Bir deyim oluşturduk çapımızca, doksanlardan süregelen;

BU DEVİRDE YA TOPÇU, YA POPÇU OLACAN AAABİ!

 

Medyadaki yönlendirmelere bi´bakar mısınız?

 

Hiç bilim adamı, sanatkâr, öğretmen, avukat, yazar olalım diyen yok.

Kafalarda flaş olan hep popüler meslekler…

Şarkıcı, futbolcu, oyuncu, manken… Başka yok!

 

Elini vicdanına koy, televizyon normlarıyla yetişen şu gençliğe bak da söyle;

Hangi birini şimdiye kadar vatanına, milletine faydalı insan olarak yetiştirdiler?

Hangi birimiz, şu ülkeye büyük bir uzay enstitüsü kurma hayaliyle büyüdük?

Hangi biri, yerli otomobil yapma arzusuyla yanıp tutuştu ki?

Hangimiz sevmedik, çılgınlar gibi?

Aaaa bak! Dakikada yandı lamba, demi?

Müslüm Baba´nın şarkısı, eveeeet!

 

Ama Necmettin Erbakan, Hulusi Behçet ya da Cahit Arf desem dönüp, bakmazsın. Peki, ya Oktay Sinanoğlu? Ülkemizi, matematik & kimya dalında temsil eden, sayısız ödüller alan başarılı Profesör Oktay Sinanoğlu´nu da izler miydin böyle, iştahlı iştahlı? Kendisini birkaç ay önce kaybettik. Allah gani gani rahmet eylesin. Yerli Aynştayn´dı lakabı. Konferanslarını internetten aç da bi´izle. Bir şey kaybetmezsin. Milliyetçi bir insandı rahmetli. Hatta bu konuda ünlü bir sözünü de hatırlatayım; “Türkçe giderse, Türkiye gider”.

 

Daha başka isimler de sayabilirim ama meseleyi dağıtmak istemiyorum.

İlerleyen zamanlarda, Türk bilim adamlarına daha detaylı şekilde yer vereceğim.

 

Magazinsel yaşam sürenlerin genelinin, şu memlekete verdiği zararlardan bi´bahsetmeye başlasam var ya… Ohooo!

Şaşalı, savurgan, düzensiz hayatlar, içki, markalı giyim, karı kız, lüks araba, havuzlu villa…

Halkın gözünün içine baka baka “bakın enayiler, bunları sizin paranızla aldım” diyorlar.

Yani tüm yaşamları, böylesine dünyevi hevesler üzerine kurulu. Yazık ki ne yazık!

Şöyle dikkatli bakarsan; topçu-popçu dediğin kişilerin geneli alkol alıyor.

Geneli sigara, uyuşturucu kullanıyor. Bar-pavyondan çıkmıyor.

Tabiri caizse geneli, ekran karşısında olsun-olmasın, vücudunu pazarlıyor.

Gayrimeşru ilişkilerden besleniyor. Yani resmen hayâ duygularını yitiriyorlar.

Yalan mı? Daha kendilerine faydaları yok şu dalkavukların. Ne kazandırabilir bunlar millete?

İnsanları görünüşüne göre yargılayan zavallı, ucuz bir nesil meydana getiren onlar değil mi?

Kılık kıyafete, cilaya aldanan, acemi, salak, alkolik, keş, dili biberli gençliğin mimarı…

Hangi birisine sanatkâr dersin, bunların? Hangi biri doğru düzgün geçmişe sahip?

Kaç tanesi, bu ülke namına n´apmış? Kaç tanesi dünya çapında kazanımlar elde etmiş?

Kaç tanesi halka, özellikle çocuklara, gençlere iyi birer örnek olabilmiş? Hı? Kaç tanesi?

Ya evi terk etmiş, ya kendini zenginin birine satmış, abuk subuk tipler. Bunları izliyoruz 7/24.

Bunları alenen gördükçe, şunu diyesim geliyor; eyvah kaçın!

Milletçe tuzağa düştük.

 

 

Ziya POLAT – 18.08.2015