Kalabalığa teşekkür ederek konuşmasına başlayan Dervişoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kurulan “Terörsüz Türkiye” komisyonuna İYİ Parti’nin katılmayacağını kesin bir dille yineledi. Komisyonun içinde AK Parti, CHP, MHP, DEM Parti, HÜDA PAR ve Yeni Yol Partisi’nin bulunduğunu, ancak İYİ Parti’nin bu yapıya güven duymadığını vurguladı.
Terörsüz Türkiye sürecini bir “eczane” metaforuyla anlatan Dervişoğlu, çözüm önerilerini ise “kaçak ilaç” benzetmesiyle eleştirdi. Alanda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yönelik “Bahçeli istifa” sloganlarına karşılık olarak Bahçeli’nin yerinde kalması gerektiğini söyledi. Milletin büyük sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade eden Dervişoğlu, artık bu sorunların çözülmesi gerektiğini belirterek miting alanındaki kalabalığın desteğini övdü ve duygusal ifadelerle bağlılık mesajı verdi.
Konuşmasında Bursa’da yaşanan orman yangınlarına da değinen Dervişoğlu, yeşil alanların küle döndüğünü, yalnızca doğanın değil insanların da ağır bedeller ödediğini dile getirdi. Yangının yalnızca fiziksel değil, duygusal etkiler yarattığını söyledi. Türkiye’nin mevcut siyasi tablosunu değerlendiren Dervişoğlu, iktidarın geldiği noktayı, “geldiği yeri unutmuş, makamı şahsiyet zannedenler” diyerek eleştirdi.
Türkiye’nin değerlerinden uzaklaştırıldığını iddia eden Dervişoğlu, iktidarın kıyıları, dereleri, doğal alanları ranta açtığını, dış politikada ise İsrail ve çevre ülkelerle bağlantılı çıkarlar uğruna ülkeyi riske attığını ileri sürdü. Türksüz ve cumhuriyetsiz bir Türkiye planlandığını, bu hedefin farkında olduklarını söyledi. Türkiye’nin son 25 yılda çürütülerek, küçültülerek, yoksullaştırılarak yönetildiğini ifade etti ve bu dönemde halkın sürekli baskı altında yaşadığını savundu.
Siyasi ve basın özgürlüğü konusunda da eleştirilerde bulunan Dervişoğlu, siyasetçilerin, belediye başkanlarının ve gazetecilerin tutuklu olduğuna dikkat çekerek demokratik sistemin işlevini yitirdiğini ileri sürdü. İYİ Parti’nin artık daha güçlü ve kurumsallaşmış bir yapıya sahip olduğunu söyleyen Dervişoğlu, “başına buyrukluk” döneminin sona erdiğini belirtti.
Komisyonun kurulma gerekçesinin Öcalan’ın telkinleri olduğunu iddia eden Dervişoğlu, bu çerçevede İYİ Parti’nin 533 önergesinin reddedildiğini ancak aynı Meclis’in Öcalan’ın isteklerine kulak verdiğini savundu. Bu nedenle komisyonda yer almayacaklarını açıkça beyan etti. Gerçek komisyonun milletin meydanlarında olduğunu söyledi.
1 Ekim 2025 itibarıyla başlatılan sürecin kamuoyundan gizlendiğini dile getiren Dervişoğlu, sürecin AK Parti, MHP, Öcalan ve Kandil arasında yürütüldüğünü öne sürdü. Sürecin şeffaflık taşımadığını ve ne milletin ne de Meclis’in bilgilendirildiğini söyledi. Milli kimlik, vatandaşlık tanımı ve Lozan Antlaşması’nın bu süreçte tartışmaya açıldığını belirtti.
PKK’nın Suriye kolu YPG/PYD’nin uluslararası destekle güçlendirildiğine dikkat çeken Dervişoğlu, silah bırakma gibi gösterişli adımların perde arkasındaki gerçekleri gizlemeye çalıştığını ifade etti. Kurulan komisyonların çözüm için değil, sorunları büyütmek için kurulduğunu savundu. Türk milletinin kutsallarının tartışmaya açılmak istendiğini, bu sürecin Öcalan’ın telkinleriyle yürütüldüğünü ve milletin bu şekilde aldatıldığını söyledi.