Alzheimer hastalığı kişinin irade ve şuur serbestliğini ortadan kaldıran bir hastalıktır. Doğal olarak çabuk kandırılabilirler, ikna edilebilirler. İstemedikleri daha doğrusu sonucunu öngöremedikleri herhangi bir anlaşma veya sözleşmeye imza atabilirler. Bu durumda dolandırılmış olurlar. Dolandırıldıklarını büyük ihtimalle kendileri fark etmeyeceklerdir. Çünkü fark edebilme yetileri de ortadan kalkmıştır. Bu büyük bir senedin altına imza atmak olabilir, evini satmak şeklinde bir imza olabilir ya da kişinin mal varlığından yararlanmak için uygun olmayan kandırma yoluyla yapılan evlilik anlaşması altına atılmış bir imza olabilir. Bu koşullarda bunu fark eden kişinin yakınları başvuruda bulunur. Başvuruda bulunulduğu andan itibaren, kişinin altına atmış olduğu resmi sözleşmedeki imzanın geçerli olup olmadığı yönünde bir tıbbi araştırmaya gidilir. Tıbbi araştırmanın birincil koşulu, kişi imzayı atarken gerçekten o imzayı neden attığını, imzanın anlamını ve sonuçlarını kavrayabilme yeteneğinin bulunup bulunmadığını ve sonuçlarını kavrama yeteneği yoksa kandırılıp kandırılmadığını ve ikna edilebilirlik oranının ne olduğunun anlaşılabilmesi gerekir. Bunun için adli tıbbi inceleme yapılır. Adli tıbbi inceleme, farklı disiplinlerdeki tıp alanlarından gelen hekimler tarafından yapılır ama birinci görevi adli tıp uzmanı ve psikiyatri uzmanları yer alır. Nöroloji uzmanları bu konuda söz sahibidirler. Hepsi bir araya gelirler. Kişinin Alzheimer tanısı aldığı andan itibaren bu yetilerini ne zaman kaybettiğini incelerler ve buna göre imza attığı tarihteki kandırılabilirlik oranını değerlendirerek bir rapor düzenlerler.

Muhabir: Öznur Dede