a.Hukuk
İnsan için cemiyet, cemiyet için hukuk nizamı, kanun gereklidir. Bu istisnasız her toplum için böyledir. Ancak hukuk her zaman yazılı, düzenlenmiş kanunlara dayanmaz. Bazen örf, âdet ve gelenekler kanunların yerini alır. İşte Cahiliye devrinde de durum böyledir.
Arapların umumi bir hükûmetleri olmadığı gibi teşri ve kaza mercii de yoktur. Aralarında anlaşmazlık çıktığı zaman kabile başkanı veya kâhine başvurulur. Bunlar âdet ve ananeye göre hükmederler. Fakat hükmün icrası için muayyen bir usul de mevcut değildir. Hükmü veren veya hak sahibinin manevî nüfuzu burada rol oynamaktadır.[1] Evlenmeyle ilgili olarak İki kız kardeşle birden evlenmek ve sınırsız olarak birden fazla kadınla evlenmek mümkün idi. Üvey anne ile evlenmek, kızlarını veya eşlerini değiştirme de görülmektedir. Boşanma da farklı şekillerdeydi. Kişi eşini on kez boşayıp vazgeçerek evliliğe devam edebilir, erkek karısına 2 yıldan fazla yaklaşmaz ve buna yemin ederse boşanmış sayılırlardı, kadın belli bir meblağ vererek eşinin boşanmasını talep edebiliyordu. Ama kadınlar boşandıktan sonra hamile olma ihtimaline karşı 1 sene bekâr bekletilirdi. Borç verme ve ödeme usulü, Paraya ihtiyacı olanlar, paralı kimselerden ödünç alır, muayyen zaman sonunda faiziyle öderlerdi. Ödeme, zaman geldiği halde yapılmazsa alacaklı borçluya “ya öde, ya artır” derdi. Borçlu “şu kadar zaman sonra şu kadar fazlasıyla ödeyeyim” der ve böylece faiz katlanarak devam ederdi. Cezalandırma usulü ise kısas veya diyet şeklindedir.
b. Arap adet ve gelenekleri
- Ölü Gömme Uygulamaları: Cahiliye döneminde Araplar, cenazelerini yıkarlar, kefenlerler, üzerine dua okurlardı. Ölünün tabuta konulmasından sonra, velisi ayağa kalkarak, ölünün bütün iyiliklerini sayar, metheder ve sonra cenaze defnedilirdi.
Müşrik Araplar, ölenin mezarının yanma bir deve getirirler, devenin boynuna bir halka takarlar ve hayvanı ölünceye kadar bu şekilde mezarın yanında bırakırlar veya mezara gömerlerdi. Bu uygulama Beliyye’dir. Cahiliye Dönemi’nde bir kişi Öldüğü zaman Araplar, çarşı, pazar, sokak ve evlere adamlar göndererek bir kimsenin öldüğünü ilan ederlerdi. Şerefli birisi öldüğü ya da öldürüldüğü zaman, kabilelere bir atlı gönderilir oradan öldüğü anlaşılırdı. Cenazeye katılan müşrik Araplar bir takım aşırılıklarda bulunur, üzüntülerini dile getirmek için elbiselerini değiştirirler, matem elbisesi giyerlerdi. Cenaze geçerken de ayağa kalkarlardı. Yine Cahiliye Dönemi’nde cenaze sahipleri yemek hazırlayarak cenazeye katılanlara ikram ederlerdi. - Kızları diri diri Gömme Uygulamaları: Cahiliye Dönemi Arapları ’nın kötü adetlerinden biri de kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeleriydi. Onlar bunu namuslarını korumak veya ar telakki ettikleri için, bazıları da sakat ve çirkin olarak doğduklarından yapıyorlardı.
- Konukseverlik: Arap toplumu tamamıyla kötü hasletlere sahip değildi. Özellikle konukseverlikleri dikkat çekicidir. Araplarda mal gaye değil, araçtı. Mal, onların sıkıntıda olanları kurtarmak, muhtaçlara yardım etmek ve bunun gibi kutlu gayeleri gerçekleştirmek için bir araç idi. Geceleyin yolculuk yapanların, yollarını kaybetmeleri işten bile değildi. Yolunu kaybedenlerin yollarını bulmaları için, yüksek yerlerde ateşler yakmak Arapların geleneği idi. Ateş, Araplar arasında ziyafete daveti temsil ederdi. Yaktığı ateşlerin misafir çekmesini çok isterlerdi. Onun için kölelerine ateşi alevlendirmeye devam etmelerini, onu sürekli odun ve çalılarla beslemelerini emrederdi. Bunu, misafirin ateşe gelmesi umuduyla yapar, kölesine de, eğer ateşi görüp de bir konuk gelirse ona özgürlüğünü bağışlamayı vadederdi.
- Diş Atma Âdeti: Araplarda çocuklar diş değiştirdikçe çıkan dişleri baş ve şahadet parmaklar arasına alıp “bundan daha güzeliyle değiştir” diyerek güneş ışığına doğru atarlar ve böyle yapılırsa yeni dişlerin doğru ve sağlam çıkacağına ve çocuklarının, yaşadıkları müddetçe diş ağrısı çekmeyeceklerine inanırlardı.
- Cahiliye çağında aile hayatına, dostluğa, eli açıklığa, yemek, av adet ve edeplerine de rastlanılır. Cahiliye Arapları, ekin ve hayvanların bir kısmını Allah’a, bir kısmını da putlarına ayırırlar, hatta Allah’ın payına düşeni alır, putların payına eklerlerdi ama putlarının payından alıp öbürüne eklemezlerdi. Ayrıca yağmur duasına çıkma âdetinin Cahiliye dönemi Arapları arasında da mevcuttur.