Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"2. İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi münasebetiyle sizleri ağırlamaktan mutluluk duyuyorum.
Müslümanlar olarak dünya nüfusunun yüzde 25'ini oluşturuyoruz. 57 ülkenin dünya ticaretinden aldığı pay ise sadece yüzde 11 civarındadır. Küresel ekonominin yaklaşık yüzde 9'unu teşkil ediyoruz. Bu rakamlar İslam Alemi olarak aramızdaki ticaret, yatırım, finans, iş birliği imkanlarını en üst düzeye çıkarmamız gerektiğini anlatıyor. Zirvemizde yapılan ve yapılacak tartışmaların bu noktada çok faydalı olacağına inanıyorum. 3 gün sürecek zirve boyunca birbirinden seçkin isimler pek çok önemli meseleyi değerlendirme fırsatı bulacak.
Faize dayalı ekonomik sistemle kararlılıkla mücadele etmiş bir kardeşinizim. Eşitsizlikleri derinleştiren, gelir adaletini bozan, milyarlarca insanı bir avut kapitalistin kölesi haline getiren sisteme daima itiraz ettim, yine itiraz ediyorum. Her ne suretle olursa olsun faizi ve faize dayalı bir ekonomik sistemi meşru göremeyeceğimizi sık sık ifade ettik. Bunun yanında faizin ekonomide, üretimde, ticarette ve sosyal hayatta yol açtığı sıkıntılara dikkat çektim. Muhalafet her konuda olduğu gibi bunda da karşımıza dikildi. Doğru politikalarda dahi, yerli ve milli duruş sergileyemediler. Kendisine ezberletilenlerin ötesine geçemediler, daha doğrusu buna cesaret edemediler. Oysa insanlığı faize mahkûm bırakan küresel sisteme itiraz etmek takdir edilecek vakur bir tavırdır. Tayyip Erdoğan olarak 'faizsiz ekonomi' özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim.
Dünyada artan eşitsizlikler, finansal krizlerin oluşturduğu güven bunalımı, iklim değişikliklerinin getirdiği ciddi ekonomik riskler bizimle birlikte başkalarını da yeni modeller geliştirmeye teşvik etti. Tam da bu noktada 'İslami Ekonomi' ilkeleri risk paylaşımını, adaleti ve toplumsal dayanışmayı merkeze alan özgün yapısıyla öne çıkıyor. Ancak hâlen hedeflediğimiz seviyelerin uzağında olduğumu da belirtmem gerekir. Tüm teşviklerimize rağmen, ülkemizde katılım bankacılığının yüzde 8.1 oranında kalmasını açıkçası biz yeterli bulmuyoruz. Türkiye Varlık Fonu tarafından gerçekleştirilen, toplamda 1 milyar dolarlık sukuk ihracı kıymetli olsa da önümüzde hâlâ ciddi bir mesafe var. Halk Bank'ın 'Katılım Finansı' sektöründe hizmet verecek olmasını memnuniyetle karşılıyor, aldıkları bu karardan dolayı kendilerini tebrik ediyorum.
Alternatif modellerin yaygınlaşması noktasında hepimize görevler düşüyor. İslami Ekonomi'nin, 'faizsiz ekonomi'nin de önüne geçen ilkeleri, düzenlemeleri ihtiva ettiğinin unutulmaması önemlidir. Küresel ekonominin kaotik atmosferinde İslami finansın sunduğu etik, adil ve sürdürülebilir yaklaşımlar, çok detaylı bir şekilde mercek altına alınacaktır.
İçerde 'Terörsüz Türkiye' hedefimize sağlam adımlarla ilerliyoruz. Her şeye karşı çıkan mutlu azınlık dışında siyaset kurumu ve tolum 'Terörsüz Türkiye' hedefine destek veriyor. 40 yıl boyunca her biri canımızdan bir parça olan kayıplarımız haricinde ülkemizin 2 trilyon dolarına mâl olan bir beladan kurtulmaya çok yakınız. İnşallah dikkatli, sabırlı, samimi, sağ duyulu bir süreç yönetimiyle bu sefer menzile varacağımıza inanıyorum.
