Rapora göre Nisan 2025'te 4 kişilik ailenin açlık sınırı 24 Bin TL'yi geçti. Merkez Bankası 2025 sonu enflasyon tahmini ise yüzde 24.

Haberglobal.com'dan Mert İnan'ın haberine göre, ekonomideki dalgalı seyir sürerken, ortaya çıkan son veriler kafa karışıklığına neden olmaya devam ediyor. İstanbul Ticaret Odası'nın Nisan ayı verilerine göre, İstanbul'da fiyatlar aylık yüzde 3.2 arttı. Ancak bu oran Mart ayında yaşanan zirai don ve bu jeopolitik gelişmeler ışığında değerlendirildiğinde beklenenin çok üzerinde gerçekleşmedi. Öte yandan TÜRK-İŞ'in yayımladığı son rapor ise dar gelirlinin enflasyon karşısında ezildiğini ortaya koydu. TÜRK-İŞ raporuna göre Nisan 2025'te açlık sınırı 24 Bin TL'yi geçti. Buna göre, dört kişilik bir ailenin yalnızca sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gerekli olan açlık sınırı 24 bin 35 TL'ye yükselirken, bu rakam mevcut asgari ücret olan 22 bin 104 TL'nin üzerine çıkmış oldu. Raporda dikkat çeken bir diğer veri ise yoksulluk sınırı oldu. Konut, giyim, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri giderlerle birlikte dört kişilik bir ailenin insan onuruna yakışır bir yaşam sürebilmesi için gereken yoksulluk sınırı 78 bin 292 TL olarak belirlendi.

Merkez Bankası 2025 sonu enflasyon tahminini yüzde 24'e yükseltirken, 2026 yılı için enflasyon tahmini yüzde 12 seviyesi olarak belirlendi. Merkez Bankası, 2027'de enflasyonun yüzde 8'e gerilemesini de öngörüyor.

TÜRK-İŞ'in verilerine göre, dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı Nisan 2024'te 49 bin 19 TL olarak açıklanırken, bu rakam Nisan 2025'te 78 bin 292 TL'ye yükseldi. Bir yıl içinde yoksulluk sınırındaki artış yüzde 59.6'lık artışa işaret ederken, benzer durum, açlık sınırı tablosunda da yaşandı TÜRK-İŞ tarafından 2024 Nisan'da, 15 bin 49 TL olarak duyurulan açlık sınırı, Nisan 2025'de 24 bin 35 TL'ye çıkarak yüzde 59.7 oranında artmış oldu. 

Uzmanlar, özellikle gelir dağılımındaki dengesizliğin sürdüğüne dikkat çekerken, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, küresel konjektördeki dalgalanmanın, ekonomilerde iniş çıkışlara neden olduğunu belirtti. Türkiye'nin son bir yıldır enflasyonla güçlü şekilde mücadele ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şener, "Bu süreçte küresel ticaretteki düşüşler hem büyümeyi hem de fiyatları dalgalı hale getirebiliyor. İç piyasadaki beklentilerin olumluya çevrilmesi sorunu ise sürekli fahiş fiyat artışlarına yol açıyor. Türkiye mutlaka AB ile Gümrük Birliği Anlaşmasını yenilemelidir. Bu durum hem Çin hem Amerika hem de Hindistan gibi ülkelere karşı rekabet gücümüzü artırır."

Ekonomiyi kırgınlıklara karşı güçlü hale getirecek yapısal düzenlemelerin acilen hayata geçirilmesi gerektiğine de değinen Prof. Dr. Şener, "Son dönemde cari açıktaki iyileşme, Merkez Bankası rezervlerindeki güçlü yapı, ihracat artışının devam etmesi ekonomiye olumlu yansırken, bu olumlu havanın vatandaşın gelir düzeyi ve hayat pahalılığına yansıtılması önemli bir aşama olacaktır. Türkiye'de son dönemde makro-ekonomik veriler oldukça düzgün ilerlemesine rağmen, hayat pahalılığı, fahiş fiyat artışları ve gelirin tabana yayılması gibi sorunlara daha fazla önem verilmeli" diye konuştu.

Öte yandan ekonomiden yansıyan verilere göre yılın ilk dört ayında; Dolar yüzde 6,9, Euro ise yüzde 18,9 arttı. Nisan ayında Dolar yüzde 1.2 oranında, Euro ise yüzde 6.9 değer kazandı. Dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise Merkez Bankası'nın döviz pozisyonu. Döviz pozisyonu son dönemde 7.6 milyar dolara gerileyerek önemli bir düşüş yaşadı.

Kaynak: HaberGlobal