HACAMAT
Doğal tedavi yöntemlerinden örnekler veren Saçu, “Kendi rahatsızlığımdan dolayı gerçek tıp ve bu tedaviler ile tanıştım, gerçek tıp vücudumuzdaki tamir hücrelerinden haberdar olmamı sağladı ve öğrendiklerimi insanlar ile paylaşmam gerektiğine inandım. Gerekli eğitimimi tamamladıktan sonra bu bilgileri uygular ve anlatır hale geldim. Çevremizde yapmış olduğumuz bu tedavilerde yüzde 75-80 oranında başarılı olduk. Yaptığımız bu çalışmaları bir vakıf ya da bir üniversite çatısı altında yapıp, bunu İslam Tıbbı olarak tüm insanlığın hizmetine sunmak istiyoruz. Bu yönde çalışmalarımız devam ediyor. Doğruyu öğrendikten sonra paylaşmak insan fıtratının bir gereğidir. Vücudumuzu hem maddi hem de manevi arınmaya ihtiyacı vardır. Mübarek üç aylara girdiğimiz bu günlerde ham maddi hem de manevi arınma fırsatıyla karşı karşıyayız. İnsan yaratılış olarak mükemmel yaratılmıştır. Sanat sanatkarı hatırlatır. Bizim sanatkarımızda yüce Yaratıcımızdır. Vücudumuzun arınmasına arınma terapileri ile ulaşabiliriz. Açlık terapileri ve su orucu gibi” dedi.
SU ORUCU
Saçu, “Su orucu üzerinde çalışma yapan Japon bilim adamı Nobel ödülünü kazanmıştır. Peygamberimizin ‘Oruç tut sıhhat bul´ emri ne kadarda bu günkü dertlerimize şifa olacak bir emirdir. Ayrıca kupa (Hacamat) terapisi, Sülük Terapisi vücudumuzun arınmasına yol açan terapilerdir. Yüzde 100´de doğal beslensek organlarımız kirlenir ve arınmaya temizlenmeye ihtiyaç duyar. Akciğer, karaciğer, böbrek, beyin temizliği gibi. Öncelikli hedefimiz hazır gıdalar ile vücudumuza zarar vermek olmalıdır. Çünkü asıl olan zarar vermemektir, zarar verip tedavi etmek değil. Her doğan insan sağlıklı bir şekilde doğar, sağlığı sonradan aldığı besinler ile bozulur. Faydalı olanı yapmaktan daha çok zararlı olanları terk etmek daha fazla fayda sağlar. Tedavi vücutta içten dışa doğru olur. Fakat gönümüz tıbbı tedaviyi dışarıdan içeriye doru uygulamaktadır. Sedef hastalığının cilde sürülen kremler ile tedavi edilmeye çalışılması gibi. Halbuki sedefin sebebi içerideki bir rahatsızlığın dışa vurmasıdır. Uygulanan kıremle bu rahatsızlık tedavi değil içe bastırılmaktadır. Vücudumuzdaki hasarı zararlı olan ile gideremeyiz. Böbrek taşını düşürmek için alkol öneremeyiz. Çünkü alkolün kendisi hem zararlı hem de haramdır. Son dönemlerde bu uygulama azalsa da yerini kimyasal tıbbi ilaçlar almıştır. Kimyasal ilaçları çoğu petrol ürünlerinden elde edilmekte bu da vücutta kalıcı hasarlara neden olmaktadır” dedi.
ÇOCUKLARIMIZIN SAĞLIĞINI BOZAN ŞEYLER
Çocukların sağlığını bozan şeylerden bahseden Saçu, “Özellikle marketlerde satılan uzun süre dayanan hazır katkılı gıdalar, rafine ayçiçeği, fındık, mısır yağları, rafine tuzlar çocuklarımızın sağlığını bozmaktadır. Hiperaktivite ve ruhsal hastalıkların önemli sebebi bu hazır gıdalar ve rafine gıdalardır. Bu gıdalar çocuklarımızın vücudunda eritilemeyip vücut tüketememekte ve enerji olarak açığa çıkmaktadır. Gece çocukların geç uyuması, uykuda irkilmeler, otizm, şizofreni gibi hastalıklara kapı açıyor. Okul döneminde ise dikkat eksikliğine neden olmakta. Bu hazır gıdalara kıvam arttırıcı, renklendirici, gıda boyaları, karmen böceği, mono sodyum glumat, titanyum dioksit katıyorlar. Bunlar vücutta böbreklerde, karaciğerde, ince ve kalın bağırsaklarda kalıcı ciddi hasarlara yol açıyor. Örnek olarak sakızı verelim. Sakızda sakız mayası, tatlandırıcılar, doğala özdeş (doğal olmayan) aromalar, parlatıcılar ve gliseron parlatıcılar kullanılmaktadır. Gliseron domuzdan, parlatıcılar vernikten elde ediliyor. Titanyumdioksit vücutta bulunduğu organın beslenmesini bozuyor. Kadınlarda rahim bölgesine yerleşirse kısırlığa neden oluyor. Titanyumdioksit deterjanlarda, rafine tuzlarda, temizlik ürünlerinde, diş macunlarında, bütün kimyasal ilaçlarda ve sakızda bulunuyor. Tadlandırıcılar glikoz şurubu ve bitlerden elde ediliyor. Yani sakız tamamen zararlı kimyasallardan üretiliyor. Ayrıca sakıza kauçuk ve aspartam da katılıyor. Aspartam bağımlılığa sebep oluyor. Kişi hiç sigara, alkol, esrar eroin, kokain gibi maddaler kullanmamış olsada aspartam ileriki yaşlarda bunlara karşı bağımlılığa sebep oluyor. 2,5 gr lık sakızda tam 34 tane zararlı katkı maddesi var. Ne yazık ki küçük çocuklarımızın çoğu bu sakızları yutuyor” diye konuştu.
