay olduğunda doktoramı veriyordum ancak tutuklandım. Uluslararası enerji şirketlerinde yöneticilik yaptım" diye konuştu.

"Nurhan Ör’ün öldürülüp öldürülmediği bile kanıtlanmış değil"

Bütün suçlamalara bakıldığında sübjektif senaryolar olduğunu söyleyen Işık E., "Maruz kaldığım suçlamaları sebebiyle felsefe bölümünü okumaya başladım. Kendimi savunmak için temel hukuk öğrenmeye çalışıyorum. Nurhan Ör’ün öldürülüp öldürülmediği bile kanıtlanmış değil. Olay yeri neresidir? Beni olay yerine bağlayan ip ucu nedir? Şahsıma yöneltilen suçlamaları reddediyorum. Cinayet var ise Nurhan Ör’ün ortadan kalkmasından kimin veya kimin çıkarı vardır? Tarafıma yöneltilen akıllanmaz iddiaları reddediyorum. Böyle bir olaydan üzüntü duyuyorum ama böyle bir olayda bulunmadığım gibi aklımda dahi geçirmedim. İvedilikle tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Aileden özür diliyorum"

Önceki ifadelerini tekrar eden Emrah D., "Ofisten halıyı aşağıya indirmemi istediler. İndirdiğimde ’Yavaş’ diye ses geldi. Benden kimseye bir şey söylemememi istediler" dedi.

Aileden özür dileyen Ceyhun A., "Maddi imkansızlıklar nedeniyle çiftliği kullanmalarına izin verdim ancak sonra vazgeçtim. Nurhan 35 yıllık arkadaşım. Komplonun kurbanı oldum. Plan yapmadım ve dahil olmadım. Öldürmeye katılmam mümkün değildir. Halıya sarılı olan kişinin yüzünde kar maskesi vardı ve her yeri bantlıydı. Ben Nurhan olduğunu bilmiyordum. Nurhan’ın ölmeden önce uyuşturucu aldığı ve Ferdiye cinsel birliktelik teklif ettiği, bu sebeple olayın gerçekleşmiş olabilir. Olayda herhangi bir çıkarım yok. Tahliyemi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

Ahmet T. ise "Olaydan 3 gün önce Türkiye’ye geldim. Işık ile Nurhan, Suudi Arabistan’da kurduklarını ve bu sebeple Işık, Nurhan’a senet imzalatacaktı. Ben nezarette Nurhan’ın öldürdüğünü öğrendim. Tahliyemi istiyorum" şeklinde konuştu.

Bahadır T. de suçu olmadığını söyledi.

"Senedi imzalasaydı da işin sonunda ölüm olacaktı"

Suçlamaları kabul etmeyen Ferdi G., " Olayı aydınlattığımı düşünüyorum. Her ne kadar inkar etse de Işık Eren önderliğinde olay gerçekleşmiştir. Ben sadece senet imzalatacaklarını biliyordum, öldüreceklerini bilmiyordum. Olaydan önce kemik parçası ile asit denemesi yapmışlar. Uyuşturucu madde asla kullanmadım, istismar olayı da yalandır. Arada tek taraflı ticaret ilişki oldu. Maddi menfaat peşine düşmüşler. Nurhan ölmeseydi, Işık gelip zorla senedi imzalayacaktı. Senedi imzalasaydı da işin sonunda ölüm olacaktı" sözlerini ekledi.

Tüm sanıklara ağırlaştırılmış müebbet hapis

Savunmaların ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Tüm sanıklar, "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca Ceyhun A. ve Ferdi G. hakkında "Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçundan da ayrı ayrı 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Mütalaadan

Cumhuriyet savcısı, cinayetin nasıl planlandığına mütalaada yer vermişti. Mütalaada, sanıklardan Işık E., Ahmet T. ve Ceyhun A’nın maktul Nurhan Ör ile liseden arkadaş oldukları, diğer sanıklardan Bahadır T.’nin sanık Ahmet T.’nin oğlu, Ferdi G. ve Emrah D.’nin de sanık Bahadır T.’nin arkadaşları olduğu belirtilmişti.

Yapılan planlamaya göre, maktulü öldürdükten sonra cesedi yok etmek için gerekli olan asit ve malzemenin alınması için Işık E. tarafından Ahmet T. ve Ferdi G. görevlendirildiği kaydedilmişti. Sanık Emrah D.’nin maktule benzemek için olaydan 1 gün önce sakallarını beyaza boyattığı ve peruk aldığı da ifade edilmişti. Mütalaada, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanık Işık E. önderliğinde tüm sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri aktarılmıştı.

"Her öldürme olayında cezalandırmanın mutlak surette cesedin bulunması gibi bir şarta bağlanamaz"

Cumhuriyet savcısı mütalaasında, maktulün cesedinin parçalara ayrılarak sülfürik asit bulunan varillerde eritildiğinin, sanıklar Ceyhun A. ve Ferdi G’nin beyanlarından anlaşıldığını bildirmişti. Mütalaada, olay yerinde maktule ait DNA bulunması itibarıyla maktulün cesedine ulaşılamamış olmasının, hayatın olağan akışına aykırılık oluşturmadığı; sırf maktulün cesedinin bulunamamasının onun öldürülmediği anlamına gelmeyeceği, her öldürme olayında cezalandırmanın mutlak surette cesedin bulunması gibi bir şarta bağlanmasının hukuken ve fiilen mümkün olmayacağı vurgulanmıştı.

Kaynak: İHA