Haberde, Avrupa Birliği'nin (AB) savunma kapasitesini artırmak için Türkiye gibi önemli ortaklara ihtiyaç duyduğu belirtildi.
Habere göre AB, bir yandan Rusya’nın kurallara dayalı dünya düzenine karşı yürüttüğü saldırgan politikalarıyla, diğer yandan da eski ABD Başkanı Donald Trump’ın benzer tutumlarıyla karşı karşıya kalmış durumda. The National Interest, bu iki güç arasında sıkışan Avrupa’nın güvenliğini sağlamada yalnız hareket etmesinin zorluklarına dikkat çekti.
Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı işgali sonrası yaptığı açıklamalarda dünya düzenine karşı bir mücadele başlattığını vurgulayan Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un sözleri hatırlatıldı. Lavrov, bu krizin yalnızca Ukrayna’yla ilgili olmadığını, tüm dünyayı ilgilendiren düzenin yeniden şekillenmesiyle ilgili olduğunu belirtmişti.
Trump yönetiminin Avrupa’ya karşı olan baskısı ise, Münih Güvenlik Konferansı’na Başkan Yardımcısı JD Vance’in gönderilmesiyle sürdü. Vance, Trump’ın mesajını açık şekilde iletti: Avrupa, güvenliği için daha fazla sorumluluk almalı. Aynı dönemde Trump’ın açıkladığı yeni gümrük tarifeleri de kıtada ekonomik endişelere yol açtı.
Artan tehditler karşısında AB, savunmaya yönelmeye başladı. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas tarafından sunulan “Readiness 2030” planı, 800 milyar avroluk kaynak öngörüyor. Ek olarak, tanıtımı Mayıs ayında yapılan SAFE adlı mali araç ile 150 milyar avroya kadar savunma kredisi verilmesi planlanıyor. Ancak tüm bu kaynaklara rağmen, uzmanlar hedeflere ulaşmanın zorluklarına işaret ediyor.
Brüksel merkezli Bruegel düşünce kuruluşu, Rusya’ya karşı caydırıcılığın sağlanabilmesi için AB’nin yılda 250 milyar avro ek savunma harcaması ve 300 bin ilave askere ihtiyaç duyduğunu açıkladı. Buna rağmen, AB'nin halen ortak bir komuta yapısından yoksun olması büyük bir zafiyet olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca Avrupa’daki farklı orduların parçalı yapısı, ABD’nin tek merkezden yönetilen 300 bin askerlik gücüne karşı daha az etkili kabul ediliyor. Askeri tedarik konusunda da AB’nin, Amerikan savunma sanayisi altyapısına erişim olmadan hedeflerine ulaşamayabileceği ifade ediliyor.
Uzmanlar Can Kasapoğlu ve Peter Rough’un yorumlarına göre, Avrupa’nın savunmada stratejik özerklik hedefi halen gerçeklikten uzak bir hayal olmaktan öteye geçemiyor.