TEMİZLİK VE KİŞİSEL BAKIM ÜRÜNLERİ BİZİ VE ÇOCUKLARIMIZI NASIL ETKİLİYOR:
“Dünya yaratılışta müthiş bir ekolojik denge üzerine kurulmuştur” diyen Saçu, “Bu denge gerek vücudumuzdan gerekse zararlı atık maddelerden (özellikle temizlik ürünlerinden) bozulmaktadır. Doğanın kirlenmesi tarımın kirlenmesine, tarımın kirlenmesi besinlerin kirlenmesine bu da sağlığımızın bozulmasına neden olmaktadır. Yapılan bir araştırmada kuzey kutbundaki penguenlerde Tarım ilacı olarak kullanılan DDT ye rastlanmıştır. Bunun akarsular ile denizlere, oradan balıklara oradan da penguenlere taşındığı değerlendirilmektedir. Bu madde penguenlerin vücudunda eritilemediğinden bir sonraki yavrularına geçtiği görülmüştür. Yine başka bir araştırmada nineleri ve dedeleri tarım ilacı kullanan çocukların tırnaklarında yapılan incelemede ilaçların çocuklara geçtiği tesbit edilmiştir. Tarım ile uğraşanların mesuliyetlerinin bilincinde olup bu ilaçları kullanmamaları gerekir. Çünkü bu ilaçların etkisi sadece yetiştirdiği ürüne, toprağına değil her şeye zara vermektedir. Bunun mahkemei kübrada hesabı çok ağır olur. Tüm gıda üreticilerinin buna dikkat etmesi gerekir. Ayrıca diş dolgusunda yaygın olarak kullanılan Amalgam maddesi böbrek, karaciğer yetmezliğine ve beyin toksinine, MS hastalığına sebep olur ve vücuttaki akupunktur noktalarını kaybeder. 2019 yılına kadar Avrupa ülkelerinde yasaklanacak olan bu madde ülkemizde maalesef hala çok yaygın bir şekilde kullanılmaya devam etmektedir.Temizlik ürünlerinde ki anti bakteriyel maddeler faydalı bakterileri azaltarak vücudumuzda vitamin eksikliğine neden olmaktadır. Hastalarımızın bir çoğunun sorunu vitamin eksikliğinden kaynaklanıyor. Bunun en büyük sebebi evlerimizde kullandığımız sentetik kokulu temizlik ürünleri, çamaşır suları ve tuz ruhudur. Aynı zamanda ciğerdeki bronşları eriterek nefes darlığı, astım gibi solunum yolları hastalıklarına, alzaimer, diyabet gibi büyük hastalıklara sebep olmaktadır. Temizlik maddelerindeki sentetik kokular kadınlık hormonu özelliği gösterip erkeklerde kısırlığa sebep olur. Kadınlarda rahim ve göğüs kanserine neden oluyor. Çamaşır suyu ve tuz ruhu kokuları hücrenin DNA yapısını bozup tüm vücutta kanserli hücrelerin yayılmasının önünü açıyor. Avrupa´da bu tür hastalıklara yakalananlara tedavi uygulamadan bu temizlik ürünlerini kullanmamaları tavsiye ediliyor. Oda spreyleri tansiyona, ani sinirlenmelere, öfke patlamalarına, şeker hastalıklarının artmasına sebep oluyor. Bu nedenle bu spreyleri kesinlikle kullanmamak gerekir. Bunların özellikle okullarda kullanılması; çocuklarımızda dikkat eksikliğine, kişilik bozukluğuna ve erken ergenliğe sebep olduğu bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
Saçu konuşmasını şöyle sürdürdü; “Temizlik ürünleri başlıca: Hiperaktivite, dikkat eksikliği, yersiz coşku, halüsilasyon, baş dönmesi, kalpte ritim bozukluğu, hiper tansiyon, ödem, epilepsi, harekette yavaşlama, donukluk, kulak çınlaması, deride morluklar, kansızlık, unutkanlık, baş ağrısı, hafıza kaybı, depresyon, panik atak, kişilik bozuklukları, astı ve bronşit gibi solunum yolları rahatsızlıkları, böbrek ve kalp hastalıkları, yumurta ve spermlerde azalma, kısırlık, meme ve prostad kanseri, bebeğin sütten erken kesilmesi gibi rahatsızlıklara sebep olur. GDO lu ürünlerde sağlığımızı ciddi şekilde rahatsız eder. Domates soğuğa dayanıklı olsun diye köpek balığı geni nakledilmiş, patates böceklere dayanıklı olsun diye akrep geni nakledilmiş. Bu tür müdaheleler besin yapısını bozup gıdalar yolu ile insanlara geçmekte ve sağlığını da etkilemektedir. Bu gıdalar: İnsanın olduğu yerde değilmiş gibi hissetmesine, yorgunluk hissine, bebekler gibi çok uyuma hissine, odaklanamama, sebepsiz ağrılara, sızılara, kalp çarpıntılarına, nefes güçlüğüne, bağışıklık sisteminin değişimine neden olur.”
