Dünya’daki tüm yaşam, yer yüzeyinin hemen altından atmosferin en üst noktasına kadar 150-180 kilometrelik bir bantta bulunur. Bu mesafe Dünya’nın büyüklüğüne kıyasla, bir yumurtanın kabuğu kadar incedir.

Hava!

Hemen şu an cama veya balkona çıkın ve derin bir nefes alın. Akciğerlerinizin hava ile dolduğunu ve rahatladığınızı hissedeceksiniz. Çoğunlukla azottan oluşan ve Dünya atmosferinin genelini oluşturan yaşam kaynağımızdır. 

Atmosferimiz bol miktarda oksijen içerir ve bu yaşamımızı devam ettirebilmemiz için şüphesiz çok değerli. 

Su!

Günde en az 2.5 litre içmemiz doktorlar tarafından önerilen su, evrende çok yaygındır aslında. Hidrojen (2x) ve oksijenden meydana gelir. Birçok gezegende de genelde donmuş olarak bulunduğu saptanmıştır. Gezegenimizde ise sıvı olarak bulunur, bunu mümkün kılan şey de Güneş ile Dünya arasındaki mesafedir. Biraz daha yakın olsak Merkür gibi yanabilir, uzak olmamız durumunda ise Mars gibi donabilirdik. 

Yeryüzü!

Bahsettiğimiz hava ve su sürekli hareket halindedir. Dünya, elementleri sürekli yukarı aşağı hareket ettiren tektonik bir yapıya sahiptir ve karbon emisyonu ile atmosferin dengesini sağlayıp yaşamımızı kolaylaştırır. 

Ay!

Ve son olarak da Ay. Dolunay zamanları tam anlamıyla meydana çıkan ve Dünyanın yaşam dengesinde önemli bir rolü olan Ay… Yüzeyi sayısız kraterle doludur, bunlar geçmişte asteroitler ve göktaşları ile olan çarpışmaların yaraları. Gece vakti güneşten aldığı bir miktar ışığı Dünyaya yansıtması da uydumuz olan Ay’ı bizim için değerli kılan sebeplerden. 

Sonuç olarak Dünya, şu ana kadar keşfedilen gezegenler göz önüne alındığında yaşam için tek uygun gezegendir. Gelecek neler getirir bilinmez ancak, Dünya şu an için sahip olduğumuz tek ev ve açıkçası onu korumak, ona iyi davranmak bizim görevimiz.

Kaynak: Haber merkezi