Uzmanlar, her yıl milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açan kalp ve damar hastalıklarının çoğunlukla önlenebilir sebeplerden kaynaklandığını vurgulayarak, düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve sağlık kontrollerinin yaşamsal öneme sahip olduğunu ifade etti. Dünyada ve ülkemizde kalp ve damar hastalıklarının yoğun bir şekilde görüldüğünü ve önemli ölüm sebepleri arasında yer aldığını belirten Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Sefa Tatar, "Halen dünyamızda ve ülkemizde her üç insandan biri kalp damar hastalıklarından dolayı hayatını kaybetmektedir. Tabii bunlar birçoğu önlenebilir sebepler arasında yer almaktadır. Kalp krizlerinin yüzde 80’i altta yatan risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasıyla beraber önlenebilir bir hastalıktır. Risk faktörlerini saymak gerekirse bunların büyük ekseriyâsı yüksek tansiyon, şeker hastalığının olması, sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkların olması, hareketsizlik, obezite ve beslenme düzeninin bozuk olması önemli risk faktörleri arasında sayılabilir. Tabii ki bunların birçoğu önlenebilir risk faktörleri arasında yer alır. Bunun yanında az bir kısım da önlenemez risk faktörleri dediğimiz halk arasında tabiri caizse ırsi olarak kalıtsal hastalıklardır. Özellikle birinci derece yakınlarında, ailede kalp hastalığı olan insanlarda saymış olduğum yüksek tansiyon, şeker hastalığı, sigara, obezite, hareketsizlik, beslenme tarzının kötü alışkanlığı gibi risk faktörleri bulunan insanlar toplumdaki diğer bireylere göre daha fazla risk altındadır. Bu kişilerde özellikle eforlu olan göğüs ağrıları, eforlu olan daralma şikayetleri mevcutsa mutlaka kalp krizlerinin önlenmesi açısından belli aralıklarla kontrol olmalarını, tanı ve tetkik yöntemleri vasıtasıyla kalp krizlerinin engellenmesini öneriyoruz" dedi.
"Kalbimize sahip çıkalım"
Risk faktörü taşıyan kişilerin en geç yılda bir kez kalp muayenesi yaptırmasının faydalı olacağını belirten Dr. Öğretim Üyesi Sefa Tatar, bu risk faktörlerinin yalnızca kalp damar hastalıklarına değil, aynı zamanda kalp yetersizliği, aort damar hastalıkları ve inme gibi ciddi rahatsızlıkların gelişimine de zemin hazırladığını ifade etti. Kalbin, sevdiklerimizi barındıran en değerli organlarımızdan biri olduğunu vurgulayan Tatar, kalbimize sahip çıkmamız gerektiğini söyledi.
"Stresli bir yaşamı olan insanlarda stres başlı başına bir kalp damar hastalığı risk faktörü"
Özellikle son zamanlarda ülkemizde, hatta Konya’da hamur işi beslenme, sedanter yaşam, yüksek yoğunluklu margarinlerin tüketimi, et ve et ürünlerinin özellikle kırmızı etin tüketiminin ciddi kalp damar hastalığına sebep olduğunu ifade eden Sefa Tatar, "Bizim için önemli olan kişinin yakabildiği kadar kalori almasıdır. Eğer yaktığımızdan daha fazla kalori alıyorsak bu kalp damar hastalığı için bir risk faktörü oluşturmaktadır. Bunun için özellikle bu risk faktörüne sahip insanlarda, beslenme alışkanlığı, beslenme kültürü bozuk olan insanlarda günlük en az 30 dakika olacak şekilde, haftada en az beş defa olacak şekilde orta tempoda yürüyüş yapılmasını mutlaka öneriyoruz. Stresli bir yaşamı olan insanlarda stres başlı başına bir kalp damar hastalığı risk faktörü. En azından, egzersizle ve sporla hem stres seviyemizi düşürmüş oluyoruz hem kalp damar hastalıklarının gelişimini engellemiş oluyoruz. Bu manada spor yapılmasını, gerekirse profesyonel destek alınmasını tavsiye ediyoruz" diye konuştu.