MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'deki partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, 16 milyon emeklinin daha insanca ve huzur içinde yaşamaları gerektiğini vurgulayarak, emekli maaşlarının iyileştirilmesinin enflasyonun üzerinde artırılması gerektiğini ve bu artışın kök ücrete yansıtılmasını dilek ve beklentileri olarak ifade etti.
Bahçeli ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yıl dönümünün yaklaştığını belirterek, Türkiye'nin bir yeryüzü cenneti olduğunu ve egemenliğin Türk milletinin yegane sahibi olduğunu vurguladı. Türk vatanının kıyamete kadar korunması gereken bir miras olduğunu ve bu vatanın hain ve düşmanca emellerle asla bölünemeyeceğini söyledi.
Cumhur İttifakı'nın Türkiye'nin geleceği için önemli bir role sahip olduğunu ifade eden Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin geçmiş dönemlerde çözümsüz gibi görünen sorunları çözdüğünü ve ülkeye güç kattığını vurguladı. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'nın güçlü olduğu sürece vatandaşların refah içinde yaşayabileceğini ve demokrasinin güvence altında olduğunu belirtti.
'CHP YOLDAN ÇIKMIŞTIR'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, muhalefeti eleştirerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun son açıklamalarına değindi. Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun "Bu iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoktur" sözlerini hatırlatarak, bu ifadenin millete yönelik bir hakaret ve düşmanlık beyanı olduğunu belirtti. Parti içinde yaşanan çalkantılar sonucu sarsılan Kılıçdaroğlu'nun milletin tercihlerine tahammülsüzlük sergilediğini vurgulayan Bahçeli, bu tavrın faşist düşüncelerin bir yansıması olduğunu ifade etti. Bahçeli, Türk milletinin doğrudan ve aracısız olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı seçtiğini, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'ni oluşturduğunu ve güvenoyunu verdiğini hatırlatarak, bu durumun siyasi meşruiyet ve meşruiyet eksikliği iddialarını çürüttüğünü dile getirdi. MHP Genel Başkanı, CHP'nin yolunun sapmış ve yozlaşmanın derinlerine düşmüş olduğunu ifade etti. Ayrıca, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'nın kuru polemiklere girmeyecek kadar odaklı ve bilinçli olduğunu vurgulayarak, Türk milletinin gerçek gündemi, ülkenin hedefleri ve uluslararası gelişmelerle meşgul olduklarını belirtti. Bahçeli, zillet ittifakını da Türk milletinin takdirine bıraktı. Son olarak, 31 Mart 2024 seçimlerinde milletin gerçek iradesinin ortaya çıkacağına inandığını ifade eden Bahçeli, zilletin, rezaletin ve hıyanetin hesaplarının kapanacağını sözlerine ekledi.
"BİRİNCİ GÜNDEMİMİZ DEPREM"
Azimli bir şekilde devam edeceklerini söyleyen Devlet Bahçeli " "Birinci gündem konumuz; depremin hasarlarını tümüyle onarmak, yaraları sarmak, yeni ve güvenli 650 bin konutu inşa ederek depremzedelere teslim etmektir. İkinci gündem konumuz; sosyal ve ekonomik reformlarla toplumsal refah ve rahatlamayı daha da güçlendirmek, daha da genişletmek ve nihayet her kesime yaymaktır. Enflasyonla mücadelede başarılı sonuçlar alınmaktadır. Herkesin ortak şikayeti olan hayat pahalılığı günden güne tesirini kaybedecektir. Sayıları 16 milyonu bulan emeklilerimizin insanca ve huzur içinde yaşayacakları bir ücret düzeyine kavuşmalarından başka seçenek ise kalmamıştır. Emekli maaşlarındaki muhtemel iyileştirmeler, enflasyon üzerinde zam verilmesi, hatta zammın kök ücrete yansıtılması samimi dileğimiz ve beklentimizdir. Ayrıca küçük ölçekli iş yapan esnaflarımızla çiftçilerimizin prim yükünün hafifletilmesi, ev hanımlarına sigorta desteği sağlanması hususunda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Bu çerçevede küçük esnafın emeklilik gün sayısı aşağıya çekilmeli ve 7 bin 200'e indirilmelidir. Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümü şerefine memurlarımızdan işçilerimize, emeklilerimizden esnaflarımıza, çiftçilerimizden dar ve orta gelirli insanlarımıza varıncaya kadar sosyal ve ekonomik yönden hepsinin yüzünü güldürmek boynumuzun borcudur" dedi.
