Son bir yılda içme suyu fiyatlarındaki yükseliş, vatandaşın bütçesini ciddi biçimde zorlamaya başladı. Bu süre içinde damacana sulara ortalama iki, bazı markalarda ise üç kez zam yapıldı. 19 litrelik damacananın eve servis fiyatı markaya göre değişmekle birlikte 135 liradan başlayıp 190 liraya kadar çıkıyor.

Eğer müşterinin elinde iade edilecek boş damacana bulunmuyorsa, toplam bedel 250 ila 300 liraya kadar ulaşabiliyor. Geçen yıla oranla fiyatlarda en az yüzde 50’lik bir artış gözleniyor. Üstelik zamlar yalnızca damacana sularla sınırlı kalmadı; 5 litrelik şişeler 25 ila 75 lira, 1,5 litrelikler 15 ila 35 lira, 330 mililitrelik küçük şişeler ise markasına bağlı olarak çok daha farklı fiyat aralıklarında satılıyor.

Suyun maliyeti yüzde 3

Araştırmalara göre, içme suyunun kendi maliyeti toplam satış fiyatının yalnızca yüzde 1 ila 3’ünü oluşturuyor. Başka bir deyişle, 150 liraya satılan bir damacananın içindeki suyun gerçek maliyeti en fazla 3 lira civarında. Kalan yaklaşık 147 liralık kısmı ise ambalaj, nakliye, personel, pazarlama ve reklam giderleri oluşturuyor.

Ancak sektördeki mevcut durum, bu gerekçelerin fiyat artışlarını tam olarak açıklamadığını ortaya koyuyor. Çünkü ambalajlarda hâlâ dönüşümlü sistem kullanılıyor, akaryakıt fiyatlarında son bir yılda kayda değer bir yükseliş yaşanmadı ve personel ücretleri de büyük ölçüde aynı seviyede kaldı. Tüm bu sabit giderlere rağmen, damacana su fiyatları hızla artmaya devam ediyor.

Tarifeye uyan yok

İstanbul Sucular ve Meşrubatçılar Odası verilerine göre, normal şartlarda İstanbul’da 19 litrelik damacananın 110 liradan satılması gerekiyor. Bu fiyat, TESK ve oda tarafından belirlenen resmî tarifeye dayanıyor. Ancak bugün bu tarifeye uyan marka neredeyse yok. Bazı küçük markalar “gelal kampanyası” gibi yöntemlerle bu seviyede satış yapsa da pazar payları yok denecek kadar düşük. İstanbul Sucular ve Meşrubatçılar Esnaf Odası Başkanı Ahmet Turan Akkaya, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Hiçbir gerekçe yokken yapılan zamları kabul etmiyoruz. Markaları Ticaret Bakanlığına şikâyet ettik” diyerek tepkisini dile getirdi.

Sektör yabancıların elinde

Türkiye Gazetesi'nin haberine göre Akkaya, “Pazarda yerli markalar neredeyse yok. İçme suyu gibi stratejik bir ürünün yabancı şirketlerin kontrolünde olması hem sağlık hem de fiyat açısından manipülasyona açık bir durum. Geçen yıldan bu yana akaryakıt bu kadar artmadı. Başka nakliyeyi etkileyen ne var bilmiyoruz. Bir anlamda yabancılar tarifeyi belirlemiş oluyorlar. Onlar ne isterse o oluyor. 22 su firması yabancıların. Pazarın önemli bölümünü ellerinde tutuyorlar” ifadelerini kullandı.

Kesilen cezalar yetersiz

Mayıs ayında Rekabet Kurumu, sektörün en büyük iki firmasına ortak fiyat politikası belirledikleri gerekçesiyle 26 milyon TL idari para cezası kesti. Ancak uzmanlara göre bu ceza, firmaların yüksek ciroları karşısında caydırıcı olmaktan çok uzak. Yüksek cirolara oranla bu miktarın “devede kulak” kaldığını belirten sektör temsilcileri, fiyat rekabetinin yerine sessiz bir kartel düzeninin oluştuğunu öne sürüyor.

En çok şikayet su piyasasında

Fiyat artışları kadar dikkat çeken bir diğer problem de hijyen ve hizmet kalitesi. Son aylarda özellikle damacana sularla ilgili “kirli, yosunlaşmış veya kötü kokulu bidonlar” en fazla şikâyet edilen konular arasında yer alıyor. Tüketiciler, bazı markaların dönüşümlü damacana sisteminde hijyene yeterince özen göstermediğini savunuyor. Kuryeler de benzer bir problem yaşıyor. Damacana su taşımak artık istenmeyen bir iş hâline geldi. Bu da teslimatlarda gecikmelere ve müşteri memnuniyetinin daha da düşmesine yol açıyor.

Restoranlarda su fiyatları adeta el yakıyor. Paketli suyun satış fiyatları mekândan mekâna değişse de aradaki fark oldukça dikkat çekici. 330 mililitrelik bir şişe su bazı restoranlarda 30 liraya satılırken, kimi yerlerde bu fiyat 90 liraya kadar çıkıyor. Bu da bazı işletmelerin bir şişe sudan yüzde 500’ün üzerinde kâr elde ettiği anlamına geliyor. Aksaray’da yaşanan bir olayda, bir restoranda iki adet 0,33 litrelik suyun 170 liraya satıldığı tespit edilmiş ve yapılan şikâyet sonrasında işletmeye para cezası uygulanmıştı. Bakanlık, ülke genelinde fahiş fiyatla su satan işletmelere yönelik denetimlerin başlatıldığını açıkladı.

Teslimat ve hizmet ücretleri de su fiyatlarındaki artışın bir diğer nedeni olarak öne çıkıyor. Eve sipariş verildiğinde 19 litrelik damacananın fiyatı 150 lirayı aşarken, toptan satış noktalarında aynı suyun “gel-al” fiyatı 35 liraya kadar düşebiliyor. Bu kadar büyük fark, tüketicilerin suya yapılan zamdan ziyade, teslimat ve hizmet bedelleriyle ek ücret ödemek zorunda bırakıldıkları yönünde tepki göstermelerine yol açıyor.

Kaynak: Türkiye Gazetesi