MÜSİAD olarak son açıklamalarımızda enflasyon hedefleriyle karşılaştırıldığında oldukça yüksek seviyelere ulaşan politika faizinin, Temmuz ayında 300 ila 400 baz puan arasında bir indirimle faizin düşürülmesinin piyasaların ve hanelerin ihtiyacı olan güçlü bir adım niteliğinde olacağını belirtmiştik. Bununla birlikte, makro dengelerin sağlanması ve muhtemel iç ve dış siyasi ve ekonomik gelişmelerden kaynaklı risklerin yönetilebilmesi için ekonomik programın kararlı ve tutarlı bir şekilde uygulanmasının ve programda gerekli revizyonların yapılmasının, bugün dünden daha gerekli hâle geldiğini de değerlendirmekteyiz.
Enflasyonun kalıcı bir şekilde düşürülebilmesi için mevcut programda 2026-2028 Orta Vadeli Programı kapsamında revizyonlar yapılması gerektiğini önermekteyiz. Bu anlamda sıkı para politikasının mutlaka maliye politikası ile desteklenmesi, enflasyon artışlarına sebep olacak mali kararlar yerine (menkul kıymet stopaj artışları ve ÖTV artışları gibi) daha yapısal nitelikli vergi tedbirleri ile harcamalarda tasarrufu sağlayacak programlar geliştirilmesini de beklemekteyiz.
Ekonomide yaşanan yavaşlama ve finansman maliyetlerindeki artıştan dolayı kırılgan hâle gelen firmalara yönelik istidam odaklı desteklerin de yaratılacak mali alanla sağlanmasını da içinden geçtiğimiz dönemde oldukça önemli görmekteyiz.
MÜSİAD olarak, adil, sürdürülebilir, üretim ve sosyal uyum odaklı bir büyüme için önerilerimizi detaylı bir şekilde dün açıkladığımız “Değer Temelli Vizyon Belgesinde” kamuoyuyla paylaşmıştık. Bugünkü faiz kararı, tutarlı maliye politikası uygulamalarıyla ve finansmana erişimi daha sağlıklı hale getirecek alternatif finansman çabalarıyla desteklendiği takdirde, Türkiye ekonomisinin ivme kazanması adına önemli açılım ortaya koyması mümkün görülmektedir.
Kararın insanımıza ve iş dünyamıza hayırlar getirmesini temenni ediyoruz.