"BU SOYSUZLARIN KÖKÜ KURUTULACAKTIR"
Devlet Bahçeli, üçüncü gündem maddesinin terörle mücadele olduğunu ve bu alandaki başarıları halkın güvenliği ve ülke için önemli bir adım olarak değerlendirdiklerini ifade etti. Bahçeli, terörün kanlı döngüsünü tamamen kırmayı ve milletin güvenliğini sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Ayrıca, 1 Ekim Pazar günü gerçekleşen İçişleri Bakanlığı'na yönelik bombalı saldırı girişimini hatırlatarak, "Bu kanlı eylemi, 'PKK'nın Ölümsüzler Taburu' isimli şerefsiz bir aparatının gerçekleştirdiği belli olmuştur. Terörün sonuç alması, Türkiye'ye geri adım attırması, haklı mücadeleyi sekteye uğratması asla, kata mümkün değildir. Bu haşaratların, bu insanlık defolarının, bu soysuzların inşallah kökü kurutulacaktır. Terörle huzur, terörle güvenlik, terörle insanlık arasında ikinci bir seçenek yoktur. Bölücü terör örgütü karşısında şaibeli ve şüpheli duruş sergileyen, canilere sahip çıkan veya onlardan medet uman kim varsa, durumunu tekrar gözden geçirmeli, hıyanetle çakışan yollarını derhal ve ön şartsız ayırmalıdır. Elbette 1 Ekim tarihli terör saldırısının önü ve arkası süratle aydınlatılacak, teröristlerin Kayseri'den Ankara'ya nasıl geldikleri, yardım ve yataklığın kimler tarafından yapıldığı açıklığa kavuşacaktır. "Bu saldırıdan hemen sonra sosyal medyadan İçişleri Bakanlığı ekseninde maksatlı tartışmaların körüklenmesi, eski ve yeni bakanlar arasında fitne ve fesat üretiminin tahrik edilmesi Türkiye düşmanlarının değirmenine su taşıyan arsızlık ve ahlaksızlıktır. Tescilli FETÖ'cülerin özellikle Sayın Süleyman Soylu'ya iftira kuyruğuna girmeleri, bazılarının da görevdeki İçişleri Bakanı'nı kötülemeleri ülkemize kurulan zaman ayarlı bir tuzaktır. Üstelik emniyet teşkilatında tecrübeyle ve kahramanca görev yapan, fakat bir sebepten dolayı görevden alınan bazı isimler etrafında dedikodu kampanyasına tevessül edilmesi asla doğru ve hakkaniyetli bir uygulama da değildir. Terörle mücadeleyi cesaretle ve inanmışlıkla icra eden kamu görevlilerimizin itibarlarıyla ve mesleki onurlarıyla oynanması çok tehlikeli sonuçlara sebebiyet verecektir. Bu vatan için kim canını ortaya koyar diye sorulduğunda; sağına, soluna bakmadan, arkasını önünü kollamadan 'ben varım' diyen vatan evlatlarına sahip çıkmak, üstlendikleri makam ve görevlerinde sabit tutmak milli güvenliğimizin kaçınılmaz bir gereğidir. Nefisleri ve ertelenmiş hesapları çatıştırarak devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek çok zordur. 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünden sonra vatana ve millete fedakarlıkla hizmet eden evlatlarımızı darıltırsak, incitirsek, kırıp küstürürsek, Allah muhafaza, günü geldiğinde, ihtiyaç hasıl olduğunda sonu şehadet veya gazilik olan şanlı bir mücadele esnasında arasak bile hiç kimseyi bulamayız" dedi.
"DARBE ANAYASASI TÜRKİYE'YE LAYIK DEĞİLDİR"
Devlet Bahçeli, dördüncü gündemin yeni anayasa olduğunu açıkladı. Bahçeli, Türkiye'ye demokratik bir yapı, tüm kesimleri kapsayan bir anayasa, mutabakata dayalı bir metin, milletin beklentilerine cevap veren bir hukuk düzeni, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile uyumlu bir anayasa tasarımını hedeflediklerini vurguladı. Ayrıca, yeni anayasanın Türkiye'yi geleceğe taşıyacak, yeniçağı yansıtan ve Türk milletinin ve Türkiye'nin yüzyılının hukuki temellerini oluşturacak nitelikte olmasını "Milliyetçi Hareket Partisi yeni anayasanın hazırlanmasında 100 maddelik teklif metniyle hazırdır. Toplumun her kesimi bu sürecin içinde olmalıdır. TBMM'nde temsil edilen siyasi partiler sorumluluktan kaçmak yerine, milletimizin taleplerine müzahir, yapıcı ve destekleyici tavır ve tutum içinde hareket etmelidir. Darbe anayasası Türkiye'ye layık değildir. Artık vakit gelmiştir. Kılıçdaroğlu'nun tek adamla anayasa olmaz çıkışı aymazlıktır, akılsızlıktır, ayıptır. Kaldı ki Türkiye'de tek adam sistemi falan diye bir şey yoktur. Bu uydurmanın anayasa hazırlığını istismar etmek ve minder dışına çıkmak için kullanıldığı açıktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümünü yeni bir anayasayla taçlandırmak hem Milliyetçi Hareket Partisi hem de Cumhur İttifakı için ortak hedeftir. Beşinci gündem konumuz; adaletten sanata, sanayiden eğitime, ulaştırmadan sağlığa, spordan kültürel hayata, tarımdan teknolojiye, çevre ve iklim değişikliğinden kentsel dönüşüme, diplomasiden turizme, ekonomiden siyasete varıncaya kadar her alanda yeni yüzyılın ruhunu kavrayan ve aslında devam eden yapısal dönüşüm hamlesini hızlandıran, önümüzdeki yüzyılı Türkçe kuşatan bir milli stratejiyi el birliğiyle oluşturup olgunlaştırmaktır. Altıncı gündem konumuz; çevremizi samimi diyalog ve sağlam diplomasi imkanlarıyla barış kuşağı haline dönüştürmek, komşularımızla iyi ve dostane ilişkiler geliştirmek, Türk ve İslam dünyasıyla sıkı diyaloglar kurmaktır." diyerek belirtti.