Geçtiğimiz Perşembe günü İstanbul’da düzenlenen İSMOB2015 Mobilya Fuarını gezme fırsatım oldu.

Her zaman olduğu gibi İnegöl firmalarının her anlamda damga vurduğu bir fuarın daha geride kaldığını söylemek mümkün. Ürün ve stant tasarımları anlamında da gerçekten takdire şayan bir İnegöl vardı İstanbul’da. Hele Sahil Yolundan İstanbul Fuar Merkezine doğru giderken, her yanda MODEF afişlerini görünce, meşhur reklamdaki o sloganı hatırladım; “ÇOK OLUYORUZ…”   

Fuarı gezerken, MODEF’de görev yaptığım üç yıl geldi aklıma. 2007 Kasım fuarından, 2010 Kasım fuarına kadar, İnegöl’ün en büyük organizasyonu olan MODEF’de geçirdiğim üç yıl. O zaman bu günkü kadar parlak bir tablo yoktu MODEF için. 2007’de yapılan ve çok kötü geçen Nisan fuarının ardından, Kasım ayında yapılacak MODEF EXPO Fuarını yapmak için az zaman, yok denecek kadar az para ve yapılacak dağ kadar iş vardı. Çalışma hayatımın en çetin yılları işte o dönemlerdi. Sadece benim için değildi tabi. O zaman ki yöneticiler, idareciler ve mesai arkadaşlarım içinde aynı şartlar geçerliydi.

Mevcut Fuar binasının tamamlanması ve finansmanının sağlanmasında çekilen sıkıntılara da yakından şahit olmuş biri olarak, 2007 Kasım fuarının kurdele kesimine nasıl yetiştiğini açıklamak fiziken imkânsız. Dahası o fuarın katılımcılar için mükemmel geçmesi ve sonrasında yapılacak olan Nisan fuarına taleplerin artması inanılmazdı. 2007 EXPO, kimsenin girmek istemediği MODEF fuarının, bugün kabına sığmayan ve firmaların yer bulamadığı uluslararası bir organizasyona dönüştüğü fuardır, demek yanlış olmaz sanırım. Daha sonraki fuarlarda sorunlar bitmedi tabi, ancak amatör ruh ile yapılabilecek en güzel seviyeye gelindiği bir gerçek.

Şunu açıkça söylemek lazım; MODEF treni dik yokuşları tırmanırken, treni iterek destek olanlarda, rayın üstüne taş koyanlarda, menfaat peşinde koşanlarda oldu. Bu anlamda MODEF’in hikâyesini “Devrim Arabalarının” hikâyesine benzetirim. Ama MODEF’in farkı kontağa her bastığımızda bir şekilde çalışması ve yürümesiydi. İnegöl mobilya sanayinin lokomotifi MODEF gerçekten çok büyük sıkıntılar yaşanarak bu güne geldi. Sıkıntılı günlerinde MODEF’i yalnız bırakıp, şimdi düze çıktığında başarısıyla övünmeye çalışanlarında olduğunu görmüyor değilim.

Yeni bir fuar binasına ihtiyaç olduğu yıllardır konuşuluyor. Bence de yeni bir fuar alanına ihtiyaç var. Ancak, doksan küsür firma ile altı fuarlık önden satış sistemi yoluyla finansmanı sağlanması planlanan mevcut binada yapılan fuarlarda, bu firmaların yaklaşık % 40’ı bir yıl sonra yoktu. Bu maddi açığı kapatmakta hiç kolay olmadı. Şimdi düşünülen daha büyük bir fuar alanını kamu desteği olmadan yapmak çok zor görünüyor. Yap-işlet-devret modeli belki düşünülebilir. Kim yapar bilemem ama MODEF İnegöl’de olmalı ve İnegöl’de kalmalı.

İnegöl Mobilya Tanıtım Grubu kurulduğunda da birçok çalışmanın içindeydim. Bu grubun sonrasında, İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneğine evirilmesine de tanıklık ettim.

Bence İMOS İnegöl için geç kalınmış bir adım.

Bu dernek keşke daha önce kurulsaydı. İMOS’un bu güne kadarki yönetimleri bence iyi bir performans çizdi. Yeni yönetime de başarılar diliyorum ve mobilyacıların birliğinin sağlaması görevini de unutmamaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, İnegöl mobilyacısı birlikte hareket ettiği zaman “Türkiye’nin mobilya başkenti” hedefine yürüyebilir. Aksi durum-da, firmaların kendi gücüyle markalaşması, daha önemlisi ülkeyi kapsayan bayii ağı kurması güç olacaktır. Eminim ki, İMOS yeni yönetimi, diğer şehirlere göre daha butik üretim yapan, İnegöl’e özgü ve İnegöl mobilya markasını ön plana çıkaracak iyi projelerle bu sektörün önünü açacaktır.

Gerek MODEF’in, gerekse İnegöl mobilyasının bu günlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Tek tek isim vermiyorum ama onlar kendilerini biliyor. İstanbul Fuarındaki görsel şölenleri içinde İnegöl mobilyacısına ayrı bir teşekkür etmek gerekir.

Tüm firmaların emeğine sağlık...