Ekonomi cephesinde 2 yıl dirayetle uyguladığımız, makro ekonomik istikrar ve reform programının olumlu sonuçlarını görmeye başladık. Temel hedefimiz olan enflasyonda gözle görülür iyileşmeler kaydettik. Yıllık enflasyon 11 aydır kesintisiz düşüyor. Nisan ayında son 40 ayın en düşük seviyesine geriledik. Hedefimiz net: Enflasyonu kalıcı şekilde tek haneli seviyelere indireceğiz. Petrol fiyatlarındaki düşüş, hem enflasyonu hem dış açığı aşağı çekiyor. Merkez Bankamızın brüt rezervleri 153 milyar doları aşmış durumda. İstihdam cephesinde de güçlü bir performans var. Mart ayında işsizlik oranı yüzde 7.9'a geriledi. 2005'ten bu yana en düşük seviyeyi gördük. Bununla birlikte emek yoğun sektörleri de yakından takip ediyoruz. Tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya sektörlerinde çalışan, özellikle çalışan başına aylık 2500 TL KOSGEB desteği vermeye başladık. Kamu maliyesinde disiplinimizi koruyoruz. Hiçbir boşluk bırakmadan, gözbebeğimiz reel sektörümüzü ihmal etmeden çok boyutlu anlayışla süreci titizlikle yürütüyoruz. Ekonomi yönetimimizin yanı sıra biz de reel sektörümüzün nabzını tutuyor, gerekli tedbirleri alıyoruz. KOBİ'lerimiz için desteklerimizi sürekli güçlendiriyoruz. Geçtiğimiz hafta imalatçı KOBİ'lerimizin yatırım ve işletme harcamaları için 30 milyar TL'lik yeni bir paket açıkladık. Ekonomik konjektür ve sektörlerin ihtiyaçlarına göre yeni destek paketlerini hızla hayata geçireceğiz.
Geride bıraktığımız 2 yılda, mesafe aldığımız ekonomi programımızı hedeflerimize ulaşana kadar uygulamakta kararlıyız. Bu gün açıklanana büyüme rakamları doğru yolda olduğumuzu bir kez daha teyit etti. Türk ekonomisi 19 çeyrektir kesintisiz büyüyerek gücünü bir kez daha ispat etti.
Biz Cumhuriyet tarihinin en düşük enflasyon ve faiz oranlarını yakalamış bir hükûmetiz. Böyle bir dönemde 3-5 ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan 'Gezi olayları' olmasaydı Türkiye çok farklı bir konumda olurdu. Gezi ile başlayan 15 Temmuz ihanetiyle iyice şiddetlenen, ülkemize yönelik saldırılar zinciri yakın zamana kadar devam etti. İstanbul merkezli yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına müteakip sergilenen sokak terörü ve boykot çağrıları da bu çağrıların devamı niteliğindeydi. Ana muhalefet partisi genel başkanının milli markaları hedef gösteren, Türkiye'yi yurt dışına şikayet eden sorumsuz tavrı aslında nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu göstermeye kâfidir.
Hırsları akıllarını esir alanlara şunu hatırlatmak istiyorum; 'Tayyip Erdoğan kaybetsin de gerekirse Türkiye batsın' anlayışıyla hiçbir yere varamazsınız. Hele hele yolsuzluklarınızın üzerine bant çekemezsiniz. Muhterisler bu güne kadar başarılı olamadı, inşallah bundan sonra da başarılı olamayacaktır.
Emeklilerimizin 4 bin TL olan kurban bayramı ikramiyelerini yarından itibaren ödemeye başlayacağımızın müjdesini burada sizlerle paylaşmak istiyorum"dedi