Şok! Şok! Şok!
Dar gelirli Ayşe Hanım, iki yetimiyle ay sonunu nasıl getiriyor?
Suriyeli dilenci, Türkçeyi söktü! Üstelik İngilizce de dilenebiliyor!
“Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” diyen Peygamberin ümmeti, bakalım Bihter´le Behlül´ün bu haftaki bölümünde neler görecek?
“Ben dövmüyorum, elimi sabit tutuyorum, o gelip yanağını çarpıyor” diyen Şakir Bey, bakalım bu hafta, eşini döverken, nasıl bir stil deneyecek?
Ev sahibine pompalı tüfekle saldıran Tonguç Bey, evininin kapılarını, ilk kez ekibimize açtı!
Olay! Olay! Olay!
Annesiyle babası ayrılma noktasına gelen küçük Emine, büfeden çaldığı ekmeklerle, kaç kardeşine birden bakabilecek? Kardeşlerine süt ve peynir de çalabilecek mi?
Az Sonra!
İşin latifesi bir yana, değerli okurlarım, bu memleket, magazin kültürünün seline kapıldı, gidiyor. Her şeyi boşladık, kim kime kaçmış, kim kiminle evlenip boşanmış, onların derdine düştük. Alık alık bakıyoruz ekrana! Ne varsa?
Hadi televizyonları geçtim, onlar sonuçta özel kuruluş, reyting alıp kâr etmenin derdinde.
E peki, RTÜK neden bir sınırlama getirmiyor bu tür programlara?
Neden kontrolü sık tutmuyor?
Neden, toplumu geliştirici programların yapılması için, medya organlarını teşvik etmiyor?
Hiiiç anlamış değilim.
Ha, bir de “akıllı işaretler” diye bir sistem geliştirdiler 2006´da, işe yaradığını da hiç düşünmüyorum. Hangi veli, ekranın sağ köşesinde beliren “+7, +18, Şiddet ve Gürültü, Olumsuz Örnek Olabilecek Davranışlar” şeklindeki bu logolara riayet ediyor ki? Bu, sorumluluğu üzerinden atıp, izleyiciye yıkmak değildir de, nedir? “Ben uğraşmıyorum, var, kendi çocuğunu kendin koru” deniyor, düpedüz.
Olmaz! Bu olamaz. Elle tutulur normlar belirlenmeli bence. Daha sık tutulmalı kanunlar.
Magazin gerekli. Elbette gerekli ama hangi magazin programları?
Onu tartışmamız lazım.
İnsanların kültürel birikimine katkı sağlayan, boş şeylerle oyalamayan, dedikoduya mahal vermeyen, kaliteli bir magazin izlettirmekse amaç, buna varım. Otur, bir filmin, albümün, derginin eleştirisini yap. Veyahut bir bilim veya sanat insanının biyografini koy, anlat, tanıt. Buna da “magazin” de. Eyvallah! Yahu böyle yap, canımı ye!
Ama tutup da, “falanca filancayı öpmüş, filancayla falanca o bar senin, bu bar benim dolaşmış, filanca, falan marka uçak almış” diye yayın yaparsan kusura bakma, insanımızı yozlaştıran faktörlerin başına seni koyarım. Bütün sorumluluk sendedir o zaman. Tüm bunların çözümüne dair bir önerim var değerli okurlarım; gelin, bırakalım şu magazinsel programları izlemeyi de, hayatın gerçeklerini izleyelim biraz da. Ne dersiniz?