Yangında hayatını kaybedenler arasında oğulları Bilal ve Enes Gültekin, kızı Rumeysa Gültekin, gelini Zehra Sena Gültekin ile torunları Sümeyye, Yusuf Sinaneddin, Muhammed Selin ve Bekir Sadık da bulunuyordu. Gültekin, kaybettiği çocuklarının ve torunlarının ardından yaşadığı psikolojik durumu kelimelerle ifade etmenin mümkün olmadığını dile getirirken, torunları için her gün mezarlığa üçer balon götürdüğünü ve bu balonların gökyüzünde süzülüşünü onları canlı gibi hissettiği anlar olarak tanımladı.
Yangının ardından geçen 167 günü tarif ederken, ailesiyle birlikte hayatlarının tamamen altüst olduğunu, uyuyamadıklarını, yiyip içemediklerini ifade etti. Olayın yalnızca maddi bir zararla atlatılabilecekken ihmaller sonucu bir faciaya dönüştüğünü savundu. Otel sahiplerinin yangın sırasında binada olup arabalarını kurtarmaya çalıştığını iddia eden Gültekin, ailesinin altıncı katta mahsur kaldığını, buna rağmen gerekli müdahalenin yapılmadığını söyledi.
Avukat Yüksel Gültekin, yürütülen soruşturma için savcılığa teşekkür ederken, Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin de olayda sorumluluğu olduğunu vurguladı. Bilirkişi raporlarında bu iki kurumun birinci derecede sorumlu olduğunun belirtildiğini ve yıllar öncesine dayanan denetim raporlarında yangınla ilgili ciddi eksiklikler tespit edilmesine rağmen hiçbir işlem yapılmadığını kaydetti.
Bu faciadan yalnızca otel yönetiminin değil, devletin ilgili kurumlarının da sorumlu olduğunu savunan Gültekin, yaşadığı sürece bu ihmallerin üstünün örtülmemesi için mücadele edeceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı ve ailesi başta olmak üzere çeşitli siyasi liderlerin, bürokratların ve halkın kendisine gösterdiği destekten dolayı teşekkür etti. En büyük teşekkürü ise yanlarından ayrılmayan, kendilerine evlat gibi sahip çıkan gençlere ettiğini söyledi.
Bu olayın siyasallaşmaması gerektiğini vurgulayan Gültekin, suçluların şahsi sorumlulukları çerçevesinde yargılanmasını istediğini, tek amacının adaletin yerini bulması olduğunu belirtti. Yangında kaybettiği yakınlarının isimlerini yaşatmak için bir vakıf kurduklarını, bu vakıf aracılığıyla hayır müesseseleri kurarak onların hatırasını yaşatmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.