VÜCUDUMUZUN ARINMA İHTİYACI:
“Her yediğimiz yemekten sonra büyük abdeste çıkıyor muyuz, 4-5 saat uykudan sonra kendimizi dinç hissediyor muyuz, uyandığımızda ağzımıza güzel bir tat geliyormu, vücudumuzun kokusu güzel mi, vücudumuz esnek m i, ayak baş parmağımzı alnımıza değdirebiliyor muyuz, dizlerimiz üzerine ya da bağdaş kurarak istediğimiz kadar oturabiliyor muyuz, tek bacak üzerinde 30-40 saniye durabiliyor muyuz, rüyamızda koku renk algılayabiliyor muyuz, bunlara evet diyerek arınmaya ihtiyacımız yoktur.”
BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ
Yemekleri karışık yememek, yediklerimizin sırasına dikkat etmek, önce tatlı sonra yemek yemek, önce meyve sonra yemek yemek, yemekten sonra yenen meyve ve tatlı karaciğerde siroza ve karaciğer yetmezliğine sebep olur. İçtiğimiz suyu canlı içmek: Su plastik kapta 1 saat, cam kapta 12 saat, toprak kapta 2 gün sonra ölür. Suyu canlandırmak için suya dua okunmalı, ya da limon, nane ve çıra gibi yeşillikler katılmalı ya da önce dondurup eritip içmelidir. Canlandırmadan içtiğimiz su böbreklerimizde hasara neden olmaktadır. Bal ve meyveye ağırlık vermeliyiz. Sebzeleri çiğ yemeliyiz. Pişmiş yemekleri günlük yemeye bayatlatmamaya dikkat etmeliyiz. Çünkü Peygamberimiz yemekleri bayat yemezdi.”
EGZERSİZLERİMİZ
“Vücut egzersizleri; Batılı bu gün manevi bir boşluk için de olduğundan yoga ile bunu doldurmaya ihtiyaç duyuyor. Biz Müslümanların buna ihtiyacı yok. Çünkü biz bu ihtiyacımızı 5 Vakit namazımızla kapatıyoruz. Nefes egzersizleri: Nefes alıp verirken göğsümüz ve karnımız kalkıp iniyorsa iyi nefes alamıyoruz demektir. En güzel nefes egzersizi kuran okumaktır. Açlık egzersizi: Vücudumuz tok iken sindirim ile uğraştığından kendini onarmaya zaman ayıramaz ve bağışıklık sistemi zayıflar. Aç olan vücudumuz sindirim ile zaman kaybetmediğinden kendini onarmaya organları temizlemeye başlar. Kum ve taş düşürmek böbreğin temizliğidir, kulak ve burun akıntısı beynin temizliğidir vb. En güzel açlık egzersizi su orucudur. En az 36 saat en fazla 3 gün yapılmalı ve sadece bu süre zarfında su ile beslenmelidir. Oruç bitiminde hayvansal gıdalardan uzak durulmalıdır. Bu oruca Hicri ayların 17, 19, 21 inde niyet edilmesi faydalıdır. Eskiden Müslümanların az hasta olmalarının sebebi Ramazan ve Pazartesi- Perşembe oruçları, az yemeleri, az uyumaları olarak bilinirmiş. Hacamat da vücut sağlığı için çok önemlidir. Peygamber efendimizin sünnetidir. Vücudun genellikle yedi bölgesinden yapılır. Sonbahar ve ilkbahar mevsiminde yapılması faydalıdır. Hicri ayların 17, 19, 21 inde ve Salı günü yapılması çok şifalıdır.11,13,15 inde yapılmamalıdır. Hastanın durumuna göre de farklı zamanlarda yapılabilir. Çok eski bir tedavi yöntemidir. Doğada bulunan şifa kaynağıdır. Hastalıklı bölgelere yapışan Sülüklerin o bölgedeki hastalıklı kanı emip yerine toksin salgılamasıdır. Sülükler konuldukları bölgede hastalık yosa oraya yapışıp emmezler. Sülükler Allah cc. Bize bahşettiği doğal zararsız oldukça faydalı şifa kaynağıdır. Hiçbir zararı yoktur. Bir çok hastalığın tedavisinde kullanılır.”