Beklenen Marmara depremi konusunda açıklamalarda bulunan Üşümezsoy, iki riskli bölgeye işaret etti. İstanbul’da 7,2 büyüklüğünde büyük bir deprem olacağına dair söylemlerin yanlış fay hattı modellemelerine dayandığını belirten Üşümezsoy, bu iddiaları bilimsel temelden yoksun ve asılsız olarak değerlendirdi.
YouTube kanalında yayımladığı videosunda, 1999 depreminden sonra stresin Adalar Fayı’na aktarıldığı ve burada 7’nin üzerinde bir deprem beklendiği yönündeki görüşleri eleştiren Üşümezsoy, kendi Coulomb stres transferi analizlerine dayanarak İstanbul’u doğrudan tehdit eden riskin Adalar Fayı değil, Kumburgaz çukuru içerisindeki fay segmenti olduğunu söyledi. Bu fayın yapısının 10 kilometre gibi sığ bir derinlikte olduğunu ve bu nedenle büyük bir deprem üretemeyeceğini ifade eden Üşümezsoy, burada beklenen depremin 6,5 büyüklüğünün altında kalacağını ve bu görüşünü 2002 yılından bu yana dile getirdiğini hatırlattı. Nisan ayında yaşanan 6,2 büyüklüğündeki depremin de bu fay üzerinde meydana geldiğini ve modelini doğruladığını belirtti.
Büyük deprem potansiyeli taşıyan ve stres biriktiren asıl iki tehlikeli bölgenin İstanbul’un güneyinde yer aldığını söyleyen Üşümezsoy, Armutlu Yarımadası’ndaki Bozburun Fayı’nın 1999 Gölcük depreminden sonra stres yüklendiğini ve henüz kırılmadığını, bu nedenle risk taşıyan ana segmentlerden biri olduğunu vurguladı. Güney Marmara’da yer alan Sarıköy Fayı’nın ise 1953 Yenice-Gönen depremiyle stres yüklendiğini ve bu bölge için önemli bir risk unsuru olduğunu belirtti.
Sıkça dile getirilen görüşlerin aksine 1912 Şarköy-Mürefte depreminin Tekirdağ ve Saros çevresindeki sismik stresi büyük ölçüde boşalttığını savunan Üşümezsoy, asıl riskin Kumburgaz’ın batısında değil, doğusunda ve Marmara Denizi’nin güneyindeki iki farklı fay hattında biriktiğini öne sürdü.